Havaalanına geldiğimizde Exo daha gelmemişti. Çağla "Ne yani? Şimdi gidiyorlar mı?" dedi. Sorusuna cevap vermememiz karşısında "Ayrılık sahnelerini hiç sevmem. Her zaman çok üzücü olur." diye devam etti. Geçip boş bulduğumuz banklara oturduk. "Hayallerimin bittiği yer. Gerçi o hayalide düzgün yaşayamadım." dedim. "Her şey buraya kadarmış." dedi Gülcihan. Aygül "Böyle üzgün durmakla olmaz! Bir şeyler yapsana abla." dedi. "Saçmalama! Adamları burda silah zoruyla falan tutacak değiliz. Ayrıca onlarında kendine göre işleri var." dedim. Aygül bana bakan kafasını öne eğmişti. Kısa bir süre sessizce bekledik. Bu kısa ve üzgün sessizliği bozan Suho olmuştu. "Geç kaldık. Üzgünüm. Sizi beklettik." dedi. Hepimiz önümzde duran Exo'ya baktık. Üzüntüden konuşamıyordum. "Demek gidiyorsunuz." dedi Nurgül. Oldukça üzgün görünüyordu. "Bunu bizde istemezdik." dedi Chanyeol. Onlarda bizden farklı değildi. Üzüldükleri belliydi. "Sizinle vedalaşmadan gitmek istemedik." dedi Chen. Kendimi zorlayarak yüzüme bir gülümseme kondurdum ve ayağa kaltım. Tüm üyelere tek tek sarıldım. Kai hariç. Zaten o da telefondan kafasını kaldırmıyodu. Benden sonra diğerleride sarıldı. Luhan "Ne zaman isterseniz arayabilirsiniz bizi." dedi. Lay "Sizi unutmayacağız." dedi. "Bizde sizi unutmayacağız." dedim. Neredeyse ağlamak üzereydim. Gülcihan'da benle aynı durumdaydı. Aygül ve Çağla üzgün üzgün Exo'ya bakıyorlardı. Nurgül ise neredeyse ağlamak üzere olan gözlerini siliyordu. Chanyeol Nurgül'e "Lütfen ağlama." dedi. Tao "O yaptığin keki yemek için tekrar geleceğim." dedi. "Bekliycem Tao." dedim. "Hala ne isteyeceğimi bulamadım Çağla. Bulunca seni arıyacağım." dedi. Çağla Baekhyun'a gülümsedi. Gülcihan "Özleyeceğiz sizi." dedi. Sehun "Bizde sizi" diye karşılık verdi. Exo uçağa binmek üzere ilerlerken biz de onlara bakıyorduk. Uçak kalkmıştı. Aygül bana "Hadi eve gidelim." dedi. "Siz eve gidin. Benim biraz işim var." dedim. Onlar gittikten sonra bir müddet boş boş baktım etrafa. Cidden gitmişlerdi. Sanki bir rüyadan uyanmış gibiydim. Tam çıkışa doğru ilerlerken biri gelip arkamdan sarıldı. Bir anlık şokun ardından kendimi kurtarmaya çalışırken "Lütfen! Birazcık bekle." dedi. Sesin ardından dona kalmıştım. Bu Kai'ydi. Exo giderken zor tuttuğum göz yaşlarım şimdi akıyordu. "Seni üzdüğümü biliyorum. Sırf biz giderken sen üzülme diye kötü davrandım sana. Ama asıl kendim dayanamadım." dedi. "Daha çok üzüleceğim hiç aklına gelmedi mi?" dedim sinirli bir şekilde. "Düşünemedim böyle olacağını." dedi. Sonra beni hızlı bir hamle ile kendine çevirdi. Neredeyse ağlamak üzere olan gözleri gözlerimin içine bakıyordu. "Bende seni seviyorum." dedi ve ardından sıkıca sarıldı. Hala şokta olduğum için ben ona sarılmadım.
Gecenin karanlığında sadece sokak lambalarının aydınlattığı yolda yürüyorduk Kai ile. "Neden gitmedin? Başın belaya girecek." dedim. "Bir şey olmaz. Sana bunları söylemeseydim içim rahat etmezdi." dedi gülümseyerek. Derin bi iç çektim. "Genede gideceksin ama." dedim. Bana döndü ve ellerimi ellerinin arasına aldı. "Sadece 1 yıl. Üniversteyi bitirip iyi bir mimar olduğun zaman senle çok mutlu olacağız. Tabi bu sırada telefon ve internet üzerinden sürekli görüşeceğiz." dedi. Gözleri bana umut dolu bakıyordu. "Sana güveniyorum Kai." dedim. İleri dönüp tekrar yürümeye başladık. "Ne zaman gideceksin?" dedim Kai'ye bakarak. "Yarın akşam. Ama sen bunları düşünme." dedi.
