2 yıl önce...Cihan Yavuz yani Aydan'ın babası, Güven Holding'in başına geçtiği günden sonra hızla büyümesini sağlamış artık şirketin adı dünyaca tanınmış şirketler arasına girmişti. Yinede yerinin garanti olması adına kızını kullanmak ona göre değildi. Ama kızı Aydan'ın, Alex'le evlenmeye dünden razı olması şirket adına büyük şans olması gerekirken çapkın pleyboy tarafından kızının üzülmesine asla dayanamazdı. Marcos'un getirdiği bu teklife onay vermeden önce son defa güzel gözlü kızına sordu.
"Aydan! Biriciğim... Eminsin değil mi bu kararına? Sonuçta Alexandır Gerard senin istediğin gibi bir eş olmaya bilir? Senin üzülmene asla dayanamam. Sadece iş için olmamalı evliliğin, aşkı yaşamalısın!"
"Babam..." diye sarıldı genç kız, "Ben zaten o yakışıklı pleyboya ilk gördüğüm andan beri aşığım..."
"Benim güzel gözlü kızım aşk öyle dergi kapaklarında göründüğü gibi değil. Büyük emek ister... Üzülmene dayanamam."
"Sen merak etme canım babam. Beni kimsenin üzmesine asla izin vermem."
"Anlaşılan sen kararını çoktan vermişsin, bana söz söylemek düşmez artık. Bay Marcos Gerard'a söyleyim hafta sonu yüzükleri takalım... Unutmadan yüzükler takılsa dahi düğün için acele etmeyeceksiniz, kesinlikle okul bitmeden evlilik olmayacak, tamam mı? "diyerek kollarının arasındaki kızının başını öptü.
Aydan sıkıca sarıldığı babasına "tamam babacım senin istediğin gibi düğün seneye kalsın." Dediğinde Cihan Yavuz'un içini bir burukluk kapladı. Biricik kızı kararlıydı, artık evlenip gidecekti kanatlarının altından. Derin bir 'offf' çekti..
Ne zordu kız babası olmak...
Aydan sarıldığı babasından ayrılıp büyük mutlulukla odasına geçti. Sonunda duaları kabul olmuş, bir mucizeyle aşık olduğu Alex'in karısı olacaktı. Tamam önce babasının istediği gibi okulunu bitirecek sonrada dillere destan bir düğünle evlenecekti. Kendi kendine hayallerine kıkırdayarak yatağına yattı. Şimdilik tek başına uyuyacaktı ama en fazla bir yıl sonra tek uyumayacak sevdiği adamın kollarında olacaktı.
Sabah neşe içinde yataktan kalkıp banyoya girdi. Her sabah güne başlamadan yıkanmayı seviyordu. Omuzlarına değmeyen siyah saçlarını tararken 'keşke geçen ay kestirmeseydim' diye düşündü. Düğüne kadar tekrar uzamazlarsa! Gelin olurken saçları sorun olsun istemiyordu. "İnşallah uzar da beni sıkıntıya sokmaz" düşünceleriyle saçlarına fön çekmesi için evin çalışanına seslendi. Mızmız kız gelene kadar azıcık yüzüne renk katsa iyi olacaktı. Gerçi Allah özenle yaratmıştı kendini hiç makyaja ihtiyacı olmasada biraz gözlerinin yeşilini, birazda dolgun dudaklarını ön plana çıkartmanın zararı yoktu.
..."Tamam Betül yeter bu kadar." Diyerek makyaj masasından kalktı. "Sen çık ben okula gidince temizlersin odayı. Bide şoföre söyle bu gün beni o götürecek" Dediğinde Betül küçük hanımın emriyle çıktı.
"Kendini beğenmiş ukala. Sanki küçük dağları o yarattı. Tövbe tövbe Allahım. Bu kızın kendini beğenmiş halini sen de görüyorsun. Rabbim zorla söyletiyor bu sözleri bana. Sen beni affet allahım." Diyen Betül hergün küçük hanımın şımarık tavırlarına katlanmak zorunda olmayı sevmese de para kazanmak için mecburdu. Ama Aydan kendine insan gibi davransa güzelliğinden hiç birşey kaybetmezdi değil mi? "Hayır bide 'Halkla İlişkiler' okuyor şımarık, kendini üstün görmekten asla vazgeçmez bu kız." Diye kendi kendine söylenerek Aydan'ın emrini yerini getirmeye gitti.
Aydan kısa kollu pembe gömleğini göbeğini açıkta bırakacak şekilde önünde bağladı ve altına minicik kot şortu geçirdi. Boyu uzun olsada topuklu onun için asla vaz geçilmez olduğundan bağcıklı sandaletlerini ayağına giydiğinde artık okula gitmeye hazırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİMSİN
RomanceBenimsin... Giriş... Sevgi neydi? Evet hepimizin aklına gelen o meşhur replik... Sevgi iyilikti, dostluktu. Sevgi emekti... Esas adamımız Alex gecen hafta sırf bu yuzden yerleşmişti İstanbul'a.. Kaybetmenin ne demek oldugunu bilmeyen bir adam için A...