Kuşku duymamaya başladığınızda, kendinizde kuşku duyun.

179 9 0
                                    

Saat sabahın beşi, günün en sevdiğim saatlerini geride bıraktım, güneşin kızıllığı gözlerimi kamaştırmaya başladı. Üzerimdeki battaniyeyi sıyırıp, yatağın köşesinde ayaklarımı rüzgarın hafif serinliğine bıraktım, biraz kendime geldikten sonra kendimi kahvaltı masasında buldum. Kahvaltımı yaptıktan beş dakika sonra takım elbisemle beraber 67 model impalamla yola çıktım.

"Günaydın efendim."
"Günaydın Claire, sana verdiğim araştırmayı bitirdin mi?"
"Bilgisiyarınıza detayları aktardım."

Başımı sağol manasıyla bir kere salladım. Odama geçtim ve önümde duran kocaman bir "Napolyon" tablosunun karşısında bulunan deri koltuğuma oturdum. Claire'dan araştırmasını istediğim bilgilerin detaylarına bakarken tüm günlerin aksine herhangi bir ters durum yoktu. Bu da demek oluyor ki "Risus" otelde tanıştığım "Kürk Mantolu Madonna" kitabında tasvir edilen o kadına birebir benzeyen dünyalar güzeli bayana zaman ayırabileceğim. Hemen telefon açtım.

-Merhaba, kusura bakmayın erken saatte rahatsız ettim.
-Hayır, memnun oldum açıkçası.
-Sevindim. Akşam müsaitseniz sizi bir yerlere götürmek istiyorum.
-Elbette neden olmasın.
-O halde 6 altı gibi evinizden alırım sizi.
-Akşam 7 olsun.
-Bana uyar akşam görüşürüz.
-Hoşça kalın.

Onun sesini duyduğun an tüylerim ürpermiş, uzun süredir hissetmediğim duygularım kabarmıştı. Daha önce ki deneyimlerim bana bu tür bir hissiyat yaşatmamıştı, bu çok farklı bir kadındı, kendisine bakan biri on kere daha dönüp bakıyordu lakin ben diğer erkeklerin aksine yapmadım, kadınların uzanamadığı erkek için çaba gösterdiğini hepimiz biliriz, oltama takıldı ve aynı ortamda bulunduğumuz bir anda tanışıverdik. Muhabbetindeki samimilik beni bir kez daha etkilemişti. Sadece cazibesi değil, üslubu ve kibarlığıyla tam bir Hanımefendiydi. Bende ne bulduğunu bilmiyorum, sanırım giydiğim şık takım elbisemden etkilenmişti. Yakışıklı bir insan değilim ve bu yüzden zeki olmak zorundaydım. Hayatımı bu felsefe üzerine kurdum, babamın desmond tavırları beni tek başıma yaşamaya sürüklemişti. Tam 16 yaşındayken kendi yaşamıma odaklanmıştım, sürekli kitap okur, incelemeler yapar, kendimi geliştirmeye odaklanırdım. Bir süre sonrasında tüm bu çabamın karşılığını aldım ve kendi şirketimi kurdum bu zamana gelene kadar bir çok bilim adamıyla, teknoloji geliştirme programlarında yer aldım. Örnek aldığım kimse olmadı, karakterimi ve yaşamımı kendim seçtim belki hayalimdeki benden daha yükseklerdeyim ama bu halimden oldukça memnunum. Sürekli umut ettim, hayal kurdum, onları hedef haline getirdim bunu başardım. Her zaman şu sözü söylerim "Şuan ki halinden daha farklı bir yaşamın olabilir, kendine umut aşıla, inanç aşıla. Unutma, umudunu kaybettiğin gün inancınıda kaybedersin." Aslında okuduğum bir kitaptan fazlasıyla etkilenip bunları kendime sürekli söylerken buldum. Aynı zamanda şiirler yazıp, ödüller kazandım fakat hiç bir ödülü kendi evime götürmedim çünkü daha iyisini yazabilirdim. İnsanların şair benzetmesine ilk başlarda pek alışamamıştım, sonradan hoşuma gittikçe daha iyi eserler vermeye başladım.

Saat iyice yaklaşmıştı ve oturduğum koltuktan bir dakika bile kalkmadan bu kadın üzerinde araştırma yapmıştım. Oldukça temiz ve karakterli bir aileden gelmekteydi, aynı zamanda güzelliğini büyük annesine borçluydu, ki kendisi zamanında tüm erkekleri etrafına toplar, hiç birine yüz vermeden zor bir kadın olduğunu herkese göstermişti.

Oturduğum koltuktan ayağa kalktım, takım elbisemin yakasını ve kravatımı iyice düzelttim ve Hanımefendinin evine doğru yola çıktım. Kendisi beni kapıda şık bir elbiseyle bekliyordu. Centilmen bir erkek görüntüsü vermek amacıyla aracın yan koltuğunun kapısını açtım, bir yandan bir kadının kölesi olmuş gibi hissediyordum ama önemi yoktu. Bu kadın için değerdi fakat ne kadar tanıyorum ki? Kafamdaki tüm bu soru işaretlerini kırmak için kendisiyle konuşmaya yeltenirken atıldı ;

Sorunlu SorunsuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin