Henüz lisenin sonlarına yeni yaklaşan bir genç,kafasında binbir türlü sorunlar,yaşadığı platonik aşklar,karşılıksız kalan duygular,bu sizi üzebilir fakat sonrasında bu gencin değişimi sizi çok şaşırtacak.Lisenin son sınıfıydı kaygılarım oldukça fazlaydı.kafam da aynı derecede karışık.Üniversite hayalleri kuruyordum,her genç gibi,fakat bunun için fazla çaba sarf etmiyordum,sanki geleceğimdeki mesleğimden çok,yanımda olacak hayat arkadaşımı bulmak daha önemliydi benim için.Bu şey uğruna önceden oldukça deneme yanılma yapmıştım hepsi başarısız olmuştu duygusallığım yaşıtlarıma göre oldukça fazlaydı benim yaşımdaki erkekler genelde kendilerini duygusuz cinsel fantazilerin içinde hayal ederdi,ben ise omuzuma yaslanan güzel kokan küçük bir yüz,kuş cıvıltısından hallice bir ses bu bana yeterdi.İşin duygusal boyutuna çok eğiliyordum belkide hep bundan kaybetmiştim veyada kazanamamıştım bilemiyorum kafam karışık demiştim ya işte bu yüzden.Üniversite sınavına hiç önem vermiyordum o zamanlar durumum gayet iyiydi çabalamama gerek yoktu,hayatımda olacak insanı seçsem yeterdi,içime kapanık biriydim,fazlasıyla arkadaşım vardı fakat bir şey eksik kalıyordu yani hayatımın aşkı.Üniversite sınavı geldi çattı olduğu kadar olmadığı kader diyerek girdim sınava su ürünleri bölümünü kazandım hemde yaşadığım ilde küçük bir kasaba gibi bir ilçede.İlk olarak ev tutma hevesine kapıldım ve bunu başardım da,fakat benim ki pek öğrenci işi değildi,havuzlu bir ev tutmuştum belkide ailemin bana verdiği imkanlardan faydalanmak istemiştim bu açıkçası bana abartı olarak gelmiyor da değildi.Öyle bir yerde hemde öğrenciyken böyle bir evde oturmanın artılarını okulun daha ilk günlerinde görmeye başlamıştım herkes benimle arkadaşlık kuruyordu evime giren,beni tanımak isteyen,merak eden kızların haddi hesabı yoktu,peki ne oldu benim platonik ilişkilerim,karşılıksız sevgililerim nerde bıraktım o duygusal çocuğu aşk ı arayan çocuğu git gide ötekileşmeye başlıyordum,şımarıklaşmaya ve amacımdan sapmaya.Sigaraya başlamıştım,alkolü de arttırmıştım gece hayatı hatsafada iyice içimdeki duygusal adamı öldürmüştüm,bu belki öncekilere bir sitem yada hala istediği duyguların içinde yüzememenin verdiği bir isyan,öfke,karamsarlık,boşvermişlik buna siz karar verin.Günler birbirini kovalıyordu ortama iyice alışmıştım hemen hemen bütün kızlar bendeydi,sevdiği kız için ağlayan evde şiirler yazan adam sanki ben değildim.Bir gün okuldan öğrenci evime geldiğimde arkadaşım bana bir dağ gezisinden bahsetti eğlenceli olabileceğini söyledi kafama da yatmıştı açıkçası değişik bir deneyim olabilirdi,fakat oldukça yorgundum geceden kalmıştım,ilk başlarda istemedim gitmeyi fakat içimden bir ses bana "sen neleri başarmadın be oğlum kalk çık dağına" dedi.Buluşma alanına gittğimde gözlerime inanamamıştım bu gördüğüm şey herşeyden farklıydı pamuk beyazlığında bir ten,zümrüt yeşilliğinde bir çift göz,o an yaşadığım bütün herşeyi unuttum sanki onun için dünyaya gelmiştim,gözlerimi ayıramıyordum,yanına utanarak ve çekinerek gittim söyleyebildiğim tek kelime merhaba olmuştu ağzımdan başka kelime çıkaramamıştım.Tırmanış boyunca sürekli yanından yürüdüm hiç ayrılmadım bir bahane istedim onunla konuşabilmek için lisedeki çocuk aklıma gelmişti o kafaya tekrar geri dönmüştüm,ben bunları aklımdan geçirirken yanından yürüdüğüm güzelliğin ayakları taşa takılmıştı,nasıl olduğunu anlamadan ellerine atıldım sımsıkı tuttum,cesaretimden dolayı şaşkınlık duymaya başladığım anda kafasını kaldırıp gözlerimin derinliklerine baktı,içimi görüyordu sanki utanmıştım bu bakışma on saniyeden fazla sürdü o an işte bu demiştim fakat bir yandan içimdeki yaşanmışlık beni yalnız bırakmıyor ya bu seferde tek taraflı olursa diyordum.Gezi bitmişti,herkes evine dönmüştü,benim aklım hala ondaydı,İsminin Tuğba olduğunu öğrenmiştim sayıklaya sayıklaya ismini eskitmiştim.Ertesi gün okula gittim,bahçede oturuyordu yanında ortak arkadaşlarımız var dı o bahaneyle gittim masalarına oturdum,ona iyice yakınlaşma fırsatı bulmuştum.Ben masaya oturunca biraz kendini toparladı ciddi bir tavırla merhaba dedi,bu bana açıkçası biraz sert ve soğuk gelmişti bende aynı ses tonuyla ve tavırla merhaba dedim,karşısında heyecanlandığımdan sohbetimiz merhabalar üzerinden gidiyordu,biraz zaman geçti masada sadece ikimiz kaldık,birbirimizin okuduğu bölümden,ailelerimizden,derslerimizden ordan burdan konuşmaya başlamıştık fakat mizacı oldukça sertti,ona karşı içimdeki hissettiğim duyguları,onun tarafından görememiştim,bu beni oldukça üzmüştü.Ertesi gün okulun bahçesinde tekrar onu gördüm,başka bir erkekle konuşuyordu,onu deli gibi kıskanmıştım,içimden o adamı deli gibi dövesim gelmişti,buna hakkım olmadığını bilerek uzaktan deli ola ola onları izledim.İçimde binlerce fırtına kopuyordu o cocuk kimdi ?,ondan hoşlanıyormuydu ?, bu yüzden mi bana soğuk davranıyordu ?.Kafamda bu sorularla günlerce gezip durdum bu yetmezmiş gibi bütün ortak arkadaşlarım olan adamlarla kakara kikiri muhabbet ediyordu bir ara beni kıskandırmaya çalıştığını bile düşünmüştüm.Arkadaşlarıma da sinir olmaya başlamıştım hatta dayanamayarak hepsini birden bir masanın etrafına dopladım siz ne işsiniz diye hesap sordum.Hepsi meğersem benimkine yazıyormuş,başladık tartışmaya,tam o sırada tuğba bahçeden geçiyordu ve bizim tartıştığımızı farketti yanına tartıştığım çocuklardan birini çağırdı,bu beni deli etmişti,daha sonradan benide çağırdı fakat ben sert bir şekilde istemediğimi söyledim,evet bunu yapmıştım deli gibi sevdiğim kızı red etmiştim,tam o sırada o adamlardan biri bağırarak ahmet tuğba seni seviyo bunu bil bana kendisi söyledi diyerek okulu inletti,çok şaşırmıştım,saç diplerimden ayağıma kadar donup kalmıştım,ne yapacağımı bilemedim,kızı biraz önce terslemiştim.Onun beni sevdiğini öğrendikten sonra yelkenelerim hemen suya indi,yanına gittim,onu yanlış anladığımı söyledim,arkadaşlarımın bana söyledikleri şeyin doğru olup olmadığı sordum,kendinden emin bir şekilde "evet doğru" dedi,fakat "sen neden bana bu şekilde davrandın" diye de ekledi.Ona,onu çok kıskandığımı ve her erkekle yakınlaştığını düşündüğümü,onun erkekleri parmağında oynatmaya çalışan bir kız olarak hissettiğimi söyledim,verdiği cevaplar yüzüme tokat gibi çarpıyordu adeta,o konuştukça ben utanıyordum,meğersem bana ulaşmak için en yakınımdaki erkek arkadaşlarımla iletişime geçiyormuş,telefon numaramı öğrenmek için arkadaşlarımla konuşuyormuş,sonradan açığa çıktı ki sürekli arkadaşlarıma benimle ilgili sorular sormuş,onlardan numaramı istemiş,onlarda vermemişler,kız onlara beni sorunca konuyu değiştimişler.Bunları duyunca çok sinirlenmiştim bütün arkadaşlarımla ilişkimi kesmiştim,bütün kız arkadaşlarımlada ilişkiyi kestim,sigarayı,alkolü,kabaca söylemek gerekirse karıyı kızı herşeyi bırakmıştım,sadece tuğba'ya odaklanmıştım o andan itibaren.Büyük aşklar nefretle başlar derler'ya,bizimkisi aynen o şekilde başlamıştı.Ertesi gün ilk buluşmamızı gerçekleştirmiştik ellerimizi tutmakta zorlanıyorduk,gözlerimiz birbirine baktığında utanıyorduk,kafamızı utancımızdan sağa sola çeviriyorduk.İlk buluşmamızda tek kelime edememiştik sadece gülümseyerek salak salak etrafa baktığımızı arada bir durduk yere sesli sesli kırkırdadığımızı hatırlıyorum çok güzel zamanlarımız başlamıştı,okul hiç zor gelmiyor günler pespembe geçiyordu.Sürekli bahçede aynı yerde,aynı ağacın gölgesinde oturuyoduk,ağacın hemen yanında nescafe bilboard'ı vardı,koskoca okulda ismimiz nescafe çiftleri olarak nam salmıştı,bu durumdan çok hoşlanmıştık,bu devirde böylesine saf ve böylesine temiz bir aşk çok az kalmıştı artık,belkide biz son örneğiydik.Günler günleri kovaladı,haftalar oldu,3 ay geçti,ben sevgilimi ilk defa dudaklarından o gün öptüm ilişkimiz bu kadar saf ve çıkarsızdı,o an ikimizde heyecandan havalara uçmuştuk bana önceki yaşadıklarımın hepsinin boş bunun gerçek olduğunu dudaklarıyla o zaman anlatmıştı.Çok mutluyduk,aynı şeylerden zevk alabiliyor,beraberken güzel şeylerden bahsedebiliyorduk.Birbirimiz için çok fedakarlıklar yaptık elimizden ne geldiyse yapıyorduk.Kavga ettikten sonra kapısında,buz gibi ayaz'da üzerimde ince bir mont ile penceresinin altında elimde çiçekle uyuduğum günleri hatırlıyorum,kışın bir gece aniden habersizce evime gelip bana yemek getirdiği zamanları,hasta olduğumda başımda beklediği zamanları,ortada hiçbirşey yokken sarılıp ağlayışımızı...Biz zamane ilişkileri gibi sarılıp sevişmezdik,gözlerimiz gözlerimize değdiğinde yaşlarımız akardı, tutamazdık,birbirimize dokunduğumuzda avuç içlerimiz ıslanırdı, Koskoca dünyada ikimiz vardık sanki,bütün öğrenciler ev tutmuş hepsi ayrı bir alemdeydi fakat biz ikimiz hepsinden farklı diyarlarda yaşayan iki aşıktık sanki,birbirimizden başka kimse umrumuzda değildi.Malesef işler hep böyle düzgün ve toz pembe gitmedi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın sınavı ZAMAN
RomanceKafası çok karışık olan bir gencin üniversite hayatına atılması ve gerçek aşk ı arayıp bulma ve onu elde tutma çabasını anlatır.Tamamen gerçeklerden oluşmaktadır.2.Bölümü yani hikayenin devamını istek olursa paylaşıcam.