Bölüm 5

59 2 0
                                    

Ahmet 1-2 saat ancak uyuyabilmişti. Uyandığında generalin hala kokpitte bir şeylerle uğraştığını gördü. Anladığı kadarıyla rota çizmeye uğraşıyordu. General Ahmet'i görünce şiveli bir sesle "Gunaydın" dedi.
Ahmet de "günaydın" diye cevap verdi ama gerçekten sabah olup olmadığını sormadı. Zaten kime göre neye göre sabah diye düşündü.  General'e dönerek:

-Olan biteni anlatıyordunuz. Neyin ne olduğunu anlayamıyorum. Lütfen anlatın.

"Anlatacağım" dedi general. "Önce bir şeyler içmelisin."

Ahmet'e pipetli küçük bir paket uzattı. Capri-sun paketlerine benzetti Ahmet bunu. Hiç sorgulamadan alıp içmeye başladı. Gerçekten susamıştı. Tadı tıpkı su gibiydi sadece biraz daha tuzluydu. Ama rahatsız edecek düzeyde değildi. General konuşmaya başladı:

-Ana gemiye saldıranlar Bölge 6'dan geliyorlardı. Zaman yolculuğu yüzünden yerimizi saptamaları kolaylaşmış olmalı. Geride kalanların akıbetini bilmiyorum. Ama fazla yakıtımız yok. Ya en yakın güneş sistemine gidip kendimize bir araç bulup buluşma noktasına doğru yola çıkacağız. Ya da...

-Ya da ne? Diye sordu Ahmet.

-Ya da daha önceden konuşlandırdığımız uzun menzil uzay gemilerinden birine ulaşmaya çalışacağız. Bu sayede yakalanma riskimiz azalır.

-Ee böylesi daha güvenli değil mi? Diye sordu Ahmet.

-Evet daha güvenli ama yakıtımız ucu ucuna yetiyor gibi görünüyor. Çok riskli bir yolculuk olur.

Ahmet biraz düşündü ve: 

-Peki yakıtımızın yetme ihtimali yüzde kaç?

-Yüzde kaç mı?  Ne bileyim ben yüzde kaç? Bilgisayar kırmızı gösteriyor. Normalde kırmızı gösterirken yolculuk yapılmaz. 

-Yani bilgisayar ihtimal filan hesaplar diye düşünmüştüm ama.

-Kırmızı gösteriyor dedim ya! Diye biraz sinirli bir ses tonuyla yineledi general.

-Tamam anladım. En yakın gezegene gidelim o zaman. En azından yolun başında ölmeyiz.

"Haklısın" dedi general ve ekrana bazı bilgiler girmeye başladı. Ahmet ekrandaki yazıları okuyamadığını farketti. İçinden "kırmızı" diye yineledi. "İyi bari tehlike rengi değişmemiş" diye düşündü. Ve generale sordu:

-Sizin odanızdaki konuşmamız yarım kaldı. Bu bölge 6 insanları benden ne istiyor?

-Her şeyi anlatacağım. Sana Bölge 6 insanlarının yüz yıllar süren sessizlikten sonra birden ortaya çıktıklarından bahsetmiştim.

-Evet bir temsilcileri 25 sene önce galaksi parlamentosuna gelip konuşma yapmak istemişti. 

-Evet evet. 25 sene önceki konuşmayı hala çok iyi hatırlıyorum. O esnada hala düşük rütbeli bir subaydım. Her neyse özet geçecek olursam, konuşmada bütün galaksinin Bölge 6'ya boyun eğmeleri gerektiğini söylediler. Başta kimse anlam veremedi. Hatta bazı parlamento üyeleri Bölge 6'yı hayatlarında ilk defa duyuyorlardı. Ama tam 1 hafta içinde diğer 11 bölgenin ana gezegenleri Bölge 6 gemileri tarafından işgal edilmişti. Bir tek imparatorluk ana gezegeni Yulwa işgale karşı koyabildi. 25 senedir de karşı koymakta.

Vay be diye içinden geçirdi Ahmet. Pek anlam veremese de önemli bir şeyler olduğunu tahmin edebiliyordu. General Ali anlatmaya devam etti.

-Ana gemide bize saldıran o grili adamlarda değişik bir şeyler sezdin mi? Diye sordu general.

-Yani pek değil. Diye yanıtladı Ahmet. General anlatmaya devam etti:

-Aslında onlar senin benim gibi normal insan değillerdi. Onlar birer cyborg'tu.

-Hassiktir! diye ağzından kaçırıverdi Ahmet. Generalin biraz yüzü ekşise de anlatmaya devam etti.

-Onları öldürdüğüm zaman dikkatli baksaydın bazı metal parçaları ve devreleri farkederdin. İşte bölge 6 ve bizim aramızdaki en büyük fark da bu. Onlar aslında gerçekten insan değil. Yüzyıllar süren izolasyonda kendilerini yapay zeka teknolojisini geliştirmeye adamışlar. Ve bu konuda bizden oldukça ilerideler. Sorguladığımız nadir saf insan kalan bölge 6'lılara göre bundan 50 yıl kadar önce insan bilicini bir makineye yüklemeyi başarmışlar. Ama işler planladıkları gibi gitmemiş. Bu bilinç genel ağlarına yayılmış ve her şeyi kendi isteği doğrultusunda kontrol etmeye başlamış. İnsanların büyük kısmı cyborg'a dönüştürülmüş. Her şey bu bilincin kontrolünde gelişmiş. Bir ordu hazırlamaya başlamış ve yaklaşık 25 sene süren bu hazırlığın ardından galaksinin geri kalanına savaş ilan etmiş.

Ahmet artık anlatılanları takip etmekte zorlanıyordu. Her şey o kadar gerçeküstüydü ki. Ama general anlatmaya devam etti.

-Tam olarak amacının ne olduğunu çözebilmiş değiliz. Ancak ele geçirdiği gezegenlerdeki tüm yaşam formlarını birer köle gibi kullanıyor. Onu nasıl yenebileceğimizi bilmiyorduk. 10 yıl kadar evvel sorguladıklarımızdan biri bize bu bilincin bir zayıf noktası olabileceğini işaret etti. Ancak bu iş için 21. yüzyıldan birisi gerekiyordu. İşte burada sen devreye girdin.

Ahmet afallamıştı ve sordu:

-Ama nasıl? Neden geçmişten birine ihtiyaç duydunuz? Tüm bunların benimle ne ilgisi var?

-Bunu da anlatacağım. Merak etme hala bolca vaktimiz var. En yakın güneş sistemi 1.2 parsek uzakta biraz kontrol istasyonlarına yakalanmamak için biraz dolambaçlı bir yol kullanıyoruz. Oraya varmamız yaklaşık 10 saat sürecek. Artık bir şeyler yemeliyiz ama. Yemeğin ardından bütün bu olanların seninle ilgisini anlatacağım.

Ahmet hala olanlara inanmakta güçlük çekiyordu. Bütün bunların bir rüya olmasını diliyordu. Ancak içinden minicik bir parça da bu olanlar için heyecanlıydı. O bunları düşünürken general yemeği hazırlamaya başlamıştı.

Harikalar diyarı senin neyine AhmetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin