Tayfun ve Filiz ( kabulleniş)

19.6K 1.2K 59
                                    



Gür ve otoriter sesiyle oğlu Tayfun'a seslendi Cihan Bey "Cumartesiye hazırlan. Senin için kız istemeye gideceğiz."

Tayfun babasına "Asla! Bu aptal evlilik meselesi nerden çıktı?" Diye bağırırken sinirden titreyen sesine hakim olamıyordu.

"Bana karşı yüksek sesle konuşma kabalığını bu defalığına şaşkınlığına veriyorum. Sakın bir daha sesini yükseltme!"

Babasının haklı olduğunun farkında olan genç adam sinirini yumruklarını sıkarak bastırmaya çalışsada içinden kabarıp gelen duygularının hiç sakin olmaya niyeti yoktu. Yinede daha yumuşak sesle "Babacım ben evliliğe karşı değilim ama emri vaki bir evlilik yapmak istemiyorum. Hemde böyle bir zamanda nerden çıkartıyorsun bu evliliği Allah aşkına!"diye söyledi.

"Yaşlandım. Torun sahibiyim ama henüz nasıl koktuğunu dahi  bilmiyorum. Aydan'ım desen içimde ayrı sıkıntı. Belkide onu bir daha hiç göremeyeceğim.- elini tekleyen kalbinin üzerine getiren ve zorlarda olsa derin bir nefesle rahatlamaya çalışan Cihan Bey'in numara yaptığını düşünen Tayfun soğuk ifadesini değiştirmedi.- Kızlarımın bana yaptığını sen yapma oğlum."

"Sakin olmaya çalışıyorum, babamsın, atamsın diyorum ama sen beni anlamıyorsun ya da anlamak istemiyorsun. Senin hataların yüzünden, iki kızında yanında değil. Kabullen artık bunu. Her şey senin yüzünden! Jes'i nasıl bir çıkmazın için de bıraktıysan laneti seni öyle bir sarmış ki, yıllarca annemle mutluluk oyunu oynadığınızı Aydan da bende bal gibi göyüyorduk. Ama sen yaşlandıkça akıllanmak yerine  hâlâ hata yapmaya devam ederek benide kaybetmeye çalışıyorsun."

"Yapma evladım. Ben yıllarca sizin için yaşadım. Aşkın peşine düşüp mutlu olmak varken her şeyden vaz geçerek tek amacım sadece sizin aile ortamında büyümeniz oldu."

"Ne aile ama. Her gece yapılan kavgalar her gün yaşanan küskünlük. Böyle yaşamaktansa keşke en başta ayrılsaydınız da sen aşkınla yaşasaydın biz de huzur içinde büyüseydik."

Cihan Bey duydukları adeta donup kaldı.- Yaşadığı hayatı tatlı kılan tek şeydi onun için evlatları. Behiye ile kayın babasının isteği üzerine evlenmiş olabilirdi ama onu görür görmez beğenmiş, böyle güzel bir kızın eşi olmasını sadece  hayallerinde mümkün olacağını düşünürken Behiye'nin babası Mustafa Bey'in teklifiyle mutluluktan havalara uçmuştu. Mustafa Bey'in tek şartı biricik ve fazlasıyla şımarık kızını ne olursa olsun bırakmayacağına söz vermesiydi. O zamanlar yaşının küçüklüğü verdiği toylukla seve seve kabul etti Cihan Yavuz. Sonradan kalbine giren aşkla yaşadığı pişmanlık her gün aynı sertlikle yüzüne vursada sözüne sağdık kalarak Behiye'den ayrılmadı. Mustafa Bey'e verdiği söz dışında da iki güzel evladı her şeyiydi onun. - eli kalbinin üzerine tekrar gelirken "Peki evlat." diyerek bitkince koltuğun üzerine bıraktı kendini. Babasının yaşadığı değişimin ciddi olmadığını düşünen Tayfun sinirle çalışma odasından çıkıp sokağa attı kendini.

Cihan Bey odayı terk edip giden oğlunun ardından sıkışan kalbini ovalarken "Bu iş burda  bitmeyecek Tayfun Bey!"diye mırıldandı kendi kendine. Sonuçta Filiz'in babasına "kızın artık gelinim, kahveyi içmeye en yakın sürede geleceğiz."diyerek genç kızı istediğini emri vaki yapmıştı. Hem Filiz'i gibi güzel ama kendini bilen bir kız oğlunun yanına yakışırdı. Sehpanın üzerinde çalan telefon daldığı düşüncelerden çıkartınca bitkince uzandı. Ekranda "Ahmet Gümüş" yazıyordu. Sıkıntıyla bir nefes alıp "Söyle Ahmet."diyerek cevapladı.

"İyi akşamlar Cihan Bey."
"İyi akşamlar Ahmet."
"Efendim şükürler olsun bu sabah kızım geldi."
"Gözün aydın olsun."
"Sağolun efendim. İnşallah sizde bir an önce kavuşursunuz Aydan Hanımla."
"İnşallah Ahmet inşallah."Diye yürekten dua eden Cihan Bey'in içi biraz burkuldu. Kokusu öyle çok özlemişti güzel gözlüsünün.
"Filiz'imle konuşmadan önce sizi aramak istedim. Kesin geliyorsunuz değil mi?"
"Ahmet'cim sen konuş güzel gelinimle yalnız kusura bakmayın ziyareti bir kaç gün ertelemek gerekiyor."
Ahmet Bey"Peki Efendim siz bilirsiniz. Ne zaman uygun görürseniz kapımız her daim açıktır."diyerek telefonu kapattı.
Cihan Bey'de biten görüşmesinin ardından vakit kaybetmeden doktorunu aradı. Aralarında geçen konuşmanın ardından kalbi zorlasa da keyfi biraz yerine gelmişti.

Aslında gerçekten kalbindeki sızılar ciddi boyuttaydı Cihan Yavuz için. Çok zorluyor çok düşünüyordu çocuklarının her birini. Emektar doktoru sonuçları dikkatlice incelediğinde bir kaç öncesine göre bir damarın daha tıkalı olduğunu fark etmişti. Ama anjiyo ile açılabilecek durumda olması hastası için büyük bir şanstı.

"Düşünceler içinde kendini yorma diye  kaç defa söyledim. Neden hiç dinlemiyorsun beni?"

"Güldürme beni doktor. Dört bir yanımdan dertler akarken düşünme demesi ne kolay."
"Vardır elbette hepsinin bir çaresi yeter ki sen dimdik ayakta dur!"

***

Cihan Bey yattığı hasta yatağından  kendini yaşlı gözlerle görmeye çalışan çocuklarına baktı. Sonunda küçük yaramazları yola gelmişlerdi. - ne kadar büyümüş olurlarda olsunlar onlar hala 'küçük yaramazlar' dı babaları için- 

Doktor onlara aslında gerçeği biraz sert söylemişti. "Açık kalp ameliyatına hazır olun." Diyerek. Şuan biraz rol yapıyor gibi gözükse de böyle giderse hastası Cihan'ı gerçekten açık kalp ameliyatı bekliyordu.

...

Yapılan anjio ve tedbir amaçlı bir haftadan uzun bir süre özel hastanede kalan Cihan Yavuz için artık eve dönüş vakti gelmişti. Günlerdir hastane köşelerinde yaşayan çocukları böyle bir dersi çoktan hak etmişlerdi. Tayfun babası için getirdiği tekerlekli sandalyeyle odasına geldiğinde Cihan Bey telefonla görüşüyordu.
"Tamam Ahmet'cim akşama hazır olun, Allah'ın emriyle kızını istemeye geliyoruz." Derken sesinin odada yankılanmasını bizzat kendi sağladı.

Bitkince nefes alıp veren Tayfun babasının hayatının içine ettiğinden emin olduğu için  kendinden çoktan vaz geçmişti. Kızlarına gücü yetmeyen yaşlı kurt tüm dişlerini kendi üzerine batırıyordu.

BENİMSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin