eight

3.4K 425 39
                                    




Park Jimin hala karşımda dururken, ondan kaçmanın planlarını yapmaya çalışıyordum.

"Nereye gideceksin?" dedi, daha sonra devam etti. "Geç oldu."

"Atölye," dedim aklıma gelen ilk şeyi kullanarak. "Buraya yakın."

Kafasını anlamış gibi sallarken, ellerini cebine koydu.

"Annen," dedi. Annemle ilgili ne söyleyebileceğini merak ettiğim için beklenti ile bakmaya başladım. "Seni evlendirmekte kararlı mı?"

Tahmin ettiğim şeyi sorduğunda, rahatça nefes aldım.

"Bilmiyorum," dedim gülerek. "Sorularından ve kendisinden kaçmak konusunda profesyonel oldum, sanırım."

Söylediklerim karşısında gülerken, gözlerinin ne kadar küçük olduğunu farkettim. Yanakları dört yıldır değişmemişti, hala oldukça tombuldular.

Park Jimin ne yaparsa yapsın, gözümde metroda gördüğüm çocuktu.

Çalan telefonu konuşmamızı böldüğünde kaşlarını çattı. Arayan kişiyi tahmin ettiğini farkettim. Elini cebine götürüp telefonu açarken, boşta kalan eliyle beklememi söyleyen bir hareket yaptı.

Arkamda duran kapıdan girdiğinde yaptığı konuşmanın özel olduğunu düşündüm.

Geri dönmesini beklerken, bir kaç kez saati kontrol ettim.

Eve gitmeliydim ama aklımın bir yanı hala atölyemde kalmıştı.

Jimin geri döndüğünde yüzünde sıkılmış bir ifade vardı. Az önce olduğu gibi önümde yerini alırken, konuştuğu kişinin kim olduğunu merak ettim.

"Bana bir borcun var," dedi. "Umarım unutmamışsındır."

"Hatırlıyorum," dedim. Beni doktordan kurtardığı günden bahsediyor olmalıydı. Yaptığı telefon konuşmasının bununla ne alakası olduğunu anlayamamıştım.

"O zaman beni Yoongi hyung'dan kurtarman gerek," dedi gülerken. "Yeterince adil, değil mi?"

"Neden?" dedim merakıma yenik düşerken.

"Yapması gereken bir şey var ve stüdyoda işi olduğu için bana yıkmaya çalışıyor."

"Anlamadım," dedim. "Benim yapmamı felan mı istiyorsun?"

"Hayır," dedi. Büyük ihtimalle aptallığıma gülerken. "Benim yapmamamı sağlasan yeter."

Az önce söylediğim şeyin ne kadar safça olduğunu fark ederken, yere gömülmeyi diledim ama çaktırmadan devam ettim.

"Ne yapmam gerekiyor?" dedim.

•••••

Jimin beni BigHit'e oldukça yakın olan bir markete sürüklerken, telefonda Yoongi ile konuşuyordu.

"Hyung," demişti. "Yapamam, Taehyung'dan rica et."

Telefondan Yoongi'nin sesi geliyordu ama ne söylediğini çıkartamıyordum. Tek odaklanabildiğim nokta bileğimdeki eldi ve onu oradan çekmesi için dua ederken, aklımı başka bir yere çekmem imkansızdı.

"Biliyorum," dedi Jimin. Yaptıracağı şey bu kadar mı zordu anlamıyordum. "Ama şu an yanımda biri var ve bu saatte tek bırakamam."

Ona yardım edeceğim kısım burası olmalıydı. Diğer elimi cebime sokmuş, tırnaklarımla oynarken, tek başına bırakamadığı kızı oynamam gerektiğini fark ettim.

Bunu ben olmadan da yapabilirdi gerçi.

"Tamam," dedi Jimin, bir kaç saniye geçmeden telefonu kapattı.

Elindeki telefondan bir şeyler yaparken, fotoğraf çektiğini anlatan sesi duydum.

"Umarım kendini çekmişsindir," dedim.

"Hayır," dedi gülerken. "Seni çektim ama yüzün gözükmüyor. Yoongi Hyung kanıtlamamı istiyor. Bir daha bu kıyafetleri giyme, fark etmemesi gerek."

Anlamsız bakışlarımı ona diktiğim bir saniyenin sonunda elimdeki resim çantasını hissettim.

Hayır, sorun bu değildi. Resim çantamın elimde olması normaldi.

Sorun, Yoongi'nin beni üzerimdeki kıyafetleri bir daha giyersem tanıcağını söyleyen Jimin'in, elimdeki kocaman resim çantasını fark etmemiş olmasıydı.

"Hey!" dedim, sesimin bu denli yüksek çıkmasına şaşırarak. Elindeki telefonu bir anda çekip, ekrana bakarken fotoğrafı atmamış olmasını diledim.

Sanırım biraz geç kalmış olmalıydım ki, bacaklarımın, ayakkabılarımın ve ceketimin bir kısmının gözüktüğü fotoğrafın bir kenarında da, her gün yanımda taşıdığım resim çantam vardı.

Yaptığıma şaşırdığını tahmin ettiğim Jimin'in suratına bakıp telefonu uzattım. Diğer elimle de resim çantamı havaya kaldırıp anlamasını bekledim.

Uzattığım telefonu alırken, kafasındaki ampullerin yandığını farkettim.

Ekrana bakıp daha sonra kafasını bana çevirdi. Yüzündeki endişeyi gördüğümde gülmemek için zor duruyordum ama bu işin benim başıma da patlayacağı ortadaydı.

Min Yoongi keskin gözlü biri olmasa iyi olurdu.

with love, h.n. | jiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin