KD. 6

42 2 0
                                    

Mutfağa girdiğimde iki takım elbiseli adam mutfak kapısından çıkıyordu. Onları takip ettim Arda'yı arabaya bindiriyorlardı. Arda bir hamle yapmıyordu. Sanki kendi isteği ile biniyormuş gibiydi.

"Arda" diye bağırdım. Arda tam arabaya binecek iken bana baktı ve "hayır hayır hayır" dedi hızlıca. Enseme aldığım sert darbe ile derim bir uykuya daldım.

Uyandığımda kendimi banyo küvetinde buldum . Yarısına kadar buz gibi su dolu bir küvette yatıyordum. Vicudum kaskatı kesilmiş etrafıma bakmaya  çalışıyordum. Gözlerimi yavaşca açtım. Banyo da değildim. Her yerde toz bulunan yerlere döşenen gri taşlar vardı her taraf duvarlar ve nemli havada kendimi boğuluyormuş gibi hissediyordum.

Kalkmak için bir hamle yaptım ama yanlızca kafamı kaldırabildim. Kalkmam gerekiyordu. Ellerimin yardımıyla zar zor ayağa kalktım. İleride çelik bir kapı vardı. Titreyen ayaklarımla ilerledim. Kapıyı tüm gücümle ittim. Ama gücüm yoktu. Yere düştüm. Kapının açılma sesini duydum sadece. Gerisi karanlık.

-Uyan canım uyan... Sana ve o midendekine ihtiyacım var.

İnce bir kadın sesi ile gözlerimi açtım. Karşımda yaşlı ve çirkin bir kadın vardı.

-Beni kimse anlamayacak ! Sadece kendime ait olanı almak istiyorum! Diye bağırdı.

-Sana ait olan benim midemdeki pırlanta mı ?

-Beklemezdin değil mi ? Öldü sanıyordun beni. Herkes öyle sanıyor... Ama hayattayım.

-Tamam o pırlantayı al. Ama Arda'yı ne olur bana ver.

-Aptal kız. Sen suya düşünce mi o pırlantayı yuttun sanıyorsun! Gizem'in aldığı tatlıyı yerken içine hiç baktın mı ?

-Ne geveliyorsun sen öyle ? Saçmalama o benim en yakın arkadaşım.

-Bu hayatta babana bile güvenmeyeceksin cici kız.

-Arda nerde?

-Kardeşime aşıksın değil mi ? O pırlanta çıkınca onu asla göremeyeceksin.

-O... Onu alamazsın ! Benden istediğini al ama Arda'yı alma yalvarırım bunu bana yapma !

-Zorundayım Göksu. Bunu yapmak zorundayım.

Olduğum yerden kalktım ve çelik kapıdan dışarı çıktım. Duvarlarla kaplı labirent gibi dar bir yol vardı. Koştum, koştum, koştum. Peşimden geliyordu ama yürüyordu. İlerledim hızlı adımlarla. Önümde bir kapı çıktı. Açmaya çalıştım ama kapı kilitliydi.

-Arda'nın ölmesini mi istiyorsun ? Yoksa o pırlantayı vermek mi ?

Elindeki anahtar ile kapıyı açtı. Arda masum bir şekilde yatakta uyuyordu. Gizem yatağın kenarında  oturuyordu. Gizem diye koşup ona sarıldım. O tepkisiz kaldı. Şaşkınlıkla ona baktım. Arda'nın yanına gitmek istedim. Gizem beni engelledi.

"Şşşş" dedi. O kızgın bakışını attı bana.

"Yapma Gizem" dedim ağlamaklı bir sesle.

Arda'nın ablası onun yanına gitti. Elini Arda'nın yüzünde gezdirdi. "Ablam uyan hadi sana süprizlerim var " dedi narin bir sesle. Arda gözlerini açtı. Ben ise sadece ona bakıyordum.

"Abla benim canımı yakıyorsun yapma seni her gördükçe ciğerlerim acıyor."

"Bunda sonra acımayacak kardeşim. O pırlantayı alacağım. "

"Yapma bunu sakın yapma"

Ayağa kalktı hızlıca yanıma geldi ve bana sarıldı. "Sakın ona verme bunu. Beni kendinden alma sevdiğim"

"Seni kendimden almazsam kendimden seni alacaklar"

"Çok ömrüm kalmadı zaten ben... Seninle ölmek istiyorum."

"Ben gidince daha çok yaşayacaksın. Ne olur beni unut yaşamana bak."

"Sen bilmiyorsun. Bilemezsin. O pırlanta senden çıkınca sen..."

"Öleceğim..."

"Ölme "

"Eeeh yeter bu kadar" diye bağırdı ablası.

Bizim yanımıza geldi. Arda ona bakmamak için kendini zor tutuyordu. Ablası Arda'nın kolyesinden tuttu. "Bu kolyeyi çekersem ölür ama sen o pırlantayı çıkartmayı kabul edersen ölmez."

"Kabul ediyorum. Çıkarın onu."

"Hayır hayır hayır hayır."

"Üzgünüm"

O kadın benim kolumdan tutup dışarı çıkıyordu. Kapıyı kilitleri. Ama Arda'nın o bağırışı kulaklarında yankılanıyordu.

Arabaya binip hastane önüne gittik. Hastaneye girdik ve danışma ile gizli birşeyler konuşup ameliyathaneye gittik.

Önce beni bir odaya aldılar ve beni bir iğne ile bayılttılar. Kulağımda sesler yankılandı.

"Morga götürelim mi?"

"Göksuuu"

"Ne yaptın ona!"

"Arda'nın sesiydi bu."

"Ölemez hayır!"

"Kalbi atmıyor"

Sesler durdu gözlerimin önüne beyaz bir ışık geldi.

***

"Anne beni sallar mısın?"

"Kızım daha hızlı sallayamam"

"Babamın yanına uçur beni"

"Babası yakala kızını"

"Hoop yakalayamadım "

Burası villamızın arka bahçesiydi ben 10 yaşındayken yıkmıştık bu parkı.

***

"Anne kumdan kalemizin pencerelerini taştan yapalım"

"Anne ben sıkıldım. O çocukla arkadaş olabilir miyim ?"

***

"Merhaba ben Göksu. Arkadaş olalım mı ?"

"Ben Arda... Hadi silahçılık oynayalım"

"Silahçılık değil o akıllım savaş oyunu"

"Tamam hadi oynayalım."

"Tak tak öldürdüm seni Arda"

"Of ya şuna bak"

"Ha ha seni öldürdüm."

"Beni sen öldürdün"

***

"Baba o ağlayan çocuk sesi kimin"

"Biri boğulmuş sanırım sen burada kal annenle"

"Anne boğulmak ne demek"

"Nefessiz kalmak kızım. Uzun bir süre nefes almamak"

"Sonra alıyorlar mı"

"Derin derin alıyorlar nefes alamamaktan korkma tamam mı"

"Hı hı"

***

"Nefes alıyor! Kalbi atmaya başladı"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 02, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KARANLIK DENİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin