Bölüm 4

28 4 1
                                    

Eve kadar sessizlikle gittik. Taksiden çimenlere ayak attığımızda Kerem ve ben şöyle bir etrafımıza bakındık.'Bıyıklı göbüş' etrafta mı diye... Kerem'in 360 derece dönen gözleri tebessüm etmemi sağladı. Gözlerini bana çevirdi ve gülümsedi.

-Temiz! dedi. Salak mıydı bu acaba? Kendini Sherlock Holmes falan mı sanıyordu yüreksiz.

Gözlerimi devirerek cevapladım."Kerem hangi Dünyada yaşıyorsun? "

Beni taklit ettiğinde görkemli evlerine doğru ilerledik. Kapı açılınca evde görevlilerden başka kimsenin olmadığını etraftaki sessizlikten anladık. Dayımın holdingi olmalıydı, yada holdingin müdürü. Ben küçükken bu kadar zengin olduğunu hatırlamıyordum çünkü. Yengem de bir yerlerde çalışıyordu. Bir yeri işletiyordu.

Odalarımızın olduğu katın merdiveninin önüne döndük. Merdivenin son basamağına geldiğimizde omzuyla omzumu tokuşturdu ve koşarak odasına çıktı. Bu çocuk beni güldürüyordu. Küçük çaplı kahkahamdan sonra odamın kapısının önüne geldim. Kafamı Kerem'in odasına çevirdim. Bu salağın abim gibi salakça hatta çocukça hareketleri vardı.

Gülümsedim kapımı açtım. Telefonumu şarja koydum ve dolabıma yöneldim. Size odamı tanıtmış mıydım? Beyaz bir yatak yanında da komodin, diğer tarafında yatağa ters rahat bir koltuk ve onun karşısında güzel bir televizyon. Komodinin hemen yanında büyükçe bir giysi dolabı karşısında da çalışma masası ve büyükçe bir boy aynası vardı. Odanın içinde banyoya açılan bir kapı ve son olarak da dolap.

Yine aklıma annemin o tatlı gülüşü gelmişti. Ona her zaman 'Melek' diye hitap ettiğim günler. Babamız olmasa bile bizi büyütmekten hiçbir zaman yorulmayan MELEK KALPLİ ANNEM.

Dolabımdan eşofman ve kapşonlu t-shirt alıp hemen giydim. Evet çok acıkmıştım. Odamın kapısını hafifçe açtım ve telefonumu cebime koydum.
Mutfağa indim. Buzdolabını açtığımda... Ulan ne ararsan var. Etrafı göz gezdirip görevlilerin olmadığından emin olduktan sonra bir iki tane baklavayı ağzıma tıktım. Çikolata mıydı o? Hemen onu kaptım ve buzdolabının kapağını tam ka-!

Kerem yüreksizini karşımda görüverdim. Ağzımda dolu baklavalar olduğu için konuşamıyordum ama harbi çok korkmuştum. Ulan iki gündür zaten yaşamadığımız halt kalmadı gelmiş beni korkutuyor.

Ağzımdaki lokmayı çiğnedikten sonra sinirli bakışlarımı Kerem'e doğrulttum.

-Senin ağzına Kerem. Senin doğduğun güne Kerem!

Küfürlerimi sıralıyordum ki Kerem'in kahkahalarına ben de ortak olmaya başladım. Salak salak gülüyorduk işte. Keremle iyi arkadaş olabilir miydik?

Ertesi sabah

Alarm çalmaya başladığında gözlerimi hafif araladım. Hemen kalktım formamı giyindim. Çalışma masasının üzerindeki kitap topluluğuna gözüm kaydı. Büyük ihtimalle yengem kitapları getirmişti. Uykulu gözlerle doğruldum ve masaya ilerledim. Üzerinde küçük bir not yazıyordu.

"Umarım senin için iyi bir dönem olur tatlım. - Yengen-"

Altında da büyük bir kağıt parçası vardı. Ders programım yazıyordu. Çantamı hazırladım. Cüzdanıma da bir miktar para koydum. Telefonumu elime aldım ve kapıyı kapattım. Kerem'in odasını çok merak ediyordum. Gözüm kapısına kaydığında o yöne doğru birkaç adım attım ve kapıyı açtım.Bide kapı çalma zahmetine mi gireceğim? Kıçımın kenarı.
Mavi ile kaplanmış duvar ve lacivert oda takımı ile şahane duruyordu. Büyükçe bir raf ve üzerinde spor kupaları da vardı. Gözümü büyüterek o tarafa baktım.

Sen Kimsin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin