Özel Bölüm

368 29 24
                                    

Yazar: Uzun bir aradan sonra ben comeback yaptım, buraya döndüm ve istek üzerine yb atıyorum. Beğeniceğinizi umarak yazmaya başlıyorum. Kemerlerinizi takın :) BU BÖLÜMÜ @LUHANİE YE İTHAF EDİYORUM ♥

*

İki ay geçmişti. Luhan, iyice yurda uyum sağlamıştı (exo yurdu). 11 arkadaşıyla güzel bir hayat geçiceğe benziyordu. Taa ki Çin'den haber gelene kadar.

Luhan'ın annesi, Luhan'a istediği bir ülkede üniversite okuması için imkanlar sunmuştu. Luhan, kabalık yapıp biricik annesine hayır diyemezdi. Ülke hakkını Kore'de kullanacaktı tabiiki de. Kore'de ki bir üniversite ye başvuracaktı.

~~~Flashback (Şimdi anlatacağım bölüm birkaç ay öncesine dönüş, olayları kavrama adına)~~~

Sehun, birkaç aylığına yurttan ayrılması gerekti. Önceki yıllarda bir magazin dergisi için başvurulara katılmıştı. Sehun'un yurt arkadaşları buna çok sevinmişlerdi; tabiikide Sehun'u gidişine üzeleceklerdi. Ama kalıcı bir gidiş değildi bu tabiiki de. Birkaç ay belki bir yıllığına... Sehun, Luhan'ı da yanına almak istiyordu. Deliler gibi onu istiyordu. Fakat işleri öyle demiyordu. Luhan'ı bu yurtta bırakacaktı. Ama kalbi hep bu yurtta, Luhan'ın yanında atacaktı.

~~~Flasback Ends~~~

*

Luhan'ın üniversite kayıt günüydü bugün. Heyecanlıydı. Bir o kadar da yanlız... Sehun nerelerdeydi? Hiçbir fikri yoktu. Onu bulmak, onu görmek, ona olan özlemini gidermek istiyordu. Fakat şimdi kader, onu üniversite kayıtları için üniversite yollarına atmıştı.

Kore Annyong Üniversitesi (ben salladım), güzel bir bahçe, iki yol ve ortadaki bina üniversite olmak üzere güzel bir düzene sahipti.

Luhan üniversite girişine yaklaşmıştı. Taksiden inip, üniversite binasına doğru bakmaya başladı. Güzel bir yerdi. Harika. İki yoldan birini seçip, üniversite binasına doğru ilerliyordu.

Luhan, yolda ilerlerken üniversite binasına doğru kafasını kaldırıp baktı. İkinci katta açık bir pencere vardı. Dışarıya doğru sınıfın gürültüsü geliyordu. Uzaktan bakıldığında bu sınıfın tiyatro fakültesi olduğunu anladı. Zaten gürültüler tiyatrocuların çıkardığı türdendi.

Luhan, açık olan pencereye gözlerini dikmişti. Pencereye yaslanan bir erkek vardı. Dur bi saniye! Bu erkek niye Luhan'a bu kadar tanıdık geliyordu? Her şey tuhaflaşmaya başlıyordu, fakat pencereye yaslanan erkek arkasını döndüğünde dışarıdan bir erkeğin ona baktığını görünce gülümsemeye başlamıştı. Luhan, penceredeki erkeğin ona bakıp gülümsediğini görüp utanmıştı hemen deli gibi üniversite binasına koşturmuştu. Kayıt yaptırıp rahatlamalıydı ve rezilliğini unutmalıydı.

Luhan, 6 kişilik kayıt sırasına girmişti. Luhan'ın kağıdı çince yazılıydı. Kağıdından endişe duyuyordu. Ya bu koreli kayıtçılar anlamazsa? Kalbi deli gibi atıyordu. Heyecandan ayağını deli gibi vurmaya başladığı anda önündeki öğrenci Luhan'a bakmıştı, sonra Luhan'ın kayıt kağıdına bakıp onun çinli olduğunu anlamıştı.

Çince "Yardıma ihtiyacın var mı?" diye sormuştu. Luhan, şaşırmıştı. Yabancı bir ülkede kendi dilini anlayan biri çıkmıştı. "Kayıt kağıdım çince, onu koreceye çevirebilir misin?" diye sormuştu. Çinli öğrenci "Tabii, şu kafetaryaya gidip işini halledelim" demişti. Luhan mutlu olmuştu. Biraz kızararak "Teşekkür ederim" demişti. Tanrım!? Luhan, Sehun'dan beri ilk defa kızadıyordu. Hayır kızarmamalıydı çünkü Luhan ne zaman kızarırsa Sehun'un hoşuna gidip onu öpücüklere boğardı. Şimdi ise karşısındakine kızarmıştı. Bu işte bir yanlışlık olmalı diye düşündü Luhan.

Kafetaryaya vardıklarında, üniversite bahçesine manzaralı bir masaya oturmuşlardı. Garson gelip "Ne isterdiniz baylar?" diyip sorduğunda çinli öğrenci Luhan'a dönerek "Ne isterdin? Ben kahve alacağım" Luhan "Tamamdır, ben de aynısını istiyorum" demişti.

İkisinin de kahveleri gelmişti. Çinli öğrenci, Luhan'a "Adın nedir?" diye sorduğunda "Luhan. Ya senin?" demişti. Çinli öğrenci "Zhang Yixing. Tanıştığımıza memnun oldum. Ben tiyatro fakültesindeyim. Sen?" Luhan "Teknoloji" demişti.

Birkaç dakika geçtikten sonra ikisi de kahvelerine bitirmiş, kalkıp kayıt sırasına geri dönmüşlerdi.

*

Luhan'ın üniversite kaydı tamamlanmıştı. Şimdi gelelim öğrenci evi meselesine.

Luhan, 4 öğrencinin kaldığı bir evde kalacaktı. Biri tiyatro, üçü teknoloji fakültesinden. Tiyatro fakültesinde okuyan öğrenci Luhan'ın kayıt sırasında tanıştıp yardımını aldığı öğrenci Zhang dı. Bu evi Zhang ayarlamıştı. Luhan'ı bu eve dahil etmek onun fikriydi.

*

Sabah, saat 10'u gösteriyordu. Luhan, derin bir uykuya dalmıştı. Telefonundan gelen mesaj sesiyle uykulu yüzünü buruşturup telefona gelen mesaja baktığında "Luhan, ben Zhang. Sabah sekizde herkesin dersi vardı, senin de. Ama seni sabah hiçbir şekilde kaldıramadık. Zaten ilk dersin. Dünden çok yorulmuştun. Bu mesajı okuduğunda buraya gelmeye unutma" demişti.

Luhan, yataktan kalkar kalkmaz yüzünü yıkamaya gitmişti. Sonra koştura koştura odasına geldiğinde ne bulduysa giymeye başladı. Telefonunu, cüzdanını, kimliğini, anahtarını ve çantasını alıp evden çıkmıştı.

Taksi çağırıp hızla üniversite yolunu tutmuştu.

Luhan, taksiden inip çılgınlar gibi üniversite binasına doğru koşuyordu. Hiçbir yere bakmadan. Binaya vardığında hemen sınıfını bulup kapıyı tıklattı. Kapıyı açıp sessizce en arka sıraya geçip, geç kalmamış gibi umursamayarak hocanının suratına bakıyordu.

Ders çıkışı, herkes eve gitme telaşındaydı. Üniversite kalabalık olduğu için çıkış saatlerinde feci bir yoğunluk oluyordu. Luhan'ın önünden Zhang ve geçen gün pencerede gördüğü erkek geçti. Luhan, arkasına dönerek onlardan saklandı. Hayır! Luhan, o erkeğe rezil olmuştu ve bir daha onu görmesine imkan yoktu. Luhan, Zhang ve o erkeğin olmadığı yoldan gitmeye karar vermişti. Hemen çıkışa yöneldi.

Luhan, üniversite binasından çıktığında derin bir nefes aldı. Sonuçta o erkeğe görünmeden sağ salim çıkışa ulaşabildi. Ne vardı o erkekte? Neden ondan bu kadar utanıyor ya da kaçıyordu? Luhan, kızarmaya başlamıştı. Tanrım! Luhan, artık kızarmayı kesmeliydi.

Luhan, taksi çağırmıştı. Evin yolunu tutma vaktiydi.

*

Luhan, eve varmıştı. Kapı zilini çaldı. Açan kişi onu şok etmişti. Luhan, utancından, rezil olmaktan ve kızarmaktan yerin dibine girmiş gibiydi. Luhan, koşarak odasına kaçtı. Kalbi deli gibi atıyordu. Neydi ki bu erkek? Neden onu canavar gibi görüyordu?

Zhang içerden bağırıyordu "Tayla, kim gelmiş?" Tayla "Geçen gün dışarıda gördüğüm ve senin şu bahsettiğin Çinli erkek. Kötü bir gün geçirmiş olmalı. Yüzüme bile bakmadan odasına kaçtı" Zhang "Ahh tanrım! Bu çocuğun nesi var böyle? Çok kibar biridir. Sen ona bakma. Yabancı birini gördüğü için utanmış olmalı. Biraz odasında kalsın. Utangaçlığı geçtiğinde gelicektir" demişti.

Luhan, kendini yatağa bırakmıştı. Üstündeki hiçbir şeyi değiştirmemişti. Çoktan uykuya dalmıştı bile.

*

Zhang saatlerdir telefonda bir arkadaşıyla konuşuyordu. Tayla, sıkıntı içerisindeydi. Utangaç erkek hala odasındaydı ve ona bir şey oldu diye çok korkuyordu Tayla. Hemen mutfağa gitti, bardağa su doldurup utangaç erkeğin odasına doğru ilerlemeye başlamıştı. Kapıyı çaldı, fakat içerden ses gelmedi. Tayla iyice kötüleşen kalbini dinleyerek içeri girdiğinde onun iyi olduğunu görüp rahatlamıştı. Bir bardak suyu sehpanının üzerine koymuştu. Tayla, yatağın ucuna oturarak uyuyan erkeğe bakmaya başlamıştı. Bilmiyordu ama nasıl bir erkek bu kadar huzur verici bir görüntüye sahip olurdu ki?

Tayla'nın elleri, Luhan'ın yumuşacık saçları üzerindeydi. İpek tanesi saçları okşuyordu. Luhan, uykusunda kızarmaya başlıyordu...

~~~~
Yazar: Tayla'yı tanıdınız mı diye sorup kaçıyorum ben arkadaşlar. Bu arada bu bölümü doğum günümde yazdım 25 ocak :)
Yb ne zaman gelir bilmiyorum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 26, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AIRPLANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin