'Gecenin sesizliği'
Uyandığımda Ahmed yoktu.Bir kalfa altımdaki çarşafı almaya çalıştı.
- Ne çekiliyorsun, versene şu çarşafı! Daha sultanlarımıza güstericem.
- Ne? Zinhar vermem!
- İyi vemre...Senin biliceğin iş.Sultanlara hesap sen verirsin! Bakire değilsin derler al.
Ne dediğini tam o an anlamasamda, Efsun Hatun daha sonra anlatmıştı. Bir kahkaha atıp, ' Sen çocuksun hala! Anlatmadılar mı bunu sana?' dedi. Ben bukadar hızlı olan hadiselerden sonra aklımı kaybetmiştim. Aklım başka yerdeydim bedenim başka..Bir kulağımdan girip, diğerinden çıktı zira. Ben kuralı yerine getirmem, kuralı ben yazarım.
- Nasıl geçti peki?
- Bir rüya gibiydi. Bukadar çabuk onu etkliyemeyi ve olayların bukadar çabuk gerçeşlemisine inanamıyorum hala...
- Sen bana dua et!
- Ediyorum hatun ediyorum, ama hala senden de korkuyorum ne yalan söylim...Nasıl içimden gecenleri okuyabildin? Cadı mısın yoksa? Affet bunu söylemicektim...
- Buda bana kalsın..Korkma benden,bende senin gibi bir insanım..Anlatıcağım ama şimdi değil. Sadece şunu söylim, ben bir cadı değilim.Bunu bilmen kafi!
Başımı salladım.İçime su serptin! Cadı değişmiş bunu bilmem kafimiş.Gizemli karı! Neyse...bana yardım etti! Allah razı olsun. Bir süre konuştuktan sonra bir hatun Efsun'un yanına gelip kulağına bir şey fısıldadı...
*
Bir kalfa Safiye Sultanın dairesine gidip çarşafı götürmeye gitmiş.Öyle dedi Efsun hatun.Kızlığımın belgesini göstermeye.Çok utanıyorum ama..Ne eyleyim...Efsun bana çocuk dediği için haklı galiba.Utanmam gerek, zira o benim gururum. Onsuz Sultan olunmazmış... O benim Sultanlığa ilk adımım. Safiye Sultan çarşafı gördükten sonra başını saladı.
- Hünkarımız Mahfiruz'dan sonra tek bu hatun ile halvete girdi...Gülnare di adı değil mi?
- Hayır, Sultanım.
- Nasıl olur?
- Has odayı hazırlatan bir hatun ile halvete girmişler.Adı Anastasia.
- Hünkarımız gözdeler katına yerleşmesine karar verdiler mi ?
- Evet Sultanım.
-Yerleşmeden önce ben göriyim.Bakalım Hünkarımıza layik midir.
-Elbette Sultanım.
*
- Müjdeler olsun, Nasya! Gözdeler odasına alınıcaksın. Bu kesedeki altınlar ise hediye... Birazdan kumaşlar'da gelecek!
Bağır, bağır Efsun! Duysun herkez,çatlasın hatunlar...Gözlerindeki kıskancı okuyabileyim! Bütün hatunlar bana kıskanarak bakarken zevkten geberiyordum! Evet, evet canlarım..Ben sizden daha güzelim !
- Hadi eşyalarını topla da gidelim.
Ben sevinçten kudururken söylediklerini bile zor anlıyordum.
- Ne alıcam. Hünkarımız bana en iyi kaftanları, müceferleri, altınları layık görür. Bir cariyeye verirsiniz artık!
Mahfiruz'un sinsi bakışlarını hissetim üzerimde. Birden şöyle dedi:
- Sen nesin peki? Sen cariye değilmisin?
- Ben senin gibi değilim. Gebesin diğe kendini özel sanma. Bu bir şans. Bir gece girdin halvete hatun. Kendini özel sanma.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4.Devrin Sultanı:Kösem
Tiểu thuyết Lịch sửTanıtım Ben Kösem. Köle kız. Kaçırıldığımda 13 yaşındaydım.Hür, mutlu bir çocuk' tu Anastasya. Lanet ettim Osmanlı'ya , bütün dünya'ya ! Kaçmak istedim, olmadı. Kabulenmiştim her gün ölmeye. Kor ateşlerde yanmaya.... Günler. aylar geçti...Benim acım...