Giriş

68 11 7
                                    

15.02.2019

Yağmurun kalın damlalarının çıkardığı sesleri ve onlara eşlik eden kurbağa seslerini duyabiliyordu. Normal şartlar altında olsa bu sesle mest olur, hayallere dalarak yağmuru izleyip havanın keyfini çıkarırdı ancak şu an bulunduğu durum korkunçtu. Üşüyordu. Bu zamana kadar hiç üşümemiş, korkmamış veya ağlamamıştı. Hiçbir şeyin nedenini bilmiyordu. Bir köşeye sinmiş, göz görmeyen zifiri karanlık odada kaderinin ilerleyeceği yönü, yaşayacağı kötü olayları bekliyordu. Bu duruma nasıl geldiğinin farkında değildi. Genç kız, iki gün öncesine kadar sıradan bir üniversite öğrencisiyken şimdi bir mahkumdu.

Derin bir nefes çekerek odanın keskin küf kokusunu solurken ne yapmış olabileceğini düşündü. Her hangi bir insana kötülüğü dokunacak biri değildi. Tek derdi dersleri olan bir gençti. umutsuzlukla yaslandığı duvara sindi ve güç almak ister gibi onunla beraber bu mahkumiyeti paylaşan iki kişiyi düşündü. Onlar da neden getirildiklerini ve ne yapış olduklarını bilmiyorlar, korku içinde saatlerdir ağlıyorlardı.

"Kimse yok mu?" Yoğun sessizliği bölen hafif, pürüzlü sesi karanlıkta dağılıp kayboldu. Hıçkırıklar dinmişti fakat beklediği cevap gelmemişti.

Sahi kaç gün geçmişti ya da saat bilemiyordu. Zaman kavramını yitirmişti. Üstelik bu kötü duygularına bir de açlık ve susuzluk eklenmişti. Sabah evden aceleyle çıkarken masanın kenarında bıraktığı tosta içerlendi. Buralara düşeceğini bilseydi ona öyle kıymet gösterirdi ki. İç çekmekten kendini alamadı. Olaylar tekrar hafızasına dolarken irkildi. Okula gitmek için dolmuşlardan birine binmişti. Kulaklığı her zamanki gibi kulağındaydı ve dinlemekten zevk aldığı klasik müzik zihnini dolduruyordu. Sonrası ise bir faciaydı. Dolmuş aniden durmuş, müthiş patlama etrafı titretirken kızın bayılmasını sağlamıştı. Şimdi ise burada, diğer mahkumların yanındaydı.

Karanlıkta beliren ışık huzmesi gözlerini kamaştırırken elini gözlerine siper edip doğruldu. Az ileriden adım sesleri geliyordu. Bir umut heyecanlanan genç kız ayağa fırlayıp parmaklıklara yapıştı. Nefesi sıklaşmış, içini tuhaf bir umut kaplamıştı.

"Kimsiniz?"

Sesi havada asılı kaldı ama kızın pes etmeye niyeti yoktu. O, hayatının her alanında hırslı ve ısrarcı biri olmuştu. Bu nedenle öyle çabuk pes etmek ona yakışmazdı.

"Parmaklıklardan uzaklaş" karşılık veren ses bir erkeğe aitti. Öyle emredici ve soğuktu ki tuttuğu demir parmaklıklar buz tutmuş gibi hızla elini çekip birkaç adım geriledi. Gözleri ufak ışık huzmesinde dolaşıyor, belirmekte olan gölgeyi tanımaya çalışıyordu. İri cüsseli biri olduğu gölgesinden anlaşılıyordu, tehlikeli biri olduğu ise katı sesinden belliydi.

Kız, vücuduna yayılan paniği hissedebiliyor, kendini kontrol etmek adına havadaki kesif kokuyu aralıklarla içine çekerek rahatlamaya çalışıyordu. O sırada demir kapıyı açan adam içeri girmek üzereydi. Ona göre bu bir tehditti, bu nedenle kız kendini savunmalı, korumalı ve gerekirse mücadele etmeliydi. Bütün gücünü toplayıp başını dimdik tutarak önündeki cüsseye baktı. Arkasında iki adam daha vardı ancak onlar öndeki adam kadar iri görünmüyorlardı.

"Bizden ne istiyorsunuz?" Cevap alamamak sinirlerini daha da germişti.

"Siz kimsiniz?"

Kızı duymazdan gelen adam uzanıp kızın kolunu yakaladı. Ufak bir çığlık atan kız kalp krizinden ölmek üzereyken adam onu ters çevirdi. Kız bu saldırı karşısında direnmeyi akıl edebildiğinde bedenini sallamaya, kolunu kurtarmaya çalıştı ancak adam belinden yakalayıp sırtını göğsüne yaslarken yavaşça eğilip kimsenin duyamayacağı şekilde kulağına fısıldadı.

KIRMIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin