Bölüm 5

21 4 0
                                    

Cumartesi öğlesi
Bir saat önce Keremle odasında oturup konuşurken konu annemlerden açıldı. Bazen özleyince, burnunuzun direği sızlıyor mu? Aynen öyle olmuştu. Bende anlatmaya başladım sonra..
"Tatile çıkıcaktık. Uzun zamandır yapmıyorduk zaten. Abimle çok heyecanlıydık. O arabayı kullanıyordu. Annem de önde yanına oturmuştu. Şarkı açmış hep beraber söylüyorduk. Önde büyük bir taş gördüğümde abime seslendim. Direksiyonu ne kadar sola yatırsa da geçti. Araba taşın üzerinden geçince fren devreden çıktı. Ve önümüzdeki göle yuvarlandık. " Gözyaşlarım süzülmeye çoktan başlamıştı. Hıçkırarak ağlamam daha da şiddetlendi." Sonra suyun içinde elimden gelen herşeyi yapmaya çalıştım. Ama onları kurtaramadım.Son bir kez dudaklarımı oynatarak onları sevdiğimi söyledim. Karşılık verdiler. Pes etmiştim artık. " Yutkundum ve gözyaşlarımı sildim.

"Gözlerim kararmaya başladı sonra kolumda bir el hissettiğimi hatırlıyorum. Bu kadar" dedim lafı tamamlayıp. Kucağını açtı ve bana sımsıkı sarıldı.

Bir saat sonra

Keremin odasında yastığıyla dövüşüyordum.

-Kereçe ben bu yastığı sevmedim. Değiştir bunu.

Bakışlarımı Kereme yönelttim. Kendimi pazartesi moduna hazırlıyordum ne var yani?

Huzursuz gibiydi. Sanki birşey söylemek istiyordu. Endişeli hali vardı.Yatağın üzerindeki telefonumu açtım. Telefon kilit fotoğrafına baktım geri yatağa attım. Ben, abim ve küçüklük arkadaşım olan Deniz. Harbi ben neden onu aramıyordum?

Telefona bakmayı bırakıp bakışlarımı Kerem'e yönellttim. Biraz hava almalıydım belki de. Eskilerin tekrar düşünce alanıma girmesi dikkatimi dağıtmıştı. Kereçe'nin tuhaf yüz ifadesine baktıktan sonra konuştum.
"İyi misin? Kereeçeeeeee? "
dalmıştı, bu yüzden elimi aşağı yukarı salladım.

-Hı?

-Beynine oksijen gidiyor mu? Çok oksijensiz kaldım da.. Ben yürüyeceğim. İyi misin diyorum?

-İyiyim iyi sen git hadi. Dedi eliyle geçiştirerek. Tuhaf birşey hissettim bu çocukta. Birşey olmuştu.

-Olum içine birşeyler mi girdi? Yapmacık bir endişe taktım suratıma ve gülümsedim."Hadi hadi, gidiyorum ben geldiğimde Kereçeyi geri getirirsin zaten sıkılmıştım o salaktan."

Önce afalladı biraz. Sonra anladı ve az önce dövüştüğüm yastığı yerden alıp kafama fırlattı. Telefonu alıp çocuk gibi odadan kaçtım.

Kulaklığımı odamdan alıp alt kata indim.

-Nereye gidiyorsun kızım?

Bakışlarımı tontiş Hacer ablaya çevirdim. Yanına gidip pembecik yanaklarını sıktım. Şimdi o kim diyeceksiniz.. Burada mutfakta sorumlu teyzecim. Tabi ben ona teyze demem. Onunla şöyle bir hikayemiz oldu. Ben yine baklava yürütmek için uykulu uykulu mutfağa indim sabahın bi vakti. Bu evde de baklava bitmez bu arada.. Birkaç gün oluyor. Onu da farketmemişim meğer.

-Yavaş ye kız boğulacaksın! dedi gülerek. İşte o zaman boğulmuştum.
Bana su ve sırt takviyesi yaptı. İşte öyle öyle gelişti hikayemiz. Herneysee. Çok uzattım.

-Kerem çok sıkıcı da biraz hava alayım oksijensiz solunum yapıyorum senin yüzünden.

Gülmüştü. Bende hemen kapıya adım attım ve bahçenin çıkışına geldim. Kapıyı aralayıp güneşin yansıdığı yemyeşil sokağa girdim.

Havayı ciğerlerime doldurup kulaklığı taktım ve kenardan yavaş yavaş yürümeye başladım.

İşte yine başlıyoruz. Duygusal anılara, hatıralara, yaşanmışlıklara...

Sen Kimsin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin