Mültimedya: Defne Akalı
ağlıyordum. durmadan ağlıyordum. babam benim dünyada ki tek varlığımdı tek güvendiğim insandı. ama o benim babam değildi.
"baba?" diye seslendim merdivenlerden elimde kağıtla inerken. bir an duraksadım. Niye bunu babama gösteriyordum ki? nasıl olsa yine bir şey anlatmayacaktı.
odama geri döndüm, mükemmel el yazısıyla yazılmış kağıda bir daha baktım. Havuzda gördüğümde diyordu beni ne zaman görmüştü ki veya bu kimdi ? tamam barlas adında biri ona eminim.
o gün ozanların orada sadece emre'yi gördüm bunun emreyle alakası var mı çok merak etmiştim veya kaçırıldığım kişiler tarafından. Eminim beni kaçıran kişi bu mektubu yazan kişiydi veya bu mektubu yazan beni kaçırma emri veren kişiydi, babamında anlatmak istediği kişi o genç çocuk.
başka bir şeylerde vardı borçtan başka beni neden kaçırdıklarını çok merak ediyordum. Kafam çok karışmıştı ama bu işin peşini bırakmıcam. öncellikle uyumam lazımdı.
Böyle uyanmak istemiyordum tabiki de, camıma taş atanda kimdi acaba?
yorganı üstümden attım oflayarak yataktan kalktım, pencereye doğru ilerlerken bir tane daha taş atıldı.
pencereyi yavaşça açtım tam kimin olduğuna bakıcakken alnıma taş geldi. "ahh" diye inledim anlımın kızardığına emindim. eğilip taşın kimin attığına baktıım. Ozan.
"insanlar kapıdan gelir" dedim sinirli bir şekilde bir elimle de alnımı tutuyordum.
"kusura bakma güzelim, benim insan olamadığımı biliyorsun" pişkin pişkin gülüyordu bir de. Neden herkes gibi normal arkadaşlara sahip değildim anlayamıyordum.
"bir duyuyorum kaçırılıyorsun, bir duyuyorum kurtulmuşsun bunlardan neden haberim yok defne?" iki elini de beline koymuş aşağıdan bana bakıyordu.
"Ozan çok konuşmada "insanlar" gibi kapıdan gel" dedim göz kırparak.
"olmaz" dedi iki elini teslim olurmuşcasına kaldırırken. ne saçmalıyordu bu çocuk.
"Ozan ne diyorsun? bak zaten stresliyim beni kasma geleceksen gel gelmiyeceksen yarın görüşürüz." deyip ozan daha bir şey söylemeden pencereyi kapattım. kapatıktan sonra defne diye bağırmıştı ama ben çoktan lavobaya girmiştim.
aynada yorgun yüzüme bakıyordum, yüzüm çökmüştü. kurtulduğum halde içimde hala bir kötü his vardı. Barlas kimdi? onun yazdığı mektuba benzer şeyden babama bahsetmem lazım mıydı? ve o not odama nasıl gelmişti?
musluğu açıp yüzümü yıkadım, soğuk suyun etkisi yüzümde yayılırken bir anda karşımda onu gördüm. Motorun üzerindeydi, bana gülümsüyordu. Gülüşü. ne kadar harikaydı. kim bilir bu gülüş sayesinde kaç kişiyi hayatta tutmuştu. Ama gülüşün içinde endişede vardı. Endişe ve kötülük.
gözlerimi açtığımda arkamda ozanı gördüm. İstemsiz olarak çığlık attım. "şşş" ozan eliyle ağzımı kapatıp beni dışarı çıkardı. "ne bağrıyorsun kızım? dedi sinirli bir şekilde.
"ozan sen cidden gerizekalısın" derin bir nefes aldım. elimin tersiyle yüzümü silerken ozan, " asıl sen gerizekalısın öyle çığlık atılır mı? dedi. ozanı takmadım.
Gidip yattağımın ucuna otturdum. Ozan da gelip yanıma oturdu. "iyi misin esmerim?" dedi bu çocuk beni her zaman mutlu ederdi, hep benimle eğlenirdi çocukluğumuzdan beri beraberdik. ona dönüp " iyiyim" dedim içten bir gülümsemeyle.
"buraya abine görünmeden nasıl geldiğimi görmeni isterdim açıkcası." dedi. Abimden kep korkardı, zaten korkması da gerekiyordu. çünkü abim onu hiç sevmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet
Teen FictionBir eliyle ağzımı kapatıyordu diğer eliyle kolumu kavrayıp, çay bahçesinin arka kapısından dışarı çıkardı. Bir kaçırılma vakası daha mı yoksa?. Çay bahçesinden hızlı yürüyerek çıktık, ona eşlik ediyordum çünkü onunla konuşmak istiyorum amacı neydi...