Şimdi siz bana büyük ihtimalle kızgınsınız. Uzun zamandır yazmıyorum, ve haklısınız da. Ama bir türlü içime sinmiyordu, dün gece oturdum keyifli keyifli yazdım. Baya olaylı bir bölüm oldu, umarım beğenirsiniz :) Ayrıca önceki bölümün yorum sayısı yok denecek kadar az. Bu bölüm böyle olmasın lütfen. Hevesle attım, kırmayın hevesimi :D
Kızımız Gökçe'yi merak edenler varsa multimediada kendisi var! :D
Kendimi müziğe kaptırmış bir şekilde dans ederken kalçamda gezinen bir çift eli fark edince istem dışı kaşlarımı çattım. Arkamı dönüp ellerin sahibine bakmak için başımı kaldırdım. Burada daha önce görmediğim kirli sakallı tahminimce 27 yaşlarında olan adam sırıtarak çenesindeki sakalları karıştırdı. Kusma isteğimi bastırarak açıklama beklercesine kaşlarımı kaldırdım.
“Selam bebek. Çok güzel dans ediyorsun! Eşlik etmemi ister misin?” Fazla ses yüzünden mi yoksa başka bir sebepten mi olsa gerek iyice yaklaşmıştı. Bir kez daha boğazıma doğru tırmanan şeyleri geri iterek gözlerimi gözlerine diktim.
“Ellerini ve kontrol edemediğin iğrenç erkekliğini benden uzak tut pislik herif!” Sanki bir şey söylememişim gibi beni süzmeye devam ederken dudaklarımda durdu. Daha ne olduğunu anlamadan dudaklarıma abanarak tüm vücudunu bana dayadı. Ellerimle ittirip çığlığı bastığımda yakınımızda olan çoğu insan dans etmeyi bırakıp bize döndü. Hızla erkekliğine tekmemi geçirip sinirlenince inceleşen sesimle aklıma gelebilecek tüm küfürleri saydırmaya başladım. Hızımı alamayıp çenesine geçirdiğim yumruk, müziğin sesine rağmen etraftakilerin şaşkınlık nidalarını duyulur hale getirmişti. Yüzünü ellerimin arasında sıkıştırarak bir süre iğrenerek gözlerine baktım. Tırnaklarımı yanağına geçirdiğimde kulağına yaklaşarak
“Benden uzak dur demiştim lanet olası!” dedim. Sinirimi kontrol etmeye çalışarak arkamı dönüp çıkışa doğru yürümeye başladım.
Aniden geriye çekilerek yanağıma atılan tokatla sarsıldım. Acıyla inleyip yüzümü buruştururken genital bölgeme yediğim tekmeyle yere düştüm. Yanağımda hissettiğim binlerce iğne şimdi kasıklarıma batıyordu. Yerde kıvranırken karnıma geçirdiği yeni bir tekmeyle gözümden bir damla yaş süzüldü. Nefes almaya çalışarak ellerimi karnıma sardım. Lanet! Olsun! Burada ağlayamazdım. Bu kadar insanın içinde asla ağlayamazdım. Sanırım bitti diye düşündüğüm sırada piç herif saçlarımdan tutarak başımı yerden kaldırdı. Bir yandan saçlarımı çekerken bir yandan da öğürmeme neden olacak bir şekilde dudaklarımı sömürdükten sonra saçlarımı çekerek kafamı yere çarptı. Kendimi tutamayıp dudaklarımdaki çığlığı serbest bıraktığımda birisi ya da birileri yanımda duran şerefsizi benden uzaklaştırdı. Gözüme dolan yaşların akmaması için gözlerimi kapattığımda çaprazımdan gelen ağlama sesiyle gözlerimi araladım. Ardı arkası kesilmeyen tekmelerini beni bir güzel benzeten piç kurusunun yüzüne ve karnına geçiren Batuhan’ı görünce gözümden süzülen lanet olası yeni bir damlaya engel olamamıştım. Gözlerimi kapatıp kasıklarımdan gelen sancıları dindirebilecekmişim gibi ellerimi karnıma bastırdım. İki büklüm bir şekilde yerde kıvranırken biri yüzümle bütünleşen saçlarımı geriye iterek başımı kucakladı. Yarı açık gözlerimle yüzüne baktığımda gözlerinde çözemediğim bir ifadeyle bana bakıyordu. Elini yüzümdeki yangın yerini söndürmek istercesine yanağıma koyduğunda yanan gözlerimden düşen damlaları eliyle sildi. Gözlerimin içine bakarak
“Merak etme, turp gibi olacaksın.” Dedi güven veren bir gülümsemeyle. Gözlerimi kapatarak kendimi karanlığa bıraktığımda düşündüğüm tek şey Ukala’nın 180 derece dönebilen ruh haliydi.
***
Bir türlü anlam veremediğim siyah beyaz rüyalarımdan sıyrılıp tamamen uyandığımı hissettiğimde gözlerim hala kapalı bir şekilde nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Üzerinde yattığım yatak hastanelerdeki sözde ortopedik yataklardan değildi. Ayrıca üstümde iğrenç kokulu hastane çarşaflarından da yoktu. Aksine battaniye olduğunu düşündüğüm mükemmel yumuşaklıkta bir örtü vardı. Yanımda bekleyen her kimse, uyanmış olduğumu anlamış olacak ki yerinde kıpırdanıp boğazını temizledi.
Yavaşça göz kapaklarımı araladığımda Arasların evindeki kaldığım odada olduğumu fark ettim. Yani, bir bakıma yeni odamda. Başımı yana kaydırdığımda dikkatle beni izleyen bir Batuhan vardı karşımda.
Burada iç geçirmem ya da sıkıntıyla gözlerimi devirmem gerekiyordu değil mi? Yine mi sen, ne işin var burada senin?! diye çemkirmem gerekirken aksine taş kesilmiş ve bomboş gözlerle –eminim bundan fena rahatsız oluyordur- ona bakıyordum. Saçma olduğunun farkındayım ama. Ne? Olayın şokunu hala atlatamamıştım ve düşünmem gereken bir sürü olay olmuştu.
Ellerimden destek alarak doğrulmaya çalışırken kasıklarıma inen sancıyla yüzümü buruşturarak dudağımı dişledim. Of! Bu regl sancılarımdan bile beterdi.
Elini omzumda hissedince irkilerek başımı kaldırdım. Gözlerimin içine delici bakışlarını gönderirken derinlerinde endişe duyduğum sesiyle “Dinlen.” dedi.
Ha?! Zaten uyuyordum ve. Lanet olası daha nerelerim defolu hale geldi onu bile bilmiyorum! Bakışlarımdan beynimdeki arap saçına dönmüş düşünce topluluğunu görmüş olacak ki hızla doğrularak odadan çıktı. Ne yani, benimle konuşmaktan mı kaçıyordu bu salak? Tamam, şuna seksi salak da diyebiliriz. Evet. Sanırım doktor ağrı kesiciyi biraz fazla kaçırmıştı ve ben saçmalıyorum. Ama kesinlikle benimle konuşmaktan kaçıyor. Kaç karakterlisin Ukala?
Ben bu saçmalıklarla boğuşurken içeri Aras girince istem dışı gülümsedim. Nam-ı değer BRO sonunda teşrif etmişti. Yeniden doğrulmaya yeltendiğimde elleriyle beni engelleyerek
“Sakın!” diye uyardı. Abartılı bir şekilde gözlerimi büyütüp YETER ARTIK! diyen bir bakışla Aras’a diktim gözlerimi.
“Neler olduğunu anlatacak mısın yoksa kalkıp seni becereyim mi?” Evet, şuan tam da düşündüğünüz gibi BURNUMDAN SOLUYORUM!
Aras gerileyerek ellerini kaldırdı ve temkinli bir sesle
“Sakin ol cadı,her şeyi anlatacağım.”

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şımarık
Ficción GeneralBazen kendisine bile güvenmeyen, şımarık, huysuz bir kız. Karşısına çıkan tüm engelleri kimseyi önemsemeden tekmeleyebilecek kadar kararlı. Ailesini bile umursamadığı bu hayatta onun canını ne acıtabilir ki? Ukala, bir o kadar da egoist, ana kuzusu...