--Evet arkadaşlar bu da yeni bölüm, biraz kısa olduğunun ve bölümü geç eklediğimin farkındayım :/ Ama önceki bölümde yorum tatmin etmeyince çok hevesli yazamadım. Bu bölüme bol yorum istiyorum lütfeen. Bu arada mutimedia da Batuhan var :D--
Arabanın sarsıntısıyla kemirmeye çalıştığım tırnağım yerine tüm parmağımı ısırınca acıyla sinir karışımı bir inleme dudaklarımdan kaçıverdi. Şükür ki radyodan yükselen ses sayesinde fazla duyulmamıştı. Ama Ukala –Ah, yani Batuhan- duymuş olacak ki arkasını dönerek pis sırıtışıyla beni gelişigüzel süzdü. Gözlerimi camdan dışarı dikerek sinirime hakim olmaya çalıştım. Bu. Çocuktan. Nefret. Ediyorum.
‘Meşhur Bar’ yazısını gördüğümde içten bir ‘OH BE!’ çekerek nefesimi verdim. Yaklaşık on beş dakikadır elimde çevirip durduğum telefonu kot pantolonumun cebine tıkarak üstümdeki siyah AC/DC t-shirtümün üstüne kalın hırkamı geçirdim. Evet, bugün annem Araslara gelip tüm eşyalarımı kapının önüne bırakmıştı. Ah, bir de çantanın içinden yüzümü buruşturacak derecede sinir bozan ve ‘Bu da neyin nesi şimdi?’ dedirtecek cinsten bir zarf duruyordu. İçinde neler yazdığını merak etsem de –deliler gibi merak etsem de- açmadım. Bugün yeterince sinirimi bozan olay olmuşken bir de o mektupla uğraşamazdım. Dirseğimi dayadığım araba kapısı açılında dalgın ve her an saçmalayabilecek düşüncelerimden sıyrılarak Aras’a baktım.
“İnecek misin yoksa sırtıma mı alayım?” Arkadan gelen kahkaha sesini duyunca gözlerimi kısarak Aras’a baktım. Arabadan indikten sonra kapıyı kapatarak çoktan yürümeye başlamış olan Aras ve Batuhan’a yetişmek için adımlarımı hızlandırdım. İçimden saydırdığım küfürleri dışa vurmamak için ısırdığım dilimi serbest bırakarak kuruyan dudaklarımı yaladım. Sanırım Aras Batuhan’dan hoşlanmadığımın farkındaydı, ve buna seviniyordum. En azından benimle çok uğraşmaz, yani umarım uğraşmaz. Batuhan Aras’la benim her geldiğimizde oturduğumuz masaya otururken Aras bana dönerek
“Birazdan çıkacağım sahneye. Çocuğa iyi davran ben yokken.” Dedi. Gözlerimi devirdikten sonra sessizce “Gıcıklık yaparsa hiç acımam ona göre.” Dedim. Aras yanağımdan öperken kulağıma yaklaşıp
“Gülüme biraz huysuz şey.” Dedi ve sahneye doğru yürümeye başladı. Göz ucuyla Batuhan’a bakarak masanın kenarında garsonun getirdiği bardakları düzeltişini izledim. Bu çocukla başım fena halde beladaydı. Bardakları düzeltişinden de anladığım kadarıyla oldukça düzenli bir tipti. Gerçi giyiniş tarzı fena sayılmazdı. Aras’ın söylediğinin aksine somurtarak sandalyeye oturdum. Çoktan birinci votkayı bitirmişti bile. Gözlerimi devirip bugün için içimden bir siktir daha çekerken onun yaptığı şey çarpık gülümsemesini yüzüne yerleştirip beni izlemekti.
“Gözüne ne yaptın?” İstifini bozmadan sorduğu soruya cevap beklerken kaşlarımı çatarak masada duran kokteylden bir yudum aldım.
“Önemli bir şey değil, turp gibiyim.” Dedim turp kelimesine vurgu yaparak. Ardından devam ettim. “Anlaşılan cehennem melekleri seni içeri almamışlar, üzüldüm senin adına.” Dudaklarımı büzüp bir süre meydan okurcasına gözlerinin içine baktım. Kokteylden bir yudum daha aldıktan sonra gözlerinin içine gözlerime yerleştirdiğim zafer edasıyla bakmaya devam ettim.
“Bu kadar şımarık olduğunu o gün de anlamıştım. Ama anlayamadığım şey ne biliyor musun? Yaptığın şımarıklıktan sonra ambulansı aramana hala anlam veremiyorum. Gerçi, doğru ya. Benim gibi birine kimse kıyamaz ki.”Aşağı doğru sarkan çenemi kapatarak tavan yapan sinirimi dizginlemeye çalıştım. Kısılan gözlerimi gözlerinden ayırmadan
“Siktiğimin ukalası.” Diye sessizce küfürümü ağzımdan salıverdim. Ettiğim küfürü algılayıp tepki vermesi biraz uzun sürmüştü. Ukala, aynı zamanda salak. Gülümseyen yüzünün girdiği şekil içimdeki şeytanı tatmin ederken sinsice gülümsememek için yanağımı ısırmak zorunda kaldım. Biten kokteylimi bırakarak ayağa kalktım. Önünde duran votkayı elime alıp fondipledikten sonra yapmacık gülümsememi yüzüme yerleştirerek dans pistine doğru yürümeye başladım. Etrafımda dans eden birkaç tanıdık yüze selam verdikten sonra dans etmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şımarık
General FictionBazen kendisine bile güvenmeyen, şımarık, huysuz bir kız. Karşısına çıkan tüm engelleri kimseyi önemsemeden tekmeleyebilecek kadar kararlı. Ailesini bile umursamadığı bu hayatta onun canını ne acıtabilir ki? Ukala, bir o kadar da egoist, ana kuzusu...