8. Bölüm

32 3 0
                                    

Ne kadar zaman geçti hatırlamıyorum. Uyuyakalmışım. Uyandığımda yanımda Rüzgar yatıyordu. Evet hastaneden çıktım. Eve gelmiştik. Yol boyunca geçen konuşmaları biraz anımsıyor gibiyim. Eylül Rüzgar'a ters davranıyordu. Eee haklıydı da. Neyse o konuya hiç girmeden kapatalım. Tek kişilik yatakta iki kişi nasıl yatabilirse bizde o şekilde yatıyorduk. Rüzgar kolunu başımın altından geçirmiş ve beni kendine çekmişti. Dudakları saçlarımdaydı. Kollarım Rüzgar'la aramda ve ellerim ise Rüzgar'a dönüktü. Rüzgar ise diğer koluyla beni kendine çekmiş bana sarılıyordu. Kokusu tarif edilemez derecede güzeldi. Başım onun göğsündeydi. O kadar rahat uyumuşum ki orada uyandığımda kendimi dinç hissediyordum. O kazadan sonra bile. Bu anı bozmak istemezdim. Rüzgar'la ilk defa bu kadar yakın iken bu anı bitirmek istemezdim ama şartlar hiçte öyle demiyordu. Kendimi biraz geri çektim ama hala birbirimize yakındık.

''Rüzgar.''

''Ihh.''

''Rüzgar hadi uyan.''

''Yaa biraz daha uyumak istiyorum.''

''Tamam sen uyu da beni bırak bari.''

''Ya sen de kal ne olur.''

''Rüzgar kalkar mısın?'' dedim ve ben kalkmayı başardım. Vay be Rüzgar'ın o kollarından nasıl kurtuldum ben. Rüzgar'ın yanına oturdum ve söylenmeye başladım. ''Hadi kalk. Bak beni zor kullandırmaya mecbur bırakma.'' Tek gözünü açtı ve bana bakmaya başladı. ''Sonunda bey efendi.'' Yatakta oturur pozisyona geçti ve belimden tutup beni kendine çekti ve saçlarımdan öpmeye başladı.

''Beni affet Miray. Sana bu yaşattırdıklarım için beni afet.'' Rüzgar'dan ayrıldım. Gözleri dolmuştu. Hâlâ neden böyle davrandığını bilmiyordum. Gerçi artık umurumda da değildi. Bu şekilde hissetmemin tek nedeni aile sevgisi görmediğim için ya da sadece baba sevgisi desek daha doğru olur. Erkeklere olan güvenim yok sanırım ve Rüzgar'a da bu şekilde yaklaşıyorum. Sadece arkadaş olamak istemiş olabilir. Sonuçta onu tanımıyorum. Belki de arkadaşlıklarını böyle kuruyordur ne kadar saçma olsa da.

''Sana hastanede de söyledim bay ego, senin bir suçun yok. Kendini üzme bu kadar. Bak ölmedim hala yaşıyorum. Küçük cadından kurtulamadın. Seni yine sinir etmeye devam edeceğim. Sana sürekli bay ego diyerek seni deliye döndüreceğim. Bence sen bunlara üzülmeyi denesen iyi edersin.'' Dedim ve baş parmaklarımla gözlerini sildim.

''Seninle konuşmamız gereken konular var ama şimdi sırası değil. Bizimkiler seni aşağıda bekliyorlar. Uyandığında haber vermemi istediler. Yanlarına inelim, hadi.'' Dedi ve yataktan kalkıp bana elini uzattı. Elini tuttum ve odadan çıkıp aşağı indik.

''Selam millet. Hadi yine iyisiniz benden kurtulamadınız.''

İlk tepki veren tabi ki de Eylül olmuştu. Hemen Utku'nun kollarından çıkıp üstüme doğru gelmeye başladı. Yanıma gelir gelmez hemen bana sarıldı ve sarılır sarılmaz omzumun ıslandığını hissettim.

''Ben çok korktum, sana bir şey olacak diye çok korktum.'' Eylül'ü kendimden uzaklaştırdım ve ciddi olmaya çalışarak konuşmaya başladım.

''Bana bakın ben ölmedim tamam mı, sakat falanda kalmadım, normal bir şekilde yaşıyorum. Şimdi buradaki herkese söylüyorum bana acımayı bırakın. Bu olay olmamış gibi davranalım ve hayatımıza kaldığı yerden devam edelim.''

Ben böyle deyince kızlar gözlerini sildi. Erkeklerde belli etmeden silmeye çalıştı ama böyle daha çok belli oluyor haberleri yok.

''Tamam güzelim sen nasıl istersen öyle olsun.'' Dedi Utku ve hep birlikte koltuklara oturup film izlemeye başladık.

Hoşuna Gidebilir Miyim? (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin