- Halletin mi?
- Elbette. Siz dersinizde olmaz mı...
- Birisinden işidirsem senden bilirim.
- Mümkün değil. Nasıl laf o? Yoluna canım feda, biliyorsun. Canım çıkar, ağzımdan laf çıkmaz. Sen benim canımın içisin, sana karşı çıkan herkez bana karşı çıkmıştır. Sen ben yok. Biz varız.
*
- Ne oluyor ? Öldüm mü ben?
- Bana kavuştun... Sevinmedin mi?
- İnanamıyorum sadece. Ben Sultan'ın gözdesiyim biliyor musun anne? Ona aşık oldum. Ama sana duyduğum sevgi aşkın önünde.
- Hadi, kızım...
*
Benim yokluğumu saklayamamışlar fazla. Ahmet Efsun Hatun'u bi kaç kere çağırmış, o da ne diyeceğini bilemediği için gerçeği ağzından kaçırmış. Yok demiş. Kimse nerde olduğunu bilmiyor. Ahmette bi kükremiş ki, Efsun kaçışmış. Efsun bu, aklını okur. Şahincan'ın korkusunu okumuş gözlerinden. Efsun bütün haremi inletiğinde, Şahincan elindeki bardağı düşürmüş parça pinçik olmuş.
- Nasya nerde? Kimse mi görmez işitmez, bu kadar kolay mı birisinin kaybolması? Birşey biliyorda söylemiyorsnız, elbet açığa çıkar ve kellesi gider. Bu biline, ya şimdi konuşun, yada kelle gider!
Bütün harem dizilmiş, sorguya çekilmiş. Şahincan'ın tedirginliğini sezmişti Efsun, ama onda şüphe dahi edemezdi. Düzgün bir Hatun'du. Mahfiruz Hatun'un kardeşi. Asil soydan gelen iki kadın, böyle bir suçlamayı kabul etmez, hatta saraydan kovulabilirdi Efsun . Ahmet odasına kapanmış, Has odaya kimseyi sokmamış. Varsa yoksa devlet işleri. Mahfiruz'u da sokmuyormuş Has odaya. Mahfiruz'un doğumu yaklaşmış, Handan Sultan havalarda uçuşuyormuş. Halime Sultan ise korkularıyla savaş içindeymiş.. Handan Sultan onu eski saraya yolamış..Şehzade Mustafa'yla Handan Sultan ve nedimeleri alakadar oluyormuş. Handan Valide Sultan Büyük Valide'yide Eski Saraya yollamış, sarayın tek kadını olmuş.
Harem'i Handan Sultan yönetiyor, Sarayın ikinci kadını ise Mahfiruz... Efsun ise aylar geçmesine rağmen benim meselemi çözmeye çalışıyormuş. Herkez beni unutmuş, Efsun ve Ahmet dışında. Efsun birgün bütün cesaretini toplamış ve Hünkarın odasına yapışmış.
- Mahfiruz, Hünkarım. Mahfiruz Hatun ile münakaşaları oldu....
- Kimin Hatun?
- Nasya. Gözdeniz. Münakaşa etmişlerdi.
- Ne? Nedemek bu? Şimdiye kadar niye söylemedin.Hem münakaşa etti diğe saraydan mı kaçırılır mışım birisi?
- Korktum, Hünkarım inanmazsınız diğe...Nasya'yı kışkanmış demek. Günahını almak istemem ama Mahfiruz Hatun eski sarayda münakaşa ettiği bir hatunu öldürüseye dövmüştü. Hatunun yüzünde daha izleri var.
- Hemen Mahfiruzu çağır!!!!!
Koşar adımlarla dairesine girmiş ve Hünkar seni çağırıyor diye mırıldanmış, Mahfiruz da sevinmiş. Bunca zaman sonra Hünkarı onu çağırmış... Demek benim yokluğundaki boşluğu dolduracak oydu aklınca.
- O değilse, yandın Efsun! Belkide Ayşe Sultan yapmıştır. Onunlada anlaşamıyordu. Saygısızlık yaptı. Bi tek onun gücü yeter. Keşke demeseydim. Mahfiruz bu kadarını da yapamaz!
Demiş yanındaki cariye'ye fısıldayarak. Kızın haberi yok ne olduğundan, ne dediyinden. Efsun'un umrunda değilmiş zaten. Sadece birisine söylemeye ihtiyacı varmış. Uzun eteğini eliyle kaldırmış ve Mahfiruz ile Has oda için yola çıkmışlar. Efsun, benim için kendini ortya atmış! Yürürken kösteklenmiş zaar... Etrafına bakınmış, bu sarayı son defa görüyor olabilirsin Efsun, beynine kazı diğe düşünmüş. Has odaya girdiklerinde Ahmet yatağında oturuyor, trans olmuş gibi bakıyormuş. Mahfiruz birşeyler olduğunu anlamış, ama ben onun moralini şimdi düzeltirim demiş... Çokta yanlış düşünmüş.
- Hünkarım, güzel sevgilim.... Hasret kaldım yüzüne.
- Nasya nerde Mahfiruz? Bir daha sormiyacağım.
Kortuğu başına gelmişti. Büyük karnını tutmuş, eğilip bükülmüş Hünkarın karşısında. Bilmiyorum diğe sızlanmış... Hünkarın ona inanmadığını anladığında, ' sancılarım tuttu' diğe yalan atıp bağırmaya başlamış.
- Ahhhhhhhh! Şehzade geliyor!! Yardım edin, Hünkarımm, yardım edin!
- Bu meseleyi daha sonra konuşucaz..Oğlumu ver bana..
Ahmet, beni unutup çoçuğunun telaşına kapılmış.... Mahfiruzu tutup kolundan hekim kadına gitmişler...
- Hatun daha suyun akmamış.
- Doğuruyorum işte! Ahhhhh.....
- Hünkarım doğum değil bu!
- Ne? Yalan mı söylemiş? Gebe değil mi, muane olmadı mı?
- Ben muane etmedim. Hatun gebe, ama doğuma daha var.Leyla Hatun bakmıştı ama saray dışında. İzninizle bir muane edeyim.
- Çıkın dışarı! Çıkkkkkın!
Ahmet, Mahfiruz'un saçından tutup yatığı yerden kaldırmış, Mahfiruzda ağlıyormuş.
- Nasya nerde? Söyle yoksa acımam keleni alırım.
- Alın kelemi. Zira ben birşey yapmadım.
Ahmet dayanamayıp tokat atmış küçük şeytana.Yere düşüp ağlamaya başlamış.
- Bunu sen istedin Mahfiruz, senin kötü kalpli olduğunu biliyordum, ama bu kadarda kötü olduğunu bilmezdim.
Şahincan olup bitenleri işitmiş ve odaya girip Hünkar'ın eteklerine yapışmış. Mahfiruz'u yerde görünce kinlenip, ' gebe hatuna bu reva mı? ' demiş ve Mahfiruz'u yerden kaldırıp. Şahincan Mahfiruz'a bakıp , ' ben yaptım hünkarım' demiş. Mahfiruz başını sallayıp 'yapma' demiş.
- Mahfiruz suçsuz. Ben yaptım. Ben kaçırdım onu bu saraydan. Bana öyle laflar etti ki dayanamadım Hünkarım, bütün suç benim ve cezamı çekmeye razıyım. Kardeşim yapma dedi ama ben yaptım. Ben. Şimdiye kadar yüzlerce defa ölmüştür.
- Ne... bu ne cüret? Allah senin belanı versin! Nerde Nasya? Nereye kaçırdınız onu...Canını alırım senin!
- Alın o zaman...
- Alırım, alırım da...Önce kardeşinin canını alırım!
- Yapmayııın! Hünkarım, tamam söylicem!
Mahfiruz hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamış ki ' yapma ' demek isteyip te söyleyemediği bakışlarlan olanları seyrediyordu. Herşey bitmişti onun için artık, Şahincanda ölecek, Hünkarın gözlerinde bir hiç olmuştu, Şehzadesi olmuş neye yarar!
Artık her pazartesi ve çarşamba yeni bölüm yazılcak, değerli okuyucularımı duyurulur ! Yazmadığım için çok özürler dilerim, artık söz aksatmicam
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4.Devrin Sultanı:Kösem
Ficción históricaTanıtım Ben Kösem. Köle kız. Kaçırıldığımda 13 yaşındaydım.Hür, mutlu bir çocuk' tu Anastasya. Lanet ettim Osmanlı'ya , bütün dünya'ya ! Kaçmak istedim, olmadı. Kabulenmiştim her gün ölmeye. Kor ateşlerde yanmaya.... Günler. aylar geçti...Benim acım...