22. Bölüm

215 16 2
                                    

1 Hafta Sonra

1 haftadır herkes harabeye dönüşmüş Magnolia şehrini eski haline getirmek için çalışıyordu. 2 gün boyunca yaşayan herkes şehirden tahliye edilmişti. Can kaybı çok fazlaydı. Nüfusu 1 milyon olan şehrin insanlarının 4'te 1'i ölmüştü. Yaralı sayısı ise 500 bini aşmıştı. Ülkenin birçok yerinden yardım gelmişti. Özellikle başkent Crocus büyük yardımlar yapmıştı. Fairy Tail'in kardeş loncası Sabertooth, Lamia Scale, Blue Pegasus, Mermaid Heel ve Quatro Cerberus şehri yeniden onarım ve sivilleri başka şehirlere tahliye etme konusunda hemen desteğe koşmuştu. Crime Sorciere loncası ise Zeref ve Acnologia hakkında bilgi toplamaya çalışıyordu. 1 hafta gerçekten çok yorucu geçmişti.

Şehrin onarım işleri gayet iyi gidiyordu. Ama hasar çok fazlaydı. Büyücüler çoğu işi büyü ile yapıyordu ama ona rağmen yeterli olmuyordu. Usta Makarov başkentten işçi yardımı istemişti 2 gün önce ve bugün işçiler gelmişti. Geldikleri gibi işe koyulmuşlardı. Kafası sadece dövüşe çalışan büyücülere göre çok daha iyi iş çıkartıyorlardı.

"İşçiler bugün şehre ulaştı kralım. Yardımlarınız için minnettarız." dedi Makarov.

"Önemli değil. Magnolia bir an önce eski haline döner umarım."

"Elbette. Birkaç ay içinde şehri eski haline getireceğiz." Birkaç saniyelik sessizlikten sonra Makarov konuştu.

"İzninizle size birşey sorabilir miyim?"

"Elbette."

"Natsu...Onun hakkında bilgi alabilir miyim acaba?"

Kral Makarov'un sorusu üzere birkaç saniye duraksadı. Normalde hiç kimseye büyü hapisanesibe girmiş kimseler hakkında bilgi vermezlerdi. Fakat sonra bir istisna yapabileceklerini düşündü. Ne de olsa onlara çok fazla yardımları dokunmuştu.

"Kendisi büyü hapisanesinde kapalı tutuluyor. Geldiğinden beri tek kelime etmedi. Hareket dahi etmedi. Ona ne oldu?"

Makarov karnına bir yumru oturduğunu hissetti. Fairy Taildekiler  hariç kimse Natsu'nun durumunu bilmiyordu. Makarov kimseye söylenmemesi emrini vermişti. Ama krala yalan söylemekte istemiyordu. Bu büyük bir suçtu. Lakin söylerse Natsu'nun başı belaya girerdi. "En iyisi geçiştirmek." diye düşündü.

"Biz de bilmiyoruz. " dedi. Kral birkaç saniye sessiz kaldı.

"Anladım. O halde kendisi konuşana kadar bekleyeceğiz. Size kolay gelsin." dedi.

"Sağolun kralım." dedi Makarov zorla gülümseyerek. Kral da ona başıyla selam verdi ve görüşmeyi bitirdi.

Makarov'un görüntüsü kaybolunca derin bir nefes veren kral bakışlarını sütunlara sırtını yaslamış ona bakan adama çevirdi. Başını yukarı aşağı sallayan kraldan onayı alan adam sırtını sütundan çekti ve kapıya yöneldi. Kapıyı açıp çıkacağı sırada kral seslendi.

"Buradan çıkınca ne yapacaksın? Biliyorsun oraya geri dönemezsin."

Adam arkasını dönmeden konuştu. "Oraya dönmek isteyen kim? Daha zamanı gelmedi. Ülkeden bir süreliğine ayrılacağım."

Kral şaşırdı. "Nereye gideceksin?"

"Bir dostumun yanına." dedi adam ve kapıyı açıp çıktı.

Gelen işçiler hızla onarım çalışmalarına başlamışken büyücüler de onlara yardım ediyordu. Tabii Gray ve Lyon hariç.

"Sana Juvia'dan uzak dur demedim mi lan?" diye bağırdı Lyon.

E.N.DHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin