Veda

91 8 0
                                    



Sabah uyandığımda yataktan doğrulurken gece gördüğüm kâbusu düşündüm. O kadar şiddetliydi ki beni ağır uykumdan terler içinde kaldırmıştı. Kalktım ve yüzümü yıkamak için banyoya yöneldim. O esnada iyice netleşmeye başladı sahneler. Bindiğimiz Kirpi'yi delik deşik eden dochkanın sesi bile yankılanmaya başladı. Sadece eğitim videolarında gördüğüm bi silahın kâbusum olması garipti. Banyoda işimi bitirip annemin kahvaltı hazır sözü üzerine salona girdim. Evden ayrılışıma yakışır bi kahvaltı hazırlamıştı annem bana kırgın olmasına rağmen. Belki de böyle ayrılmamı istemiyordu evimden. Gönüllü şark görevi için komutanım Binbaşı Yavuz Bey'in de yardımıyla dilekçe yazdığımı öğrendiğinden beri ağzını bıçak açmamıştı. Ama bu sabah suskunluğunu bozmuş anlaşılan. Babam bana hak veriyordu ama onun da gönlü pek razı değildi bu duruma. Arkadaşım, can dostum Mete'nin sivilken şehit edilişi beni buna zorlamıştı. O hain köpekler onu arkasından vurmuşlar bi köprünün altında. Olayın haberini 11 gibi aldım. O gece işi uzamış; kıyafetlerini değiştirip çıkmış hastaneden 10 gibi. Haberi ilk aldığımda attım kendimi koştum, koştum deliler gibi hastaneye. Çünkü biliyordum araba süremezdim bu halde. 20-30 dakika boyunca durmadan koştum. Kalbim yerinden çıkıcak gibiydi hastanenin bahçesine vardığımda. O an çöktüm dizlerimin üstüne kustum ex haberini aldığımda. İçim dışıma çıkıcaktı resmen. İnsan ne kadar ölüm görse de bir yakını öldüğünde karşı koyamıyor şoka. Gittim şehit babasına yakışır olarak sükût içinde oturan Tahir Amca'ya sarıldım. Gözyaşlarım sağ omzunu ıslamıştı. ''Havva Annem nerde? '' dedim. Sakinleştirici verildiğini söyledi. Cenazesini aldığımız çarşamba gecesinin sabahında selası verildi. Selan bile haberlerden uzun sürdü be kardeşim. Bu muydu şehide vefa? Çıkıp makyajlı bi karının istifini bozmadan olayı anlatıp magazin haberinden az vurgulanması mıydı vefa? Öğlen namazından sonra cenaze namazını kıldık. Hiç bir an bırakmadım tabutunu omzumdan. Tahir Amca ayakta bile zor durduğundan 100 metre uzaktaki mezarlığa arabayla gelmişti. Cenazeden sonra çok duramadım taziye evinde. Kuran beni rahatsız etmişti. Bunun ateist olmamla bi alakası yoktu. Hiç olayla alakasız dilini bile anlamadıkları bi kitabın okunması bunun da Mete'ye faydası olucağının düşünülmesi beni rahatsız etmişti. O gün erken yattım sabah da gittim dilekçeyi verdim. Tayin yerimin Şırnak'daki Tugay'da söyleniceği belirtildi. Büyük bi ihtimal bi kaç ay tugayda kalıp daha sonra bi karakola kaydırılıcaktım. Eğitimli bi subayı deneyimsiz olarak sahaya sürmek istemiyorlardı anlaşılan. Bunları düşünürken birden annemin ''Neden bi şey yemiyosun oğlum ?'' İkazıyla irkildim. İştahımın olmadığını söyledim. Bi saate hazırladım valizimi. Sahile yürüyüşe çıktım belki eski bi arkadaşları görürüm diye. Kız arkadaşımı aradım telefondan tabi hala öyleyse. Açtığında konuşmak istediğimi böyle ayrılmamamız gerektiğini söyledim. Tamam, hazırlanıp gelicem dedi çabucak, kapattı sonra. Son konuşmamızda onu da bıraktığımı söyledi burda anılarla beraber. Ayrılmanın mantıklı olduğunu beni yeşilçam filmelrindeki gibi aylarca bekleyemeyeceğini söyledi haklıydı da. Biraz daha iyiydim bu konuşmadan sonra. Otobüsün 6 da kalktığını söyledim ve ayrıdım ordan. Terminale geldiğimizde babam ve anneme söz verdim sağ dönüceğime. Taktım kulaklıklarımı, kafamı cama yasladım dışarıyı izlemeye başladım. Bi uçtan diğer ucuna Türkiye'yi. Gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başladı. Anca yolcuğun bitmesine iki saat geldiğinde uykum gelmişti ve huzurla uykuya daldım.

Vatan Sağolsun!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin