Medyadaki Elvan Ela SÖNMEZ. Herkese keyifli okumalar diliyorum.
Annemin tiz sesi, alarmın çığlığı ve sanki odanın içerisinde yankılanıyormuş gibi atan kalbim... Hareketlerimi kısıtlıyor, düşünmemi zorlaştırıyor ve beynimin bu olanların neden olduğunu algılamasında zorluk çektiriyordu. Bu lanet baş ağrısı beynimi kullanmamı engelliyordu.
Dün gece Selim abinin kafesinde ayrıldıktan sonra bara gidip gece yarısına kadar eğlenmiştik. İçtiğim içeceklerde alkol olduğunu yeni anlıyordum. Baş ağrısı tüm bedenimi ele geçirmişti ve benim tek derdim biraz daha yatıp uyumaktı. Ama bu, annem varken imkansızdı.
Bugün yola çıkıyorduk. Sıkıcı ama bir o kadar da sessiz bir tatil olacağını tahmin ediyordum. Bir yanım sevinirken diğer yanım burada kalmam gerektiğini haykırıyordu. Yatağımdan sersemce kalkıp cam kenarına geçtim. Bu eşsiz manzarayı 2 ay boyunca göremeyecektim. Burdaki kuşların çıvıltısı, rüzgarın esişi, ağaçların yapraklarla olan kavgası... Bambaşka bir şeydi. Burada aldığım huzur dolu nefesi başka bir yerde bulmam imkansızdı.
"Elvan bebeğim sen hala hazır değil misin? Kahvaltı ettikten sonra yola çıkacağız biliyorsun."
"Tamam annecim. Biraz başım ağrıyor da şimdi hazırlanıp ineceğim aşağıya."
Annem sözlerimin ardından kaşlarını çattı. Baş ağrımın nedeninin dün akşam ki içtiğim içeceklerden olduğunu anladığında kızacaktı haliyle. Belki yalan söyleme ihtimalim vardı ama ben yalan söyleyemezdim, yalan güçsüzlerin işidir ve ben asla bu acımasız hayatta yalan söyleyerek güçsüz olamazdım. Ellerimi başımdan çekip annemin yüzüne baktım. Bana kızmaması beni şaşırttığı gibi söyldiği cümle daha da şaşırtmıştı.
"Sen hazırlan birtanem. Ben tekrar yanına geleceğim."
Yanıma gelerek şefkatle sımsıkı sarıldı. Bu.. Bu çok rahatlatıcıydı. Anneydi işte anne sevgisi en muhteşem, en yaşanılası mucizevi bir sevgiydi. Annenin kucağı en güvenli sığnaktı işte.
****
Gitmek için hazırdım artık. 3 valiz hazırlamıştım ve bunlardan 1 tanesinde sadece okuma kitaplarım ve ders kitaplarım vardı. Ne kadar çalışmak istemesem de üniversite sınavım vardı ve özel bir üniversiteye gideceksem bile kesinlikle kendi emeğimde olmalıydı. Çalışkan bir öğrenci oldum hayatım boyunca. Ders dinlemesem bile bir defa okusam anlıyordum. Son valizi de kapının dışına bıraktım ve son kez odmın içerisine göz gezdirdim. Kitaplığımın yarısı boştu. Çok kitap okurdum. Bazen kendimi onlarda bulurken, bazende kaybederdim. En gizli arkadaşlarımdı onlar benim.
Odanın kapısını kapatıp merdivenlere doğru yönelmiştim ki annemin sesiyle durmak zorunda kaldım.
"Elvan bekle canım sana vereceğim birşey var."
Annem yanıma gelip elimden tutarak odasına götürdü. Odanın karşısında camla kaplanmış taraftaki tekli koltuklara oturduk. Ben annemin kahverengi gözlerine bakıyordum oda benimkilere. Bir süre ne diyeceğini düşünür gibi hiç konuşmadı. Öyle garibime gitmişti ki bu durum. Annem sonunda ne diyeceğini bulmuş olacak ki boğazını temizleyerek oturduğu yerde dikleşti.
"Elvan seni çok seviyorum kızım. Ne olursa olsun asla senden vazgeçmeyeceğimizi bilmeni isiyorum. Sen benim bu dünyadaki en değerli varlığımsın. Sana birşey olmasına asla izin vermem..."
Sölediklerinin ardından gözleri dolmuştu. Annem güçlü bir kadındı ve ben onu örnek alarak güçlü oluyordum. Onu böyle görmek beni üzüyordu. Oturduğum koltuktan kalkarak hemen annemin yanına gidip ona sıkı sıkı sarıldım. Bana karşılık verip saçlarıma derin bir öpücük bıraktı. Geri çekildi ve daha öne fark etmediğim siyak küçük kutuyu yuvarlak ara sehpanın üzerinden aldı. Açık kahve gözlerini elalarıma sabitledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Parçalanmış Umut Kırıntıları
ChickLitUmut, insanın en yardıma ihtiyaç duyduğu anda uzanan yardım elidir aslında. İnsan bazen yüreğindeki umudu sayesinde tutunur hayatına, tüm kırılmışlıklarını ardında bırakarak. Bazen de kaybetmeye yüz tutmuş ne varsa hayata dair geri kazanır umuduyla...