Bölüm 1: Uçakta Mitoloji Anlatılmaz

254 21 40
                                    


  Dünyayı dört tanrı yarattı: Yeryüzünün tanrısı İzanami ile göklerin ilahı İzanagi karı kocaydı, Güneşin tanrısı Amaterasu ve ayın tanrısı Tsukuyomi ise onların ilk çocuklarındandı.

Dünyanın ilk alev topu şeklini alabilmesi için Amaterasu ateşin gücünü verdi, daha sonra soğuyan gezegene Tsukuyomi sonsuz su kaynaklarını sundu, yeryüzünü şekillendiren, yeşerten izanami iken bu güzellikleri korumak izanagi'ye düştü ve dünyaya 5 katmanlı atmosferini yerleştirdi...

Birlikte bir sürü hayvanı yarattılar, çeşit çeşit bitkilerle dünyayı süslediler, şimdi sıra insanları yaratmaya gelmişti. Her tanrı insanları kendi yaratmak istiyordu. İşin içinden çıkamayacağını gören İzanagi karısına ve çocuklarına özel bir ada olan Japonyayı yaratmayı ve her bir tanrının bu adada kendi insanlarını yaratması fikrini sundu. İnsanları yaratmanın tek bir tanrıya verilmemesi biraz olsun tanrılar arasında refahı sağlamıştı.

Fakat bu refah ortamı insanlar çoğalınca ve Amaterasu'nun kendi yarattığı insanların diğer tanrılarınkinden daha iyi olmasını istemesiyle son buldu.. Dünyaya insan suretinde inen Ameterasu çekici güzelliği ile kendisinin yarattığı bekar bir adamı cezp etti ve diğer tanrıların haberi olmadan ondan bir çocuk dünyaya getirdi. Bu çocuk yaşıtlarının aksine daha güçlüydü ve ateşi kontrol edebiliyordu. Bu sırada İzanagi ile İzanami ise binlerce tanrı çocuk dünyaya getirmişlerdi bile, bunlardan en büyüğü olan fırtına tanrısı Susanoo kardeşinin kendi yarattığı insanlarla birlikte olduğunu ve ateşin gücüyle daha da kuvvetlenen insanlar yarattığını fark etmişti. Anne ve babasına bu durumu açıklayınca Amaterasu babası İzanagi tarafından cennetten kovuldu ve sonsuza dek ruhlar dünyasına hapsedildi. Sadece 5 yılda bir güçleri olmaksızın ruhlar dünyasından çıkıp geri gitmek zorunda olan güneş tanrısı, kardeşi Susanoo'ya intikamını alacağına dair yemin etti...

Amaterasu'nun insanlarını süper ırka çevirmesini izanagi ve izanami bir türlü geri alamadı... Zaten zaman içinde binlerce tanrı yeryüzüne habersizce inip insanlarla birlikte oluyor ve yarı tanrıları dünyaya getiriyorlardı. Bu tanrılara kötü örnek olduğundan ve kibrinden dolayı Amaterasu ruhlar dünyasında ceza çekmeye devam ederken birçok tanrı bu işe bulaştığından ve hepsini İzanagi takip edemediğinden onlar cezaya maruz kalmadı. Bu durum yarı tanrı dünyaya getirmeyi daha da cezp edici göstermişti... Öyle ki efsaneye göre İzanami ve İzanagi bile birbirlerinden habersiz insanlarla olmuşlar ve dünyaya yarı tanrı çocuklarını getirmişlerdi. Bu melez tanrılar ateş, su, toprak yada hava gibi elementleri kontrol edebiliyorlardı. Böylelikle az da olsa bir kesim insan doğaüstü güçler elde etmişti. Bu durumu fark eden Amaterasu yok yere ceza aldığını düşündü ve göklere, annesi babası ve kardeşlerinin yaşadığı o yere doğru var gücüyle bağırdı:

"Ant içerim ki bir gün buradan tüm gücümü geri alarak çıkacağım ve ilk benim tohumunu attığım bu dünyayı yine kendi elimle yok edeceğim! O zaman önce kardeşim Susanoo olmak üzere siz tanrılardan intikamımı aldığımda, yarı tanrı çocuklarınız ardından yas tutmaktan başka bir şey yapamayacaksınız!"