Eve geldiğimizde uyumuş olduklarını düşünerek kapıyı yavaşça açtım. İçerde oturuyorlardı. Kai ile beraber içeri girdiğimizde. Şaşırmışlardı. "Exo gitmedi mi?" dedi Nurgül. Salona geçtik ve ben "Hayır sadece Kai burda." dedim. "Neden o gitmedi?" dedi Aygül. Kai "Ona gerçekleri söylemeden gidemezdim." dedi bana bakarak. Utandığım için kafamı öne eğdim. Bizim meraklı Çağla "Hangi gerçekler?" dedi. Bekliyodum böyle bir soruyu ondan. Kai tam konuşacakken "Çocuğu yormasanıza. Saat kaç haberiniz var mı? Hadi herkes yataklara." dedim. Hepimiz odalarımıza dağıldık. Yatağın kenarına oturdum. Bu kez yaşadıkları cidden rüya olmalı deyip kendimi cimcikledim. Kolum acısından da anladığım gibi rüya değilmiş. Tek sorun yarın gideceği gerçeği. Onunla sadece telefon üzerinden görüşecektik. "Ama Kore'ye dönünce ya beni unutursa! Sonuçta orası güzel kız kaynıyo. Ayrıca o kadar işin gücün arasında benimi düşünecek." diye düşünüp üzülürken bugün sırf benim için Türkiye'de kaldığı aklıma gelmişti. Kim bilir bunun için Kai'ye ne kadar kızacaklardı. Ama o genede burda kalmayı tercih etmişti. Gece boyunca böyle sorularla uykuya dalmıştım.Sabah olunca Kai'ye verdiğim misafir odasının önüne geçtim. İçeri girip girmemek konusunda kararsızdım. Bir cesaretle kapıyı çalıp içeri girdim. O hala uyuyordu. Yanına oturdum ve "Kai!" diye seslenip onu biraz dürttüm. Uyanmayınca tekrar seslendim ama genede uyanmadı. Bende yavaşça yanağına yaklaştım ve yanağından öptüm. Gözlerini yavaşça araladığında "Günaydın." dedim. O da bana "Günaydın"diyerek yerinden kalktı. "Bende seninle geliyorum." dedim heyecanlı bir şekilde. Bu kararı sabah almıştım. Mutlu fakat oldukça da şaşkın görünüyordu. "Nasıl?" dedi. "Bugün son sınavıma gireceğim. Ailemde tatil için Kore'ye gitmeme izin verir. Tabi kardeşimde ve arkadaşlarınıda götürmek şartıyla." dedim. "Bu habere çok sevindim." deyip sarıldı. Neredeyse boğulmak üzere olan ben "Kai, tamam, dur, ölüyorum." desemde sarılmayı sürdürdü. Bir müddet sonra Çağla'nın şaşkın gözlerle bize baktığını gördüm. Sarılmayı hemen bırakıp gizlice şeker yerken annesine yakalanan çocuk gibi Çağlaya bakmaya başladık. "Oha oha! Vay beee!!" dedi ve sinir edercesine gülmeye başladı. Kai kafasını yere eğmiş , saçlarını karıştırıyordu. Kai'yi daha fazla zor duruma düşürmemek için "Çağlacığım! Kahvaltıyı hazırlayalım mı beraber?" diyerek Çağla'nın kolundan tutup hızlıca odadan uzaklaştırdım. Mutfağa geldiğimizde "Demekki dün ki gerçekler bunlarmış. Yani şimdi Koreli bir eniştemiz mi var? Vay bee! İyiymiş." diye gülüyordu Çağla. İstemsizce yüzümde oluşan gülümsemeyi saklamaya çalırken bir yandanda kahvaltıyı hazırlıyordum. "Kes sesini Çağla!" dedim. Tabiki Çağla boş durmadı "Utandın mı seenn?" dedi. Hızlıca Çağla'ya dönerek "Saçmalamayı kes ve bana yardım et." dedim. Çağla yanıma gelirken Aygül mutfağa girdi "Ne bağırıyorsunuz? Uykumu böldünüz." dedi ve sandalyelerden birini çekip oturdu. "Neler oldu neler bir bilsen!!" diyerek Aygül'ün yanına gitti. "Çağla!!" diye bağırsamda olan olmuştu. "Sabah Ceren ile Kai öpüşüyorlardı." dedi. "NE!!!" diye bağırdım ve arkamı döndüm. Aygül bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Çağla ise sinsi sinsi gülüyordu. Tam bir şeyler söylemek için ağzımı açmıştım ki "Daha o kadar ilerlemedim." diyerek içeri girdi Kai. Kızların yanına geçip oturmuştu.Elindeki telefonla ilgileniyordu. "Bu arada günaydın!" dedi kızlarda karşılık verdi. Yüzümün kızardığını hissedip arkamı döndüm. Bu arada içeri Nurgül girmişti. Depresif bir sesle "Günaydın." deyip bir bardak su içti ve Kai'nin yanına oturdu. Telefonunda bir şeylere gülümseyerek kısık bir sesle "Çok tatlı." dedi. Kai bir Nurgül'e bir Nurgül'ün elindeki telefona şaşkın şaşkın bakıp duruyordu. Kai bana dönerek "Ceren, sen bu kızların One Direction hayranı olduğunu söylememişmiydin?" dedi. Nurgül kendini toparlarmışcasına sarsıldı. Aygül'de ordan "Ama artık sizinde hayranınızız. Exo saranghae!" dedi. "Neden sordun ki şimdi?" dedi Çağla. "Hiiç. Sadece..." derken kapı çaldı. Gidip kapıyı açtım. Kahvaltı için çağırdığım Gülcihan gelmişti. Benimle mutfağa geçince "Herkese günaydın!" dedi. Kai arkasını dönerek "Günaydın." dedi. "Omo! O Kai mi?" dedi Kai'ye şaşkın şaşkın bakarak. Kai "Biliyorum Sehun'u bekliyodun ama elimizde sadece bu esmer yakışıklı var." dedi. Gülcihan hariç herkes güldü. O daha çok utanmıştı. Benim yanıma yaklaşıp kulağıma "Sehun'da burda mı?" dedi. Gülümseyip hayır anlamında kafamı salladım. "Peki Kai neden burada?" dedi. "Ben sana sonra anlatırım. Sen geç oturda kahvaltımızı yapalım." dedim. Hep birlikte kahvaltı sofrasına oturduk. "Sizde Exo hayranı olduğunuza göre Ceren ve Gülcihan gibi aramızdan birini seviyor musunuz?" dedi Kai.Kızlardan ses çıkmayınca Nurgül'e dönerek "Nurgül senin var gibi." dedi. Nurgül biraz düşündükten sonra "Aslında..." herkes Nurgül'e baktıktan sonra devam etti. "...hayran olmak falan değil de, sanırım Chanyeol'den hoşlanıyorum." dedi. Hepiz artık şaşkın bir halde Nurgül'e bakıyorduk. Çağla "Cidden mi? Bizim neden haberimiz yok? Halbuki ben sana söylemiştim" dediği anda şaşkın bakışlarımız Çağla'ya dönmüştü. Gülcihan, ben ve Kai aynı anda "Neyi?" diye sorduk. "Sanırım yakalandım." dedi Çağla. "Biraz, azıcık Baekie'den hoşlanıyor olabilirim." dedi. Kai "Bunu bekliyordum." dedi ve Aygül'e dönerek "Sen de KyungSoo'dan hoşlanıyorum de tam olsun." dedi. Aygül kendinden emin bir tavırla "Söylerdim ama KyungSoo'yu tanımıyorum. Halbuki hepsini tanıdığımı sanıyordum. Başka bir gruptan mı?" dedi. "Hayır. D.O.'nun gerçek adı." dedim. "Demek gerçek adı KyungSoo..." dedi düşünceli bir tavırla sonra devam etti "...her neyse işte. Ne? Neden bana bakıyorsunuz dik dik?" dedi. Herkes Aygül'ün KyungSoo'yu sevdiğini anlamıştı. "Cidden D.O.'dan mı hoşlanıyorsun? Sadece sallamıştım." dedi Kai şaşkın bir tavırla. "Ben öyle bir şey söylemedim ki!" dedi. Zor durumda olduğunu düşünerek konuyu değiştirdim. "Size bir süprizim var." dedim. Çağla "Kai ile çıktığınız mı?" dedi. "Ne? Siz çıkıyor musunuz?" dedi Gülcihan. "Çağla bu sefer doğru söyledi." dedi Kai. "Evet. Ama o ayrı bir konu." dedim. "Dinliyoruz." dedi Aygül. "Kore'ye gidiyoruz." dedim sevinçle. Kai ve ben hariç herkes "Ne?" dedi şaşkınlık içinde.
Bu bölümde emeği geçen aygulkyungsoo12 adlı kullanıcıya teşekkür ediyorum:))
![](https://img.wattpad.com/cover/46833799-288-k825171.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAPPINESS STEP
RandomEXO-L ÇİNGULARIM, HİKAYEDEKİ KARAKTERLERİN YERİNE KENDİNİZİ KOYARAK OKUMANIZI İSTİYORUM. UMARIM BEĞENİRSİNİZ. SARANGHAE♥ -Kitap kapağı @TheLuxion tarafından tasarlanmıştır-