☢3.Bölüm,"Medyumcu."☢

31 19 1
                                    

Alt başlık, "Öleceksin!!"

"Hira!"

Odanın, kapısı tıklatılarak aralandı. Uykumun içinde homurdanırken yorganı kafamın üzerine çektim.

Annemin Türkçesi akıcı olmasa da 14 dili bilecek kadar dili yatkındı. Bu kadar dili bilmesini mesleğine bağlıyordum. Kazıcı olmak zor işti.

"Hira, kalkman gerek," dedi annem ikinci defa. Neden kalkmak zorundaydım ki, bu gün okul yoktu. "Bugün okul yok anne, biraz daha uyumak istiyorum," diye yakınsam da o tatlı uykuya bir daha dönemeyeceğimi çok iyi biliyordum.

Bir kere bilincim açılmıştı. Yine de burada bu sıcak yerde pineklemek istiyordum.

Bir şeyin ard arda yere düştüğünü işittiğimde, annemin seslice verdiği nefesi yorganımın altından bile duyuluyordu.

Annem, "Ah, Hira! Bu odanı hali ne? "diye kızgınca söylenirken, kıyafet dolabımın kapıları açıldı ve askıların demirin üzerinde kayarak çıkardığı tiz ses doldurdu kulaklarımı.

Kesinlikle, pineklemeye de izin yoktu. Yorganı üzerimden çekerken yatakta doğruldum. Sersemce, dolabımdaki karışıklığı düzeltmeye çalışan anneme bakarken, nefesimi dışarı verdim.

"Tekrardan orası bozulacak, neden düzeltiyorsun ki?" diye anneme sorduğumda cevabım gecikmemişti. Bana arkadan bir bakış atarak, "Akşam yemek yedin neden sabah da yiyorsun?" dedi klasik anne rolünü üstlenerek.

Kafamı iki yana sallarken gözlerimi devirdim. Hiçbir zaman annemle girdiğim laf dalaşın da onu yenemeyecektim.

Dediğini umursamamaya çalışarak tekrardan o can alıcı soruyu sordum; "Neden kalkmak zorundayım?" dedim, duvardaki saate bir bakış atarak. "Hem de sabahın sekiz buçuğunda?"

Dünden dağınık olan odam annem sayesinde daha da dağılmış, hoş olmayan bir görüntü oluşturmuştu. Ve bu şimdiden gözlerimi yormuştu.

"Bu gün her yer de olduğu gibi burada da tatil, ve sen beni bu güzellikten mahrum bırakıyorsun." Dedim, konuşmaya devam ederken annemin bana acıyıp biran önce odamdan çıkması için sesimi inceltmiş ağlanacak bir hale sokmuştum.

Ayrıca annem neden bugün işe gitmemişti? Annem dolabı kapatıp bana dönerken, "Ah, tatlım," dedi, sanki küçük bir çocuğa defalarca aynı şeyi anlatmaktan sıkılmış gibi: "Senin yaşındakiler gezer tozar, güzellik salonlarına gider, alışveriş yapar, arkadaşlarıyla partilere katılır, sen neden bunlardan bir tanesini denemiyorsun?"

"Anne, ben hayatımdan memnunum," derken yataktan çıktım ve annemin kapattığı dolabı açtım. "Ayrıca babamın bu söylediklerini pekte iyi karşılayacağını sanmıyorum."

Mor eşofman takımlarını elime alıp tekrar kapakları kapattım. Ben, evden okula, okuldan eve ve haftada bir kez sınırlı bir saat içerisinde her hafta sinemaya gitmeye alışmıştım.

Annemin sanki babamı tanımıyormuş gibi konuşması sinirlerimi bozmuştu. Yeterince onların istediklerini yerine getiriyordum, birde bana, olmayacağını bildiği halde yapabilecekmişim gibi öneriler sunması fazla can sıkıcıydı.

En azından Türkiye'deyken, rahattım. Burada bana bir şey olacak diye önlemler almaları, burada yaşayan insanlara benzemeyim diye bana kısıtlamalar koymaları, beni asosyal birisi yapmıştı. Şimdi, dışarı çıktım mı birisi beni kaçıracak diye bir psikolojiye giriyordum.

"Hayır, bu sefer böyle olmayacak." Dedi annem, elimdekileri alarak yerine, kırmızı geniş bir polar ve dar paça bir pantolon koydu. "Biraz önce Meddy ile konuştum, seni almaya geliyor. Bugünün içine sığdırılacak bir sürü aktivite var."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 17, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Tutsakların EfsanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin