- HARRY -
Dersten çıkar çıkmaz duş kabinlerinden birine girdim. Üstümü çıkarıp kendimi sıcak suya teslim ettim. Kaslarım gerilmişti. Sıcak suyun kaslarıma iyi geleceğimi biliyordum.
Sıcak su beni gittikçe gevşetirken, aklıma yeni kız Samantha geldi. Her şeyiyle güzeldi. Özellikle fiziği... Az önce, seks partneri olarak onu seçmeyeceğimi ifade etsem de, kesinlikle ilk tercihim o olurdu. Ama en güzel yeri kesinlikle iri gözleri ve uzun kirpikleriydi. Çoğu kız takma kirpik takıyordu. Fakat onun ihtiyacı yoktu bu tür şeylere. O, doğal haliyle güzeldi. Neler düşünüyordum böyle? Aptal aşıklara benziyordum. Bunları kafamdan uzaklaştırarak sadece suyu hissettim.
~
Kısa bir duşun ardından vücudumu kuruladım ve giyindim. Sonra aynanın karşısına geçip saçlarımı düzeltmeye başladım. Aynaya her bakışımda ne kadar yakışıklı olduğumu bir kez daha anlıyordum. Bu düşündüğüm şeye sırıttım. O sırada telefonuma mesaj gelmişti. Mesajı atan kişi Jack'ti. Beni kapıda beklediğini yazmıştı. Soyunma odasına gidip kıyafetlerimi çantama tıktım ve Jack'in yanına doğru ilerledim. Elleri cebinde, sırtını duvara dayamış bir şekilde beni bekliyordu. Yine ne düşünüyorsa dalıp gitmişti. Yanına gittim ve koluna yumruk attım. Ancak böyle fark edebilmişti geldiğimi. "Yine ne düşünüyorsun?" diye sorduğumda "Kızları yatağa atma taktikleri geliştiriyordum. Her zaman ki şeyler işte." cevabını verdi.
Bu söylediğine güldüm. Jack'ti bu. Küçüklüğünden beri tanırdım. Şimdiye kadar hiç aşık olmamıştı. Kızlarla ilişkisi sadece yataktan ibaretti. Aslında ben de onun gibiydim. Ama o kızlara giderken, kızlar bana gelirdi. Evet, kendini beğenmişin tekiydim. Bunu biliyordum. Herkes benim nasıl olduğumu bilirdi. Hatta bazıları beni piç ilan etmişti. Tabii bunlar erkeklerdi. Kızların, Harry Styles'ı böyle nitelendirdiğini sanmıyordum. Kızlar beni tanrı gibi hissettiriyordu. Fazla ilgiden şımarmış olmam benim suçum değildi.
Koridorda yürürken hala aklımda mükemmel oluşum varken, bu düşüncelerden beni alıkoyan şey Jack'in sesi oldu. "Ananı sikeyim!"
Ona ne olduğunu sormak için kafamı çevirdiğimde onu gördüm. Cidden 'ananı sikeyim'.
Samantha çıplaktı. Yani vücudunun sadece bir kısmını kapatan ve vücut hatlarını belli eden bir havluyla koridorda durmuş bize bakıyordu. Şaşırdığı her halinden belliydi. Yeşille ela arasında sıkışmış renkteki gözleri mümkünmüşçesine daha çok açılmış, pembe dudakları hafif aralanmış ve siyah saçlarından su damlarken, ıslanmış kirpiklerini kırpıştırıyordu. Bu hali, nasıl desem? Nefes kesici... Evet, doğru kelime nefes kesiciydi. Burada durup sonsuza dek, onun bu halini izleyebilirdim fakat yanımda Jack de vardı. Jack'in daha fazla Samantha'yı izlemesine izin veremezdim. Bu görüntü bana özel olmalıydı. Neden diye sorarsanız, cevabını ben de bilmiyorum. Ama tek bildiğim, Jack'in daha fazla Samantha'yı böyle bir durumdayken görmesini engellemek istememdi. Ayrıca Samantha neden koridorun ortasında durmuş, hala bize bakıyordu? Birazdan başkaları da gelirdi. Jack yetmezmiş gibi diğerlerinin de mi tahrik edici fiziğini görmesini istiyordu? Cidden bu kızın derdi neydi? Biri ona, bir an önce buradan gitmesini söylemeliydi. Sanki bu düşüncelerimi duymuş gibi, hızlı adımlarla soyunma odasına girdi.
Samantha gittikten sonra Jack'e döndüm. Sertçe yutkunup duruyordu. İşte korktuğum şey buydu. Samantha'yı cinsel obje olarak görmeye başlamıştı bile. "Bu kızı yatağımda istiyorum."
Durum, tahmin ettiğimden de kötüydü. Kızın peşine düşmesi an meselesiydi ve daha kötüsü takıntı haline de getirebilirdi. Geçmişte böyle durumları vardı çünkü. En iyisi, onu vazgeçirmenin yollarını bulmaktı. Ben vazgeçirme yöntemleri düşünürken, Jack gitmişti bile. Nereye gittiğini tahmin edebiliyordum. Soyunma odasına girmek üzereydi. Panikle yanına koştum. "Oğlum, dursana. Bence soyunma odası sevişmek için tercih edilecek bir yer değil."