#Multimedya:İz#
İz'den:
Bir türlü baloyu unutamıyordum. Başından gitmemeliydim ben oraya,hem Barlas ayısının yüzünüde görmezdim ne güzel. Hep Kardelen'in başının altından çıkıyordu zaten. O konuşmalar aklımdan çıkmıyordu. Nedenini ben de bilmiyorum ama çıkmıyordu. Sesi, kokusu, bakışları, gözlerindeki o muhtesem ton, nefesindeki o vücudumu yakan etki sürekli aklımdaydı. Kafamda tekrar ve tekrar canlandırdım o anları,ve her canlandırmam da yeniden etkilendim o adamdan. Yeniden, katbe kat...Yarın ise annemlerin yanına gidecektim. Gercekten gitmelimiydim oraya? Bu soruyu sordum binlerce kez kendime. Sonuç olarak ise gitmeye karar vermiştim. Ne olursa olsun onlar benim ailemdi ve bana barışmak için bir kapı aralamışlardı. Tabi ki o kapının yüzüme kapanmasını izleyecek değildim. Gidip o kapıyı açıp içeri girecektim. Ailemi yeniden kazanacaktım. Kendime küçük bir çanta hazırladım ne olur ne olmaz diye, sonuçta Ankara'dan Bolu'ya gidiyordum. Annem ise o günden sonra aramamıştı. Büyük ihtimalle babam aramamasını söylemişti. Her zaman olduğu gibi...
Sosyal medya hesaplarımda geziniyordum. Eski arkadaşlarım balodan sonra takip isteği göndermişler ve çektiğimiz fotoğrafları yüklemişlerdi. Baloya ilk girdiğimizde çekmişlerdi bu fotoğrafları. Birinde ise Barlas dikkatimi çekmişti. Bana bakıyordu,herkes kameraya bakarken o sadece bana bakıyordu. Hayran bir şekilde sadece bana bakıyordu. Bu görüntü gülümsememe neden oldu. Gayet hoşuma gitmişti. İçimde tarif edemediğim bir his vardı ona karşı. Elim bir an da Barlas'ın isminin üzerine kaydı ve onun duvarına girdim. Barlas Kızılkan: Ünlü iş adamı, Kızılkanların biricik oğlu ve tek varisi. Sürekli gittiği toplantılardan, arkadaşlarıyla veya şirkette ki çalışanlarla yapılan küçük kutlamalardan fotoğraflar paylaşmıştı. Hiç kendine ait bir fotoğrafı yoktu. Adamın duruşundan ayılık yağıyordu zaten, birde kendini çekip paylaşacakmıydı. Daha sonra merakıma yenik düşüp, birazda google'da araştırdım. Çok fazla bilgi yoktu hakkında. Yaşı, doğum yeri, ailesinde tek erkek çocuğu olduğu,Türkiye için önemli işler yaptığı gibi şeyler yazıyordu. Görsellere girdiğimde ise stüdyoda çekildiğini düşündüğüm bir kaç fotoğraf vardı. Hiç gülümsememiş oldukça dik ve katı bir görüntü vermişti fotoğrafların hepsinde. Ailesiyle ve Eylül ile çekilmiş fotoğrafları vardı. Onun dışında adam hiç birinde gülümsememişti. Katı biri gibi duruyordu, ya da kendini öyle göstermek istiyor olabilirdi. Her türlü sosyal medya hesaplarını araştırmış ve hakkında daha fazla ne öğrenebilirim diye çaba sarf etmiştim. Ama ek olarak hiçbir şey bulamamıştım. Hala o gün bana kendini ne kadar tanıttıysa o kadarını biliyordum daha fazlası yoktu. Ve bu adamı daha fazla tanımak istiyordum.
...
Bugün ailesinin yanına gidecekti İz. Kaç yıldır hasretiyle yanıp tutuştuğu biricik ailesine kavuşacaktı sonunda. Heyecanlıydı, hemde hiç olmadığı kadar heyecanlıydı. Kardelen'in arabasıyla gidecekti, bir gün öncesinden arabayı almıştı. Eşyalarını arabaya yerleştirdi ve emniyet kemerini takarak başladı yolculuğa. Yaklaşık iki saat sürecek bu yolculuğun, bir an önce bitmesini istiyordu. Ne olacaksa bir an önce olsun istiyordu. Ne ile karşılaşacağını bilmiyordu çünkü, içinde kötü bir his vardı. Anlam veremediği bir huzursuzluk vardı.
İki saat süren yolculuğun sonunda gelebilmişti Bolu'ya ve evlerine doğru sürüyordu arabayı. Heyecanı kat kat artan bu kız, artık dayanamıyordu. Onları o kadar özlemişti ki bir an önce gitmek istiyordu. Tabi olacaklar hakkında ki heyecanı vardı bir de. Sonunda gelebilmişti eve. Çantasını aldı ve eve doğru yürümeye başladı. Kalbi ağzında atıyordu sanki. Bacakları ise tir tir titriyordu. Ve artık hissetmiyordu kadın. Hiçbir şey hissetmiyor, sadece eve doğru yürüyordu. Gözlerine doğru hücum eden yaşlara lanet ederek yürüyordu. Kapıya geldiğinde ise zile basacak gücü bulamadı kendinde, sadece bakıyordu, öylece kapıyı ve zili izliyordu. Yıllardır hayalini kurduğu an şuan gerçekleşiyordu ama kadın kaskatı kesilmişti. Beyni, uzuvları, elleri, ayakları şuan görevini yerine getiremiyordu. En ihtiyacı olduğu zaman şu andı belki ama vücudu ona ihanet etmişti. Harekete geçmesi gerekti fakat kadın donakalmıştı. Gözlerinden başka hiçbir organı ona itaat etmiyordu. Gözyaşları sicim gibi akmayı beklerken, kadın evden gelen sesi duydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON
AcakAşk ve nefret arasında yanıp tutuşmuş iki insandı onlar. Hissettiklerine nefret diyemiyorlardı ama aşkta... Onlar kapana kısıkmış iki ayrı hikayeydiler ve bu hikayenin sonunu kimse bilmiyordu. Bunu,sadece yaşayarak öğreneceklerdi.