Luhan, Kuala Lumpur (Malezya) havaalanındaydı. Ülkesi Çin'e gidecekti. Biletini elindeydi. Önündeki teknolojik panoya baktı. Ülkeler ve uçak saatleri yazılıydı.
Luhan yorgundu. Dünden kalmaydı. Dünkü parti güzeldi. Ama o kadar çok dans etmişti ki; yorgunluk acısını şimdiden hissedebiliyordu.
Luhan, oturduğu yerde tatlı bir uykuya kendini bırakıyordu...
**
Çin uçağı kalkmak üzereydi. Dakikalarca anons yapıldı "Çin uçağı kalkıyor" diye. Ancak Luhan derin bir uykudaydı. Duyması imkansızdı.
Çin uçağı kalkmıştı.
**
Luhan, uyandığında hemen kolundaki saate baktı. Luhan uykulu gözlerle "Hmm iyi, daha Çin uçağı kalkmadı" demişti. Sonra karşısındaki uçuş panosuna baktı.
Lanet olsun! Bakmaz olaydı! Çin uçağı iki saat önce kalkmıştı. Luhan delirmek üzereydi.
Tekrar karşısındaki o lanet olasıca uçuş panosuna baktı. En yakın zamanda olan Kore uçağıydı.
Başka seçeneği kalmamıştı. En yakın zamanda burdan ayrılmalı ve uçağa binmeliydi. Kore'ye ordan da kendi ülkesi Çin'e gitmeyi planladı. Ama bir hafta Kore'de bir otelde konaklaması lazımdı. Bir günde iki uçuşu kaldıramazdı zayıf bünyesi.