six

3.1K 419 88
                                    



Kapının önünde beklerken, şapkasını kafasına geçirip büyük sayılabilecek siyah gözlüklerini taktı.

Unuttuğum bir gerçek vardı ki, o bir ünlüydü.

Bütün yol boyunca benimle konuşmadı. Kafasını önünden kaldırmadı bile. Tanınmak istemediği çok belliydi.

Bütün bir yol boyunca, benimle konuşup konuşmaması hakkında hiç düşünmedim. Anneme ne olduğunu merak ediyordum ve içimde endişelerden bir deniz vardı.

Taksi durduğunda elimi çantama götürdüm ama Jimin çoktan adamın eline bir miktar parayı tutuşturup arabadan inmişti.

Taksiciye teşekkür edip, önünde durdukça midemi bulandıran koskoca hastanenin kapısına yürümeye başladım.

Jimin de önden gidiyordu. Buraya kadar gelmiştik, artık gerçekten geri dönmesi gerekiyordu.

Biri adımı sorduğunda doğruyu söylemek zorunda kalırdım ve bu baş harflerimden ve bir şeyler çizmek için BigHit'i seçmemden dolayı benim 'o' olduğumu düşünmesini sağlardı.

Zaten o bendim.

Jimine yetişmek için koştum ama aramızdaki mesafe çoktu. İlk defa annemin bana neden 'uyuşuk' dediğini anlamıştım.

Hastanenin otomatik kapısı açıldığında karşımda dikiliyordu.

"Hey," dedim nefes nefese. "Teşekkür ederim ama istersen gidebilirsin."

İstersen değil, lütfen git.

"Gideceğim," dedi. "Sadece yanında duracak başka biri var mı emin olmak istedim."

Kapıdan geçmek isteyen insanların rahatsız olduğunu anladığımda kenara kaydım. O da fark edip aynısını yaptı.

"Kendim halledebilirim," dedim.

"Gidip annene bak," dedi bana arkasını dönüp. Yürüdü ve kenardaki koltuklardan birine oturdu.

En azından benimle yukarı gelmeyecekti -ki bu asıl yapmaya çalıştığım şeydi.

En azından bir konu hakkında rahatlayınca, hızlı adımlarla danışmaya gittim.

Danışmadaki kadından odayı öğrenip, koridorun sonundaki asansöre yürümeye başladım.

Daha sonra yanımda yürüyeni fark ettiğimde, ona nasıl karşı koyabileceğimi düşünmeye başladım.

Anneme her ne olduysa bu zaten içimde bir boşluk yaratıyordu ve Park Jimin'de yanımdan ayrılmayışı ile bu boşluğa salıncak kurmuş, bir o yana bir bu yana sallanıyor gibiydi.

Bu sefer ağzımı açmadım. Yukarıdaki insanlara Bangtan'a söylediğim adı söyleyebilirdim. Jimin'in annemin odasına gireceğini de sanmıyordum.

Aldırmadan asansöre binip 3 yazan tuşa bastım. Yanımda dikilirken, yüzünü görmek adeta imkansızdı.

Asansör durduğunda hızlı adımlarla çıkıp oda numarasını aramaya başladım. Jimin acelesi yokmuş gibi sallana sallana yürüyordu ki bu halk dilinde 'seni rahat bırakıyorum' olarak adlandırılabilirdi.

with love, h.n. | jiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin