Herkes Kai'nin arkasından baka kalmıştı. Sonuçta olayları bilenler kadar bilmeyenlerde vardı. Kai'nin gidişinin ardından Chen yanıma geldi. "İyi misin?" dedi. "Evet" diye cevap verdim. Sehun "Bu çocuğa noldu. Hiç böyle yapmazdı." dedi ve bana dönerek "Dur bi dakika! Yoksa sizin aranızda bişeyler mi var?" dedi. Kısa bir sessizliğin ardından "Belki de Kai haklıdır." dedim. Suho "Hangi konuda?" diye sordu. "Aramızda dağlar kadar fark olduğu konusunda." deyip ordan çıkıp uzaklaştım. Biraz yanlız kalmaya ihtiyacım vardı. Gözlerimden akan damlalara hakim olamıyordum. Kendimi toparlamam lazımdı. Sahil kenarında bulduğum ilk banka oturdum. Göz yaşlarımı sildim ve denizi izlemeye başladım. Yaklaşık bi saat kadar rüzgarın eşliğinde düşüncelere daldım. Yan banktan birinin bana seslendiğini duydum. "Uzun sürdüğüne göre baya düşünceli olmalısın." dedi. Bu Kai'ydi. Kafamı kaldırıp ona doğru baktım. "Baksana beni bile fark etmedin." dedi. Cidden de fark etmemiştim. "Sen burda mıydın?" dedim. "Çok fazla ağlıyorsun." dedi. "Her neyse. Senin bugün sınavın yok muydu? Yanılmıyosam başlama 15 dakika var." dedi. Telefonumu çıkardım ve saate baktım. Nasılda unutmuşum. "Hayır." dedim. "Benim hemen gitmem lazım." diye ekledim. "Bekle!" dedi ve arkamı dönmemle devam etti "Otobüsle gidersen yetişemessin. Bovlingden çıkarken arabanın birini ben almıştım. Birlikte gidelim." Olanlara anlam veremeden Kai'yi izliyordum. Exo ile ilk karşılaşmamdaki gibi bir siyah arabaydı. Kapıyı açıp "İçeri geç ufaklık" dedi. "Ahh! Ufaklık mı? Senle aynı yaştayız." dedim. Cevabıma karşılık olarak alaycı bir gülümse attı. O an çaresiz olmasam Kai ile gitmeyecektim ve garip olan şu ki sınavım olduğunu nerden biliyor? Ben hiç onlara söylememiştim ki. Kai şöföre üniverstenin adını söyleyip bizi oraya götürmesini istemişti. Peki ya üniverstenin adını nerden biliyor? Tam dönüp soracaktım ki o benden önce davrandı. "Bunları nerden bildiğimi merak ediyosun demi? Denize düştüğün gün çantanda bi eksik varmı diye bakmıştım. Sınav notlarında yazıyodu." dedi. Sahi o zamanlar ne güzeldi. Kai'min yüzünden gülümsemesi eksik olmuyordu. Daha fazla dayanamayıp sordum "Ne değiştide birbirimize karşı iyiken bi anda böyle oldu. Yüzündeki o gülümsemeyi ne kadar özledim biliyor musun?" dedim. Sadece susyordu. Yüzüme bile bakmıyordu. Üniverstenin önüne geldiğimizde "Lütfen bunu yanlış anlama. Sadece yardıma ihtiyacın olduğu için yardım ettim o kadar. Yoksa sınava geç kalacaktın." dedi. Bana bunu yapma. Kalbimi daha da çok incitiyosun. "Hımm. Teşekkür ederim" dedim sahte bir gülümsemeyle. Bi müddet giden arabanın arkasından baktıktan sonra sınavım olduğunu hatırlayıp içeri girdim.
Sınava hiç çalışmamıştım ama zor geçtiğini söyleyemiycem. Tabi yapamadıklarım olmuştu. Yine de iyi bir not bekliyordum. Eve gitmek için çağırdığım taksiyi bankta oturmuş bekliyordum. Yanıma güzel ve tatlı bir kız oturdu. Giyimi Koreli kızlarınkine benziyordu. Sanırım bizim üniversteden çıkmıştı. Belki bi ihtimal Korecan olabilir diye düşündüm. Bana baktı ve gülümsedi. Kısa bi süre sonra "Sanırım senle aynı mahallede oturuyoruz." dedi. "Öyle mi? Seni bizim oralarda hiç görmedim." dedim. "Evet, görmemiş olabilirsin. Daha yeni taşımdım." dedi. "İyi o zaman birlikte gidelim. Taksi çağırdım birazdan gelir." dedim. Gülümsedi ve "Sınavın nasıl geçti?" diye sordu. Bende "İyiydi. Fena değil. Senin?" dedim. "Kolaydı." dedi. Sanki bir şey söylemek ister gibi bir hali vardı. Taksi gelince ikimizde bindik. Eve yaklaşırken"Bi kafede oturup konuşsak olur mu" dedi teredütlü bi şekilde. "Olur." dedim. Kafeye geçip birer kahve ısmarladık. Kahvesinden bi yudum aldıktan sonra "Ben bir Korecanım" dedi. "Giyinişinden tahmin etmiştim aslında. Sadece emin olamamıştım. Sevdiğin biri var mı?" dedim. "Tabiki de. Sehun. Hayatımın anlamı. Sen de" deyip önüme bir kaç fotoğraf çıkardı. Fotoğrafları tek tek inceledim. Kai ile müzedeki çarpışmamız, denize düştükten sonra Kai'nin kollarında, gece yürüyüşü, bovling salonundaki çarpışma ve son olarak deniz kenarındaki bankta Kai ve ben. Şaşkındım. "Kai'yi seviyorsun" diye devam etti. Bu kızın amacı neydi? "Ama sen bunları neden çektin? Amacın ne?" dedim. "Beni Exo ile tanıştırman için" dedi. "Şantaj mı yapıyorsun?" dedim. "Biz şuna küçük bi anlaşma diyelim." dedi. "Exo burda değil! Artık benim evimde kalmıyorlar." dedim. "Madem anlaşmıycaksın ben bunları sosyal medyada paylaşıyım. Acaba Türk Exo-l'ler ne düşünecek ya da Exo bu duruma ne diyecek acaba" deyip telefonunu çıkarttı. Blöf yaptığını düşünüp önemsemedim. Tam paylaşma tuşuna basarken ne kadar ciddi olduğunu anladım. " Dur! Tamam, yapma. Seni Exo ile tanıştırıcam." dedim. "Akıllı bi kızmışsın. O zaman tanıştığıma memnun oldum arkadaşım ben Gülcihan." dedi elini uzatarak. Elimi uzatmadan "Bende Ceren" dedim. Elini geri indirerek "Bu fotolar sende kalsın. Nasıl olsa telefonumda var. Neyse benim şimdi kalkmam lazım. Sonra tekrar görüşelim" deyip gitti.
Kafeden eve geçtim. Evde bi telaş vardı. Aygül, Çağla ve Nurgül sanırım konser için hazırlanıyor; Baekhyun D.O. ve Chanyeol'de... Onların burda ne yaptığı hiç bilmiyorum. Çoktan otele dönmüş olmaları gerekirdi. İçeri geçtim ve "Selam çocuklar" dedim. Onlarda "Selam" dediler. "Siz burda ne arıyorsunuz? Otele dönmediniz mi?" dedim. Chanyeol "Kızlara konserden eşlik etmek istedik." dedi. Baekhyun "Kızlar nerde kaldınız." dedi. Kyungsoo "Eğer biraz daha gecikirseniz yetişemiycez." dedi. Aygül "Tamam tamam geldik" dedi içeri girerken. Baekhyun "waw çok güzel olmuşsunuz." dedi. Chanyeol kafasını hızlı bir şekilde sallayıp "Gözlerim kamaştı." dedi. D.O. "Harika görünüyorsunuz." dedi. Kızlar teşekkür ettikten sonra hep birlikte gittiler. Ev tekrar boş kalmıştı. Aklıma birden dün arayan Özlem gelmişti. Hani bugün gelecekti. İlginç. Zaten sesi telefondada kötü geliyordu. Üstüme pijamalarımı giyip laptobumu önüme aldım. Bir bardak portakal suyumuda yanıma alıp her zaman ki gibi Kore dizisi izlemeye başladım. Telefonum çalınca diziyi durdurup telofonu elime aldım. Arayan Kai'ydi. "Sınav nasıl geçti?" diye sordu. "İyiydi." dedim. "Bizimkiler gitti mi konsere?" dedi. "Hımm gittiler." dedi. "Gene ağlamıyorsun demi?" dedi gülerek. "Bak Kai amacın beni üzmekse amacına ulaşıyosun. Lütfen daha fazla konuşmayalım çünkü seninle konuşunca canım yanıyor." dedim ve ona cevap hakkı vermeden telefonu kapadım. Hala ne diye konuşuyordu ki benle. Sonuçta gene ben ve gözyaşlarım kalmıştık. Bu arada ben Gülcihan'ı nasıl Exo ile tanıştıracaktım. Exo bunu kabul etmeyebilir. Ama kabul etmezlersede fanlar yüzünden bir sürü sıkıntı çekerim. Kai'nin nasıl bir tepki vereceğinden bahsetmiyorum bile. Bu olanlar bana Cansu adında bi arkadışımın sözünü hatırlatmıştı. "Hayat çok zor!" Bu sözü her gün ama her gün söylerdi. Bende ona "Hayat hiçte zor değil. Tam tersine eğlenceli ve güzel" derdim. Şuan anlıyorum onu. Bu düşüncelerden beni kapının sesi çıkarttı. Bizimkiler tartışarak içeri girmişti. "Hepsi senin yüzünde!", "Bir şeyide doğru hallet", "Ben mi yoksa senmi hatalısın!" gibi sesler yükseliyordu. "Arkadaşlar biraz susar mısınız?" dedim. Kimse beni takmadı. "Lütfen biraz sessiz." hala beni takmıyorladı. "Susun artık!" diye bağırdığım zaman herkes bana döndü. "İsterseniz içeri geçip konuşalım" dedim nazik bi ifadeyle. İçeri geçtik. Baekhyun, Kyungsoo ve Chanyeol bi tarafa oturdu Çağla, Aygül ve Nurgül diğer tarafa oturdu. Eğer olayı anlatın desem kargaşa çıkacaktı. Yani bir birlerine attıkları bakışlardan onu anlıyordum. Bende "Kyungsoo lütfen olayı anlatır mısın?" dedim. "Geç kaldık. Hemde 1-2 saat kadar. Gittiğimizde konser çoktan bitmişti." dedi. Aygül "Düzgünce anlatsana. Baekhyun o kadar yavaş gitmeseydi en azından sonuna yetişebilirdik." dedi. "Benle ne alakası var ya. Konser saatini yanlış gören sizssiniz. Ayrıca ben kurallara uyarak sürdüm." dedi. Çağla "Arkadaşıma bağırma! Saate gayette doğru baktı o." dedi. Uykulu bi ses tonuyla "Sizin aranızda bişeyler olabilir mi acaba?" dedim. Herkes sanki komik bişey söylemişim gibi güldü."Ne var? Ben ciddiyim." dedim. Kyungsoo "Bizim Baekhyun'dan daha komikmişsin." dedi. Aygül "Allah korusun!" dedi. Baekhyun "Hakkını vermeliyim ciddende çok komiksin" dedi ve ayağa kalkıp elimi sıktı. Çağla "İlk defa ona hak veriyorum." dedi. Chanyeol "Şaka yaptığını pek sanmıyorum." dedi. Nurgül "Bilmem ki belkide haklı olabilir" dedi. Herkes dönüp Nurgül'e baktı. "Yani... Çok komiksin Ceren" dedi ve sahte olduğu çok belli olan bir gülüş attı. Çağla "Bi dakika!" dedi duvar saatine bakarak "Bu 2 saat geri. Bu saat yüzünden geciktik konsere" dedi. Hep bir ağızdan "Ceren!" dediler. Ben ise bu sırada esneyerek "Saatte baya geç olmuş. Herkese iyi geceler." deyip odama doğru yol aldım. "Senle sonra görüşücez abla." dedi Aygül. Kaçmanın en iyi yolu buydu. En azından şimdilik.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAPPINESS STEP
RastgeleEXO-L ÇİNGULARIM, HİKAYEDEKİ KARAKTERLERİN YERİNE KENDİNİZİ KOYARAK OKUMANIZI İSTİYORUM. UMARIM BEĞENİRSİNİZ. SARANGHAE♥ -Kitap kapağı @TheLuxion tarafından tasarlanmıştır-