" aahh lütfen beni ateşinle yakma yüce Amaterasu! " deyip kikirdemeye başladı Hera, güzel sarı saçları ve yuvarlak hatlı sade bir yüzü vardı. Her yerde eğlenceli karakter rolünü üstlenir, laf kalabalığı olan ortamlarda bile o güzel sesi ile bir şey söylese tüm gözleri üzerine çekmeyi başarırdı.

Yan koltuğunda üvey kardeşi Neo vardı. Uykusuzluktan gözünün altında halkalar oluşmaya başlamıştı. nadiren gülümser, gerekmedikçe konuşmazdı. Uzun siyah saçları ise onun dikkat çekmesini sağlayan tek yönüydü ama onları da pek taradığı söylenemez tabii. Uçakta yolculuk ettiklerinden yapacak fazla bir şey olmayacağını kestirmiş ve yanına önceden Japon mitolojisini konu alan bir kitap almıştı. Mistik olayları ilgi çekici bulurdu. heyecanla kardeşine kitapta yazanları okusa da hera'nın tavrı üzerine kitaptan kafasını çekti ve sağında oturan kardeşine döndü: "Burada yazılanları saçma bulabilirsin ama gittiğin yerde buna saygı duyan binlerce insan var."

Hera, Neo'yu tek kaşını kaldırmış dinliyor ve birazdan söyleyeceklerini hazırlıyordu. İkisi de birbirlerine tanıştıkları günden beri değer verirlerdi. Neo'nun babası işi gereği sürekli evinden uzak kalır aylarca yanlarına uğramazdı. Evi sadece para göndermek için aradığını söylesek bile yalan olmaz. Bir gün babası haber vermeden geldiğinde Neo 8 yaşındaydı ve mutluluk dolu gözlerle önce babasını sonra onun arkasında ürkekçe duran Hera'yı süzmüştü. Kimsesiz kalan bu küçük kız o günden sonra neo ve annesiyle yaşamaya başlamıştı. Neo o zamanlar arkadaş sıkıntısı çeken içine kapanık biriydi ve bu yalnızlığını hera sayesinde biraz olsun atabilmişti. Babasının eve uğradığı bir akşam Japonya'da geniş çaplı bir deprem olmuş, bu iki kardeş anne ve babalarını talihsizce kaybetmişlerdi. O günden sonra Amerika da ki teyzesinde yaşamak zorunda kalan neo yeniden içine kapanmıştı. Şimdi ise yaz okuluna gitmek için tekrar Japonya'ya yolları düşen 17 yaşlarındaki bu iki kardeşin eski anıları birbirlerine hatırlatmamak için çaba sarf ettikleri her hallerinden belli oluyordu.

Hera, mistik olayları sıkıcı bulduğu kadar Neo'yu sevdiğinden o ne anlatırsa anlatsın sonuna kadar bekler ardından konuşurdu. Sessizce bir iç çekip kardeşine mitoloji ile ilgili önyargılarını sıralayacaktı ki uçağın camından Japonya'ya yaklaştıklarını gördü. Heyecanla kemerini çözüp "işte geldik !" diyerek fırlayıverdi. Tam o an uçak inişe geçtiğinden dengesini kaybeden sevimli kız yan sıralarda oturan yaşlı bir iş adamının elindeki meyve suyunu üzerine dökmesine neden oldu. Adamın bir şey demesine fırsat kalmadan: "Ben hera ! Yeni insanlarla tanışmayı severim. Sizin de bir adınız var mı acaba? " dedi. adam iyice sinirlenerek "lanet şey" diye hayıflandı. Gözleri parlayan Hera: "Çok fiyakalı bir isim, California'nın içinden misiniz ?" dediğinde Neo kitabı kapayıp yüzünü onunla saklamaya başlamıştı ve içinden "Tanrım lütfen yardım et" diye sayıklıyordu. 


Bir sonraki bölüm: "Japonya'da ilk gün "

ARKEDON GÜNLÜKLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin