Son çığlığım nico diye bağırmam oldu.
Ses git gide beynimde yükseliyordu ve beni ele geçirmeye çalışıyordu.
Nico "işte bunun olmasından korkuyordum" dedi. Daha sonra da bilmediğim kelimelerle birşeyler söyledi. Sonra bir sessizlik oldu. Zihnim durgunlaştı. artık ses yoktu. Gitmişti.
"nico s-sen ne yaptın az önce? " dedim. Çok yorgun düşmüştü. Konuşamadı. Dizlerinin üstüne düştü. Hemen kaldırdım. Elimi sıkı tutmasını söyledim. İçimden bir güç yayılıyordu. Bu annen kızım. Sana yardımcı olacağım. Şimdi gözlerini kapat ve dışarıda bir yeri hayal et .iyi düşün. Odaklan. Sadece odaklan....
Ses gittikçe kısıldı ve yok oldu.
Odaklanmayı birkaç denemeden sonra başardım. Gözlerimi kapattım. Sadece yukarılarda bir yerde olmayı diledim....
Gözlerimi açtığımda fazla yukarıyı dülşediğimi anladım. Çünkü Empire States in en üst katındaydık. Nico şaşkın görünüyordu. "iyide sen. Nasıl yani? "dedi.
Elini bıraktım ve kafamı ona çevirdim.
"ilk olarak; biz neredeyiz? İkinci olarak ise sorunun cevabı bilmiyorum, yani, bir kadın sesi duydum, bana birşeyler söyledi "yüzümü buruşturdum ve devam ettim "bir de annemmiş ,hah, ne saçma"diye bitirdim.
Gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu. Saçlarını yüzünden çekmişti ve nihayet bembeyaz narin yüzünü ortaya çıkartmıştı.
"a-annen mi? "diye sordu şaşkınlıkla.
"Evet, ama başka birşey demeden ses kayboldu"dedim. Birşey söylemedi.
"bu arada hala cevap vermedin? "dediğimde kaşlarını çattı, bu düşündüğünü gösteriyordu.
"Neresi burası? "dedim kısaca.
"ha, burası olimposa giden asansörün önü. Hemen gitmeliyiz. "dedi.
"sanırım fazla yüksek bir yer dilemişim"dedim. "buradan neden gitmeliyiz? "dedim.
"inan Olimpos tanrılarıyla uğraşamak istemezsin "dedi. Olimpos tanrıları mı? Nereden tanıdık geliyordu bu kadar...? Babamın günlüğünden elbette! Onun günlüğünü gizlice okumuştum ama yarısı yırtıktı. En sonunda cevap verebildim
"ta-tamam".
Cidden,çok garipti. Nico bana döndü.
"bizi buraya nasıl getirdin? "diye sordu.
"bilmiyorum, ben, sadece sesi dinledim"dedim.
"o ses, yani annen, tam olarak ne diyordu sana? "diye sordu.
Olanları hatırlamaya çalıştım, başım döndü, dengemi kaybettim. Tam düşecekken zayıf kollarıyla beni belimden kavradı.
"Teşekkür ederim "dedim
"sen iyi misin? "dedi endişeli bir şekilde.
"sadece olanları düşündüm ve başım döndü"diye cevapladım. Ve ekledim "ses bana odaklan diyordu, bir yeri düşün ve ona odaklan "dedim.
Düşünceli gözüküyordu. "hmm"demekle yetindi.
"o zaman bunu tekrar yapabilir misin? "dedi.
"Bilmiyorum,Deneyip göreceğiz. "dedim. "tamam şimdi sana bir yer tarif edeceğim,biraz karışık onun için sen bizi en iyisi yakınlarında bir yere götür, kendini çok zorlama ,aksi takdirde düşeriz "dedi. İlk defa bu kadar uzun süre konuşmuştu.
Kendimi anlattığı yeri düşünmeye zorladım. Nico nun elini tuttum ve odaklandım. Nico'nun Bir kamp kapısı olduğunu söylediği yerin çok yakınındaydık. Elimi bıraktı.
"İşte, Orası Melez Kampı"dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hekate Kızı
Fanfiction*Nico Di Angelo Clare dışarıdan liseli bir genç kız gibi görülse de o aslında kayıp bir melezdi ... Bir gün eve dönerken rüyalarında gördüğü çocuğa çarpıyor,Nico Di Angelo'ya "Daha önce hiç hekate melezi gördüğümü sanmıyorum, uzun yıllardır"dedi şa...