(Multimedya; Eylül)Selam bozkır toprakların gonca gülleri, öncelikle hepinzi höşürüklücene öpüyorm :* :)
Şimdi şöyle söyleyeyim, bu çalışma çok önceden de vardı ama yazmıyordum. Şimdi ise kurgusuyla azıcık birazcık oynadım ve tekrar sizlere sunuyorum. Kapak konusuna gelince, dediğim gibi kurgusunu değiştirmeden önce seçtiğim karakterlerdi onlar. Fakat şuan değiştirdim ve maalesef mevcut bir kapak yok elimde. Kısacası çalışmanın kapağıyla hikayenin bir bağlantısı yok. Ama adı aynı. Neys çok konuştum. Hadin siz bölüm okuyun, ben de tuvalete gideyim kdjsjsjsj 😘😘
*****
Uyku sersemi gözlerimi ovuşturup, üstümde bir o yana bir bu yana zıplayan Mert'e anlamaz gözlerle baktım.
"Mert? Mert napıyonsun? " dediğimde, bir bacağı sağ, bir bacağı sol tarafımdayen duraksadı ve yukarıdan sırıtarak, yatakta yatan bana baktı.
"Daha fazla büyüme diye. Hani diyorlar ya, 'üstünden geçersen, büyümez' diye. Ben de sen bir ayıya dönüşme diye üstünden atlıyordum. Tamamen iyi niyetimden yani, "dedi sahteden gülümseyerek.
Gözlerimi kapattım ve 3'e kadar saydım. Evet, Eylül, sakin. Onun parmaklarını eklem yerinden kırıp burnuna sokmak istemiyorsun. Evet kesinlikle istediğin bu değil.
1,2,3.
Zorla gülümseyerek gözlerimi açtım, ardından kaşlarımı ve omuzlarımı kaldırarak, "Mert kardeşim, aklını peynir ekmekle mi yedin? "dedim sıktığım dişlerimin arasından sakin görünmeyi esas alarak.
Yatağımdan alaylı bir bakış atıp aşağı zıpladı ve yüzüme küçümseyici bakışlar attı.
"Ben senin gibi gelişmemiş, cahillikte mastır yapmış bir insan mıyım da gidicem aklımı peynir ekmekle yiyicem? Ben aklımı yesem yesem ya suşiyle ya da A La Jardeniere'yle yerim, pis ezik cahil, "dedi ve odamdan aheste aheste çıktı.
Gözlerimi devirerek başımı iki yana salladım ve yatakta doğruldum. Uzunca bir süre esnedikten sonra karamel rengi saçlarımı geriye attım.
Lavaboya gidip işlerimi hallettikten sonra aşağı kata indim. Burnuma mis gibi kokular geliyordu yine.
"Ohhh, anneannemcim yine döktürmüşsün, "dedim merdivenleri inerken.
"Yok be kuşum, her zaman ki kahvaltı işte, "dedi gülerek anneannem.
Yanına ulaşıp tontiş yanaklarını sıktım ve "Pek de mütevazisin. Isırırım o tontiş yanaklarını, "dedim gülerek.
"Aman kuşum bırak, zaten kıpkırmızı yapıyorsun yanaklarımı, acıyor bak, "dedi gülerek.
"Olsun, benim ısırdığım yerde gül biter, "dedim ve yanağına yumuşak bir şekilde dişlerimi geçirdim.
Mert kapıda durup ellerini parantez açar gibi yapıp esrarengiz bir sesle "Kanayan güller... "dediğinde güldüm.
O sırada anneanem benden uzaklalıp gülerek "Eşşek sıpası, "dedi ve ocakta ki haşlanmış yumurtayı kontrol etti.
Bende masaya oturur oturmaz salatalıkları götürmeye başladım.
Mert yanıma ışık hızıyla gelip salatalığa uzattığım elime vurdu. Ona, elinden barbiesi alınmış küçük bir çocukmuş gibi bakarak kaşlarımı çattım.
"Sabah sabah enerji patlaması mı yaşıyorsun, yoksa totonda kurt mu kaynıyor? Bir git başımdan ya!"diye bağırdım sitemle.
"Öküz gibi yiyorsun, yakında mutasyon geçirip file dönüşeceksin, az bir yemek yemeden dur! Zaten selülitlerin de var. Yakında göbeğin de yere değer, "dediğinde sinirle yerimden kalkıp kendimi ellerimle gösterdim, "Allah aşkına bana şunu bir izah et, nerem kilolu benim?! Boyum 1.68, kilom 59. Hadi bana söyle! "dedim sinirle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakışıklı Spor Antrenörüm #Wattys2016
Teen FictionKapak: TheAyca Onu görünce dilim damağım kurumuştu fakat o, su muydu yoksa, çöl mü? Belki de o seraptı... ~|~|~|~|~|~ Eğlence garantili bir aşk kitabı, şimdi de ihtirasla okuyacağınız bambaşka bir dünyaya araladık kapıları...