ARAFTA

43 6 0
                                    

Medya: Anar..

Acıyla tanışanlar hep çocuk kalırmış. Hepinizin çocuk kalbinden öpüyorum. İyi okumalar.

Sonunda kendimi eve atabildiğimde derin bir oh çekmek istedim. Fakat anılar her zamanki gibi gözümün önünden gitmiyordu. İçim içimi yemekten içim diye bir şey kalmamıştı ortada. İnsanlar ölürken yaşadıkları film şeridi gibi geçermiş ya benim de aynen öyle oldu. Ama ortada ne ölen vardı ne kalan. Arafta kalmış biri vardı burada. Ne ölmeyi göze alabilmiş ne de kalmak için çaba sarfetmiştim.

Yatak odama doğru hızlı adımlarla çıktım. Biliyordum düşünürsem ağlardım. Hoş, düşünmeyince de ağlıyordum. Aynanın karşına geçip içinde hapsolmuş benliğime baktım. Görüyordum orada çırpınışlarını.. Elimden bir şey gelmiyordu. Kurumuş göz pınarlarına baktım onun , ben gibiydi. Ama ben değildi sanki. Daha çok yaşamak için çırpınan biriydi. Ben ise tam tersi, ölmeyi dileyerek yaşayan biriydim.

Aynaya elimi uzattığımda oda uzattı. Kafayı mı yiyordum sahi? Sonra gülmeye başladım o da güldü. Büyük bir kahkaha patlattığım sırada aynaya yumruğumu geçirip çığlık çığlığa kahkahamı acı bir ağlayışa çevirdim. Gözlerimin önünde ayna paramparça olurken bilincimi kaybetmiş bir vaziyetteydim. Elimdeki kanla aynı orantıda düşüyordu yere gözümdeki yaş. Ama umrumda değildi.

''Beni bu hale çeviren senden nefret ediyorum!" Diye haykırdım hıçkırıklarımın arasında.

Bilincim yerine geldiğinde titreyen elime baktım. Banyoya yavaşça gidip elimi yıkadım. Beyaz havlu kırmızı rengin esiri olurken son gözyaşlarımı akıttığımı farkettim. Bu saatten sonra artık kimse beni ağlatamazdı.

"Buz tutmuş cesedin şahidim olsun ki kimse beni ağlatamayacak." Diye fısıldadım aynada tekrar kendime. Havluyu elime sarıp yatağa uzandım. Ağlamaktan şişmiş olan gözlerim kapamamı bekler gibi uykuya teslim olmuştu hemen...

# # #

Sabah uyandığımda yüzüme, elimin izin verdiğince su çarptım ve eczaneye gitmek üzere hazırlanıp çıktım evden. Eczaneye vardığımda eczacı biraz azarladı beni.

"İlk olduğunda gelmeliydin mikrop kapmış"

İfadesiz bir şekilde yüzüne bakıyordum konuşmaya devam ediyordu. Donuktum. Duygusuzluğum sabitlenmişti yüzümde adeta.

"Bir dahakine daha dikkatli ol." Deyip beni yolladı. Okula gitmek istemiyordum. Zaten bu dönem kalacağım belliydi. Eray'a ihtiyacım vardı. Her ihtiyacım olduğunda yanımdaydı zaten. Sahi ben ne zaman onun yanında olmuştum ? Ne zaman sormuştum bir derdin mi var diye ? Kendimi suçlu hissedip bir kez daha kızdım kendime. Basket sahamıza -daha doğrusu eski basket sahamıza- doğru ilerledim. Sahada kimseyi göremeyince hayâl kırıklığına uğradım. Telefonumu çıkarıp Eray'ın numarasını çevirdim. 3-4 kere çalmasına rağmen açmıyordu. Telefonu cebime koyup sahadan çıktım. Okula doğru gidiyordum. Ayaklarım o yöne çekmişti sanki. Okul aklımda bile yoktu halbuki.

Okulun kapısından girdiğimde içimin sıkıntıda olduğunu farkettim. Bu her zaman ki alıştığım sıkıntının üstündeydi. Sanki kötü bir şey olacakmış gibi.. Huzursuz ediyordu. Koridoru aşarken dersin olduğu sınıfın önündeydim. Kafam dağılır diye daldım sınıfa. Tüm gözler bana çevrildi aniden. Farkedilmeyi sevmiyordum hele ki bu yaşıma kadar görünmez biri gibi yaşamışken..

Başımla hocaya selam verip yerime geçtim. kendi yerime geçerken gözüm Anar'a ilişti. Bugün aynı derse denk gelmiştik. Onun da bana baktığını farkettim. Göz kırpıp önüne döndü. Göz devirmekle yetindim sadece. Hocamız konuşuyordu duyuyordum ama anlamıyordum. Telefonumun titrediğini hissettiğimde cebimden çıkardım. Tanımadığım bir numaraydı. Açtım sadece sesi tanıdık mı diye bakacaktım. Hafif arkamı hocaya döndüm. Telefonda konuşan kişi her kimdi bilmiyordum ama dedikleri şoka girmeme neden olmuştu. Ani bir kalkışla koştum kapıya , sınıftaki gözlerin bende olduğunu hissedebiliyordum. Kapıdan çıkıp koşmaya devam ettim. Koşarken bir el hızımı kesti aniden. Kolumdan tutup bana bakıyordu.

"Neler oluyor?"

Dedi sinirli bir şekilde, karşımda dikilirken.

"Bırak, sana laf anlatacak değilim. Ne oluyorsa da oluyor seni ilgilendirmez." Dedim aynı sinirli tavırla.

Kolumu daha çok sıktı. Yüzüm gerilmişti. Aynı şekilde onunda kasıldığını farkettim.

"Bırak dedim Anar, tekrar etmeyeceğim!" Derken elinden kurtulmuştum. Kolumu sıvazlıyordum.

"Geleceksen gel acelem var" dedim gözyaşlarımı tutamayarak. Hiç konuşmadan yanımdan gelmeye başladı. Taksi çevirip bindik. Taksici 'nereye gidiyoruz' dediğinde sesli bir şekilde nefesimi dışarı bıraktım. Hafif titrek ve ağlamaklı sesimle konuşmuştum.

"Hastaneye."

ASILMIŞLARIN BALOSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin