*Lütfen ona bişey olmadığını söyleyin!*

35 3 3
                                    

Merhaba arkadaşlar yazmakta çok yeniyim. İlk deneyimim de diyebilirim. O yüzden iyi yada kötü fikirlerinizi benimle paylaşırsanız beni çok mutlu edersiniz.

~Umut her zaman vardır.~


Bakışları beni bulurken dudaklarındaki sıradan gülümsemenin ona çok yakıştığını düşünmüştüm. Peki bu gülümseme neden içimi acıtmıştı ki ? İnsanlarda merak uyandıran bakışları ve hayranlık bırakan mimikleri onu kusursuz yapıyordu.Gülümsemesi, umursamaz bakışlarını üzerimde dolandırdıktan sonra silindi ve anlam vermediğim şekilde bakmaya devam etti . Bu gerçekten rahatsız ediciydi. Ama ona ne tek kelime edecek güce ne de cesarete sahip değildim. Bakışlarımı ondan çekip ellerime indirdim ve derin bir iç çektim.

    Neden benim de sıradan, mutlu,huzurlu bir hayatım yoktu ki? Gerçekten hayat bana hiç gülecek mi? Bu soru istemsizce dudaklarımda alaylı bir gülüş bıraktı.İç sesim bile artık bu soruma cevap vermeyip susmuştu. Omuzlarımda taşıdığım yük benden fazlaydı. Sanırım biraz kendimden bahsetmeliyim. Bu puzzelın parçaları benden tamamlaması sizdendir. Hayatım da sadece annem ve kız kardeşim var. Babamı geçirdiği kalp krizi nedeniyle 3 yıl önce kaybettim. Ona bir kez sarılıp sevdiğimi dile getiremeden yaşamını yitirdi. Bizi bu hayatın dipsiz karanlık kuyusunda acımasızca terketmisti. Hiç bir zaman düşüp kanattığım dizlerimden öpmesede gölgesi yeterdi. Ben onun gölgesine sarılıp o gölgede yaşıyordum. Evimdi benim,sığınağımdı ve ben artık evsiz kimsesiz kalmıştım. Annem babamı kaybettikten sonra yaşayan bir ölüye dönmüştü. Onu böyle görmek içimi sızlatıyordu. Asla onu ve kardeşimi bırakmayacaktım. Bana ihtiyaçları vardı. Babam gibi terketmeyecektim.Kardeşim.. O hepimizden farklıydı. Güzel bir farklılık o Allah'ın bize bir lütfuydu. Down sendromluydu. O kadar masum o kadar temizdi ki benim minik papatyam. Cennet kokulum, güneşim.

Üniversiteyi ancak 2 yıllık kazanabilmiştim. Ders çalışmayı sevmezdim. Çalışsamda anlamıyorum gerçi orası ayrı bi konudur. Neyse lisede grafik tasarımı ve fotoğraf bölümünü okudum ve geçiş hakkımı kullandım. Sonuç olarak şuanda grafik üzerine üniversite okuyorum.Biraz haylaz, şımarık bi yapım vardı. Ama hayat bana ilk darbesini vurup büyümek zorunda bırakmıştı. İnsanlarla kolay iletişim kurmayı beceremem. Utangaç ve çekingen yapım buna izin vermiyordu. Hayatımdaki tek dostum Manolya, o benim aksime hayat dolu çok konuşkan ve neşeliydir. Sanırım birbirimizi o yüzden tamamlıyorduk. O olmasa ne yapardım gerçekten bilmiyordum. Son senem olduğu için staj görüyordum ve sanırım burası benim cehennemimdi.

   Suratımdaki alaylı gülüş silinip yerine asık bir surat geçmişti. Gözlerinde ki siyahlar koyulaşmaya başladığında içimdeki ses oradan hemen uzaklaşmamı söylüyordu. Ama beynime komut verip oradan uzaklaşamıyordum. Sanki bir bataklıktaydım ve dibe doğru çekiliyordum.

    Hızlı adımlarla bana doğru yaklaştığını farkettiğimde kalbimin resmen ağzımda attığını hissettim bu da neydi böyle? Gitmeliydim. İliklerime kadar titrerken bayılacak kıvama gelmiştim. Olduğum yerde öylece dikiliyordum. Gözlerimi o hariç heryere değdiriyordum. Ve artık yanımdaydı.Keskin bakışlarını bana dikip ifadesiz bir surala "Senin burada dikilmemen gerekiyor ufaklık. O güzel kalçalarını harekete geçir ve yürü. Sakın ağzını açıp tek bir kelime etme. Sesini duymak istemiyorum hatta seni görmekte istemiyorum. " dedi.Kırıcıydı. Fazla rahattı ve beni bu kadar yanında gezdirmek istememesi canımı sıkıyordu. Hadi ama Asel sen böyle egoist birinin laflarıyla gözlerini dolduracak kadar güçsüz müsün ?

Derin bir nefes alıp mırıldandım "Beni görmek istemiyorsanız yanımdan gidebilirsiniz? Hatta sesimi duymak istemiyorsanız da sizinle toplantıya gelmeyim. Sonuçta sunumu ben yapacağım ve sesimi de duymak zorunda kalacaksınız." dedim.Bir stajyere göre fazla cesurca konuşmuştum. Ama benimle bu şekilde konuşması gerekmezdi. Kim olursa olsun haddini bilmeliydi.

RUHUMDA YEŞEREN UMUTLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin