Güneş tenime temas ederken derin bir nefes alarak denizin kokusunu ciğerlerime gönderdim. Birazdan güneş kararacak ve buradaki son gecemizi yaşayacaktık. Sabah ise herkes yola koyulacaktı. Kendimi çok tuhaf hissediyordum. İki aydır buradaydım. Denizin kokusunu, güneşin tenimi ısıtmasını, her gece Zayn ile buluşup dans etmemizi özleyecektim. Neyseki birkaç ay sonra yaz yeniden gelecekti. Zayn ve ben ayrılmayacak yine tüm zamanlarımızı dans ederecek geçirecektik.
Aklıma dün gece geldiğinde dudaklarım istemsizce iki yana kıvrıldı. Bana hayatımın en iyi gecesini yaşatmıştı. Bunu nasıl yapıyordu, bilmiyorum. Fakat en ufak dokunuşu bile beni en yükseğe çıkmamı sağlıyordu. Onu tanıdığım, onunla bir ilişki içerisinde olduğum için tüm kızlardan daha şanslı hissediyordum kendimi. Öyle olmalıydı da. O çok özeldi.
Dün gece eve giderken ayrılık hakkında da konuşmuştuk. Bunun bir sorun yaratmayacağını, sürekli olarak birbirimizin yanına gideceğimizi söylemişti. Aslında okulumun konumu onun işlerine uygun olsaydı benimle yaşamak istediğini söylemişti. Bu fikri okulum bittikten sonra yapabileceğimizi söylemiştim. Çünkü o Londra'da yaşıyordu, benim mesleğimin kalbi orasıydı.
Gelecekle ilgili hayal kurmak ilk kez bana bu kadar tuhaf hissettirmişti. Sabahtan beri hiç olmadığım kadar sakin ve hiç bilmediğim duygular içerisindeydim. Bunlar iyi duygular değildi. Karamsarlık gibiydi.
"Neden kötü hissediyorsun?" dedi, annem yanımda dururken. Biz birbirimizin en yakın arkadaşıydık. Her şeyimizi birbirimize anlatır ve hislerimizi hemen anlardık.
"Bilmiyorum, garip bir gün."
"Sanırım endişeleniyorsun ama endişeleneceğin hiçbir şey yok. Her şey şu anda çok güzel ve öyle olmaya da devam edecek. İnan bana."
"Biliyorum. Zaten onunla aramızda çok iyi. Sanırım buradan ayrılacağımız için biraz üzüldüm, bilmiyorum."
"Yıllar önce baban ve ben bir kafede tanışmıştık, biliyorsun. Her okul çıkışı o kafeye gider, akşama kadar hiç durmadan konuşurduk. Lisenin bittiği gün son kez o kafeye gitmiştik. Ben de senin gibi düşünüyordum. İkimizde öyle düşünüyorduk. Ama öyle olmadı. Biz buna izin vermedik ve şimdi evliyiz, senin gibi harika bir evladımız var ve çok mutluyuz."
Derin bir nefes alarak gözlerini denize çevirdi. "Sen istemediğin sürece aranıza hiçbir şey giremez. Ne olursa olsun pes etmezsen, kendini koymazsan üstesinden geleceksiniz. Çünkü basit bir yaz aşkından büyük bir aşka dönüştü. Artık hayatınızda zorluklar olacak." dedi. Gözlerime bir şey anlatmak ister gibi baktı. "Kaldıramayacağın derecede büyük sorunlar. Fakat tüm bunlar yine senin elinde olacak."
"Ne demek istiyorsun?"
Yavaşça saçlarımı okşadı. "Ne demek istediğimi anladın, Lorelei. Eğer anlamadıysan yaşadıkça anlayacaksın. Çünkü bu hayatta kimseye güvenmemelisin, bana bile."
"Söylediklerin çok saçma. Sana sonsuz güvenim var." dediğimde burukça gülümsedi. "Neler oluyor anne? Benimle neden bu şekilde konuşuyorsun?"
Gülümsedi ve saçlarımı yavaşça okşadı. Kollarımı ona sımsıkı bir şekilde sardığımda o da bana sımsıkı sarıldı. Uzun uzun kokusunu içime çektim. Sanki ona son kez sarılıyormuş gibi hissetmiştim.
Bugün gerçekten bir terslik vardı. Her şey çok garipti.
"Hadi, içeriye geçelim. Birazdan yağmur yağacak." dediğinde başımı sallayarak yürümeye devam ettim.
Eve gittiğimizde odama giderek telefonumu ve kulaklığımı alarak yine kendi halime çekilmiştim. Aslında bugün herkesle birlikte vakit geçirmek istiyordum. Fakat içimde bilmediğim bir his dolanıyor, beni hiç olmadığım kadar rahatsız hissettiriyordu. Aynı zamanda ise bu his herkesle vakit geçirmemi söylüyordu. Bilmiyorum, çok garipti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lorelei | z.m
FanfictionYüzebildiğim tek yer, tanrıçası olabileceğim tek yer; onun gözleriydi.. 19620