Annelerin Ata Sporu

23 3 0
                                    


Türk annelerinin ata sporu olan terlik atma ilk olarak Sümerliler tarafından M.Ö.  4000 yılında ortaya çıkmıştır.

Çıkmasıyla ilgili bazı rivayetler de vardır. Örneğin en çok bilineni:

Bir zamanlar Mezopotamya'da yaşayan bir aile varmış. Bu aile avcılıkla geçiniyormuş. Bu ailenin annesi olan Terlikatamos bir gün kocası ile ava gitmiş. Kocası ormanın derinliklerine inerken Terlikatamos etli butlu bir geyik görmüş avlamak istemiş; ama silahı yokmuş ve o da yapması gerekeni yapmış. Terliğini çıkarıp geyiğe doğru fırlatmış.  HEAD SHOT!

 Ve geyik yere yığılmış. O günden sonra avcılıkta Sümerliler Sümerli anneleri de alıp ava çıkarış ve anneler de terliklerini atıp hayvanı avlarlarmış. O günden sonra günümüzde ki terlik ismini bulmuşlar.

Yıllar geçse de bu gelenek biraz mutasyona uğrayıp günümüze kadar gelmiştir ve ne yazık ki bu gelenek bizim eve de uğradı. Önce günümü anlatayım sizlere. 

Bugün pazartesi, şu hayatta en sevmediğim gün. Saat 07:00 de uyandım. Klasik kaşarlı tostumu makineye koydum ve üstümü seçmek için odama döndüm. Her zaman işimde giydiğim bir klasik olan beyaz gömleğim, altına krem rengi dar dizimin üstüne gelen eteğimi, üstüme de krem rengi bir ceket aldım ve saçlarımı at kuyruğu yapıp pembe bir tokayla topladım; ama galiba biraz fazla oyalanmışım. Tostumu makineden çıkardım(fırın eldiveniyle!) tost makinesinden buharlar çıkıyordu ve tostum neredeydi? Ben sadece bir avuç kül görüyordum!!! Külleri (tostumu) çöpe attıktan sonra tabi ki de kendime dünyanın en zor yemeği olan mısır gevreğini hazırladım. Mısır gevreğimi yedim ve evraklarımı alıp evden çıktım. Sarı küçük arabama binip arabayı çalıştırdım. Çalıştığım hastane evime yakındı; ama ben üşengeçtim.

Hastanenin otoparkına vardığımda arabamı parkedip arabamdan eşyalarımla indim. Odama doğru merdivenlerden yukarı çıkmaya başladım. Odamın kilidini açıp içeriye girdim. Rahattım, bugün ilk randevum 08.30 da idi. Eşyalarımı bırakıp merdivenlerden hastanenin kantinine geldim. Kendime bugün evde beceremediğim kaşarlı tostumu ve meyve suyumu aldım. Evet kahvaltı yapmama rağmen acıkmıştım. Evet tıkınmayı sevebilir bir insan! Bu kadar yargılayıcı olmayın lütfen.

Kantinde ki masalardan birine oturup, yemeğimi yedikten sonra lavaboya ellerimi yıkamaya gittim. Gitmez olaydım!!! Ben bunları görecek ne yaptım?! 

İçeriye girmemle erkekler tuvaletine girdiğimi anladım ve kaçtım. Bir psikolog olmama dayanarak söylüyorum. Psikolojim bozuldu. Hızlıca kızlar tuvaletinde ellerimi yıkayıp odama çıktım. Daha randevuya bir saat vardı ve ben dinlenebilirdim. Bir çocuk terapisti olduğumdan aslında fazla zorlanmıyordum. Genellikle küçük çocukların altlarını ıslatmalarıyla haşır neşir oluyordum ya da gençlerin sınav kaygılarıyla... 

Ayaklarımı masama uzattım ve kafamı da koltuğuma yasladım. Biraz dinlenmekten zarar gelmez ne de olsa.

08.00

-AAAAAAAAAA!!!

Evet sandalyeden düşmüştüm. Şu an tam anlamıyla tepetaklaktım. Kalkıp üstümü düzelttim ve randevu için masamı toparladım ve ayak izlerimi sildim. Sandalyemde oturup hastanın gelmesini bekledim.

08.32

Kapım çaldı. Gelen hasta iki dakika geç gelmişti. Demek ki takıntılı biri değildi.

-Buyurun.

-Merhaba Işıl Hanım. Bu benim kızım Deniz. 

-Hoş geldin Deniz.

Kız en  az 20 yaşındaydı. İyi de bu kız da altına kaçırıyor ya da kekeliyor olamazdı değil mi?

Şans Kapıdan KaçıncaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin