2. Bölüm: Oyun Başlıyor

20.2K 65 0
                                    

Göğüsleri epey dolgundu. Ne şişman ne de zayıftı ama biçimli bir vücuda sahipti. Kalçaları davetkâr bir şekilde kıvrılıyor, beni arayan gözleri etrafa bakıp duruyordu. Yerimden kıpırdamadım ve şüphe çekmemeye çalıştım. Bar bankosunun sonuna gizlenmiş olduğumdan rahatça görünmem zordu, yani kimi aradığını biliyor olsa bile beni fark etme ihtimali düşüktü.

Bankonun ortalarına yakın bir yere oturdu. Dolgun göğüsleri de neredeyse onunla birlikte masanın tahta yüzeyine oturuyordu. Bardaki diğer erkeklerin çoğuyla birlikte barmenin de dikkatini çekti ve bir içki söyledi. Şimdi yüzünü daha iyi görebiliyordum ve hayal kırıklığına uğramamıştım. Güzel, duru bir yüzü ve düzgün dişleri vardı. Güzeller güzeli değildi ama öyle tipler nadiren ilgimi çekerdi zaten. Büyük gözleri adeta parlıyordu ve makyajı hafifti ama seçiliyordu. Melis iyi bir seçim yapmış gibi görünüyordu. Bu kızı nereden bulduğunu merak ettim. Belli ki öğrenciydi ama Melis'in yakın arkadaşı mıydı, sınıf arkadaşı mıydı, yoksa başka bir şey miydi? Melis'in kızları nasıl seçtiğini düşünmeye başlamıştım ama kısa sürede görevime geri döndüm. Hedefim gerilmeye başlamıştı.

Başını arkaya çevirmiş, beni bulmaya çalışıyordu. Arkaya doğru dönen bedeni, göğüslerinin müthiş siluetini ortaya çıkarıyordu ve akşam için heyecanlanmaya başlamıştım. Genelde 2 veya 3. düzeyin adamıyımdır ama bu kız lüks zevkler için yaratılmıştı ve neredeyse 1. düzeyi seçmesini umuyordum.

Öteki tarafa, yani benim olduğum yöne döndüğünde içkisi geldi. İlk bakışında gözlerimi kaçırdım, sonra barın geri kalanını tarayışını izlemeye devam ettim. İçkisini almak için bana doğru döndüğünde gözlerimiz buluştu. Bir şey fark etmiş gibi dönüp ikinci kez baktığında biraz gülümsemek zorunda hissettim kendimi. Belli ki gergindi ve biraz da heyecanlıydı. Başka bir durumda olsaydım o ikinci bakışa epey gülebilirdim ama onu daha da germek istemediğim için bunu kendime sakladım. Başımı hafifçe eğerek, hoş bir gülümsemeyle yanıt verdim.

İzlendiğini biliyormuş gibi içkisinden bir yudum aldı ve toparlanmak için kendisine biraz zaman tanıdı. O da oyuna dahil olmuştu ve artık soğukkanlı görünmek istiyordu, o yüzden beni kısa süreliğine görmezden geldi. Hemen yaklaşmak istemediğim için ben de aynısını yaptım. Kim bilir, eğlenceli olurdu belki. İçkime, etrafa, onun yüzü dışında her yere bakındım. Bir iki kere beni göğsüne bakarken yakalamasına izin verdim ama işe yaradığından emin değildim.

Bluzunu biraz çekiştirerek sol göğsündeki broşu iyice görmemi sağladı. Hatta biraz bana doğru döndü ve bluzunu yeniden çekiştirerek vücuduna yapıştırdı ki ona bakmam için daha fazla sebebim olsun. Rahat duramamaya başlamıştı. Bluzuyla oynayıp duruyor, fazla hızlı içiyordu. O yüzden harekete geçmeye karar verdim.

Biramın dibinde kalan son yudumu içip ayağa kalktım. Tam başını bana çeviriyordu ki vazgeçti. Yine ben yaklaşırken göz ucuyla beni izlediğini görebiliyordum. Yanına oturdum.

"Merhaba" diye başladım söze.

"Selam!" dedi yumuşak bir sesle ve dönerek bana baktı. Cildinin bakımlı olduğunu, dişlerinin nefis olduğunu görebiliyordum. Belli ki bu "buluşma" için iyi hazırlanmıştı. Temizlik ve bakım konularında biraz dikkatli biri olduğumdan bu hoşuma gitti.

"Rahatsız ediyorum, kusura bakma ama biraz... gergin görünüyordun sanki. Her şey yolunda mı?"

"İyiyim ben. Burada biriyle bulaşacaktım da. Önceden tanımadığım biri." Galiba o kişinin ben olup olmadığımı sormak istiyordu, hatta gözleriyle sessizce soruyordu ama görmezden geldim.

"Evet, etrafa bakınıp durduğunu fark ettim ben de. Daha bulamadın galiba?"

"Bulamadım." dedi. Gözleriyle bana sormaya devam ediyordu.

 "O zaman sana bir içki ısmarlayıp o gelene kadar eşlik edebilir miyim? Yoksa rahatsız olup gider mi dersin?"

Biraz düşündükten sonra doğrudan sordu: "Buluşacağım çocuk sen misin?"

"Olmak isterdim." dedim kurnazca bir gülümseme ve göz kırpmayla. Bundan olabildiğince fazla anlam çıkarmasını istiyordum ama sanırım kafasını fazla karıştırdım. Belli ki daha fazla geriliyordu, o yüzden kısa kesmeye karar verdim. Bluzundaki broşa uzanıp nazikçe ucunu tuttum, hafifçe bana çevirdim ve parmaklarımla da göğsünü olabildiğince hafif şekilde okşayıverdim. "Broşun güzelmiş. Yakışmış sana." Ona dokunduğumda kendini geri çeker gibi oldu. Şüphesiz ki stres ve beklentinin etkisi altındaydı. O kişinin ben olduğumdan neredeyse emindi. Elimi indirirken sol göğsünün kenarından hafifçe geçmeyi ihmal etmedim.

"Bana söylemek istediğin bir şeyler var mı?" diye sordum gözlerine bakarak. Güven veren, güçlü ve davetkâr bir ifade takınmak için de elimden geleni yapıyordum.

Dokunuşumla ürperdi yine. Artık o olduğumdan emin olduğu için biraz gevşemişti. Rahatlarcasına nefes verirken göğüslerini de gözlerimin önüne serdi ve gülümsedi bana. "Sen olmana sevindim. Köşedeki adam mı acaba diye düşünmüştüm bir an. Evet, söyleyeceğim bir şeyler var. Bir sözcük, bir de numara."

Başımı ona doğru eğerken "Sözcüğü kulağıma fısılda." dedim. O da eğildi ve dudaklarını kulağıma yapıştırdı. Hafif bir sesle "zebra" diye fısıldadı ve kulak mememi dudaklarıyla okşayıverdi. Başını uzaklaştırırken hınzırca sırıttı bana. Sonunda rahatlamış ve oyunun keyfini çıkarmaya başlamıştı. Ben de gülümsedim.

"Bu gece en sevdiğim sözcük bu. Bak şimdi, numarayı öğrenmenin farklı yolları var. Hemen söylemek istersen söyleyebilirsin ama bence bir şeyler içerken konuşalım. İstersen içki içerken bunu konuşmayabiliriz de." Ne dediğimi anlamaya çalışırken başını çevirdi biraz. Açıklamaya çalıştım: "Bu gece biraz içmek ister misin yoksa tamamen ayık olmak mı istiyorsun?"

"Hıı, içebilirim biraz." dedi gülerek. Bence de iyi bir tercihti. "Ama fazla uzatmayalım, tamam mı?" diye ekledi. Hayır, evine dönüp yarınki sınava falan çalışmayacaktı, en kısa sürede üstüme atlamak istiyordu ki ses tonu da bunu doğruluyordu.

"Ne içersin?" diye sordum, "Tekila olur." dedi.

Barmenden iki Cuervo shot istedim ve kıza ne yapacağını anlatmaya başladım: "Bana söylemek istediğin numara kadar shot içeceksin, ben de sana eşlik edeceğim. Anlaştık mı?" Gülümseyerek ve kafasını sallayarak onayladı.

"Tarzını seveceğim galiba." dedi. İçkiler geldi, bardakları tokuşturduk ve içkileri mideye indirdik. Tekila shot içen çoğu kişi gibi suratını buruşturdu önce, sonra barmenden bir bira istedi. "Bu ara öğün. Sayılmaz, değil mi?" Sessizce kafamı salladım. Arzu, güven ve beklentiyle dolu havayı solumaya çalışıyordum hâlâ. Gözlerimi vücudunda gezdiriyor, bunu yaparken onun da fark etmesini sağlıyordum. Hemen iki shot daha söyledi.

Bana doğru biraz daha dönüp geniş göğsünü bakışlarıma yaklaştırarak "Beğendin mi bari?" diye sordu. Bluzunun düğmeleri yeterince kapalıydı ama ellerini kaldırıp en üstteki düğmeyi çözdü, dekoltesine daha cazip bir bakış atmama olanak verdi. Omuzlarını birbirine doğru yaklaştırıyor, topografisiyle beni büyülüyordu.

"Orası kesin." dedim. "Yakından incelemek için can atıyorum."

Muzipçe gülümsedi yine: "Ben de."

Oyun: İlk BuluşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin