Beden Tamircisi
hükmü yok artık gecenin
küf yeşili anılara
doru tay dizginliğinde gökyüzü
sedef yağmurlar yağacak şimdi
güz'den kalma ellerime
dudağına mor bir ağrı saplanır tabiatın
granada 'da mavi portakallar açar
gülümser kurşunlara garcia lorca
ve özgürlüğün türküsünü çalar Victor Jara
petersburg da Nastenka'lar sarışın
şehrin öte ucunda
öptüğüm her kadında petrol tadı
ve dudaklar babil kokuyor fütursuzca
sonrası yıkık bir Ka(l)be mülteci dualar
riya balçığına batırılmış masallar
beden tamircisinin ellerinde denge
t a r u m a rgece ile gündüzün kesiştiği yerde
Kürdistan'lı çocukların ellerinde sapan
ölü keşişlerin yüzü suyu hürmetine
gömülsün silahlar
yasal mermilerle ölmesin çocuklar
olmasın yarına ve yarama evham
benim ölümümle kurtulacaksa çocuklar
serdim postumu kardeşliğin bıçağına
fazlasına gerek yok
bir Habil yeter Ademoğluna
belki üstümüzden bir e'babil sürüsü geçer
ve adımız ezilmiş üzüme çıkar
gölgesine yabancı adamların dünyasında
yalancısıyım ekşi yağmurların
tanklar ezmesin diye çiçekleri
çocuk düşlerinden bentler yapıyorum
her yer masmavi
solgun yüzler
yontulmuş kalpler korosu
yorgun bozkırlarda masal olsun
göğersin yaşlı bulutların kollarında
misket gözleri atom çiçekleri açan
Hiroşimalı köylüler
ve Nagasaki'den Ortadoğuya akan
kan pınarları dinsin
suyun azizliğini hiçe sayıp
k'ayıp iklimlerin rahmine yürüsün
eflatun gecelerin kül rüzgarları
düş taşlarını dökerek yerlere
Barış Çiçek
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kül Karası
Poesiakül karası bir dengbejin yanık sesinde vuruldum gözlerinin mülteci yalnızlığına ruhumu karanlığın en koyu tonuna bırakıp bir buğday tanesiyle dertleştim güneş içini döktü bana seni anlattım s u s t u göçebe bulutlar taşıdı hüznümü sana geç kal...