3-Ceza

24 3 0
                                    

Multimediada Umut Kaya ve Buğra var (*-*)

*******
Adam kızı odaya fırlatırcasına attı.Kızın aklındaki sorular beynini kemirirken biraz uyuşturucu diledi. Pencereye yaklaştı ve dışarıya baktı.Aklındaki tüm soruları bir kenara fırlattı ve kaçmak için bir yol aradı ama buradan kaçış yoktu oda 4. kattaydı atlayamazdı. Pencerenin önüne bağdaş kurup oturdu.

Hani bir film izlersiniz ya orada kız oturur ne yapacağını düşünür ama bulamaz sizde mal şunu şunu yapsana der ve onun yerine çare bulursunuz ya şu an tam da o durumdaydı. Kafasını dizlerinin üstüne koydu ve bir kez daha uyuşturucu olmasını istedi. Kapı kırılırcasına açılınca hiç istifini bozmadı.Biri aslında birileri iki kolundan tutup onu kaldırınca mecburen kim olduklarına baktı. Ama kız onları tanımıyordu. Onu tutan adamlardan biri pisçe sırıtarak:

''Ceza vakti ufaklık'' dedi.

Adamlara bakan kız,hem korkuyor,hemde cezanın ne olduğunu düşünüyordu. Birkaç kere kurtulmaya çalıştıktan sonra yapamayacağını anladı ve sinirle adamların kendisini sürüklemesine izin verdi.

Adamlar kızı Buğra'nın yanına götürdükten sonra Buğra kızın vücudunu süzmeye başladı. Kızın sinirli yüzüne baktıktan sonra sırıtmaya başladı.

"O kadar da kötü bir ceza sayılmaz. Buradaki kızların genellikle yaptıkları şeyler."

Düşünmeye başladı. En kötü ne olabilirdi ki? Adamlar kızı öldürmeye çalışırcasına Buğra'nın önüne attılar. Buğra işin dalgasındabir şekilde düşünürmüş gibi yaptı sonra kızın belinden sıkıca tuttu.

"Ne yapıyorsun sen!? Bırak beni!"

Kaçmaya çalışan kıza bağırdı.

"Cezanı vereceğim."

kızın şaşkın bakışlarına aldırmadan  belinden kaldırıp masaya oturttu.

"Ayağa kalk."

Ayağa kalkmadığını görünce sinirlendi.

"Ayağa kalk dedim kızıl!"

Kız ayağa kalktıktan sonra boş boş etrafa baktı.

"Şimdi bebeğim soyun!"

Kız gülmeye başladı.

"Gerçekten yapacağımı mı sanıyorsun?"

Silahı çıkarıp uzaktan kafasına doğrulttu.

"Düşünmüyorum kızıl mecvursun."

Kız ölümcül bakışlarını Buğranın yüzüne dikti. Buğra silahını kızın gözüne sokmak istercesine uzatıp kaşlarını kaldırdı.

Kız etrafına bakındı neredeyse 70 erkek vardı ve hepsi ona bakıyordu. Kocaman gözlerle son kez Buğra'ya baktı. Buğra bu sefer kaşlaını çatmış 'Eğer soyunmazan çok kötü olur' bakışı atıyordu.

Kız titreyen elleri ile tişörtünü çıkardı. Südyeninin hemen altındaki melek kanatları ben burdayım diye haykırıyordu. Adamlar kızın bembeyaz tenine bakarken Buğra:

''Biliyomusun kızıl vaz geçtim bu gösteriye benim odamda devam ediceksin'' dedi keyiflice sırıtarak.

Kız tişörtünü hemen giydi ve önce sandalyeye sonrada yere indi. Gözleri dolmuştu bunu ona göstermemek için başını eğdi kızıl saçları yüzünü örterken Buğra bir eliyle kızın saçlarını çekti kızın gözünden akan bir damla yaş gencin neredeyse pişman olmasına yol açıcaktı.

Buğra kızın elinden tuttu ve adeta sürüklercesine peşinden çekiştirci.Kızın bileğini o kadar sıkıyordu ki kız moraracağına emindi.En sonunda bir odanın önünde durdu ve kapıyı açıp kızı içeri fırlattı.

Kız uyandığı odayı bile incelemezken bu odaya göz gezdirdi.
Siyah,beyaz ve lacivertin hakim olduğu odada duvarlara asılı deri kemer,kelepçe ve biraz kalın ipler vardı. Kız kendi etrafında dönerken parmaklıklı yatağa takıldı daha fazla düşünemeden çocuk kızı yatağa doğru ittirmeye başladı.

Kızı yatağa yatırdı ve kızın ellerini parmaklıklı başlığa bağladı,ayaklarını da biraz açarak bağladıktan sonra kızın üstüne uzandı.

Dudaklarını kızın dudaklarıyla buluşturdu. Dudakları kızın sandığının aksine yumuşak ve çok sıcaktı.

Nefes almak için çekti dudaklarını çocuk. O sırada telefonu çaldı telefonu açmamaya kararlıydı fakat telefonda çalmaya kararlıydı. En sonunda telefonu aldı ve kulağına götürdü.

''Ne?''

''Nasıl?''

''Lan durdursanıza!''

''Siktir git Kemal!''

Kızın anladığı kelimeler malesef sadece bunlardı.
Buğra hızla telefonu kapattı ve  sonra kızı çözdü.

"Şanslı günündesin kızıl. İşimi başkasına devretmediğime dua et."

Buğra odadan çıktıktan sonra gözyaşlarını serbest bıraktı kız. Demir başlığa sırtını yasladıktan sonra gözyaşlarını sildi. Birkaç dakika gözlerini kapattı. Kapı açılınca gözünü içeri giren esmer adama dikti. Adam elindeki sigarayı söndürdü. Kızın yanına oturdu.

"Seni buraya Buğra mı getirdi?"

Kız kafasını aşağı yukarı salladı.

"Biliyordum. Buraya isteksiz kız nadir gelir. Genellikle de Buğra getirir."

Cebinden biraz uyuşturucu çıkardıktan sonra kıza uzattı. Kız koşulsuz şartsız aldı ve masaya koyarak biraz çekti. En azından buna sevinmişti.

Adama elini uzattı. Biraz daha istediğini anlayınca gülümsedi ve kıza uzattı. Biraz daha çektikten sonra adamın yanağından öptü.

"Burada nasıl dayanılır? "

Adam güldü.

"Nasıl dayanacağını düşünme bile. Buraya geldiysen,yolun sonu. Bu arada ben Uygar. Sen?"

Kız gülümsedi.  Gerçekten anlaşacağı birini bulduğu için sevinmişti.

"Umut Kaya. Umut derler."

Uygar güldükten sonra kızı incelemeye başladı.

"Gerçekten güzel kızsın. Bakire misin?"

Umut cevap vermedi. Uygar ise bu sorunun cevabının evet olduğunu anlamıştı. Kız kafasını önüne eğdi. Uygar kızın kafasını kaldırdı ve dudaklarını öpmeye başladı. Buğra gibi yumuşak öpmüyordu o daha sert öpüyordu. O anki kafayla karşılık vermeye başladı.

Adam bundan destek alarak kızı yatağa yatırdı ve üstüne çıktı. Kızın boynuna doğru eğildi ve emmeye başladı.

Aniden açılan kapıdan Buğra girdi.Artık ayık olmayan kafayla kız kendine doğru gelen Buğra'nın dudaklarına yapıştı.

''Ne çabuk alıştın kızıl kevaşe!'' diye bağırarak itti Buğra kızı. Kız yere düştü ve kafasını yatağın köşesine vurdu. Sonrası kız için yine karanlıktı kız karanlığa dalmadan önce bir şey söyledi bunu odadaki herkes duymuştu, kendisi hariç.

''Neden hep karanlık beni buluyor?''

BAĞIMLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin