#4
"John!Nereye gidiyorsun?"diye kocasına seslendi Martha.John:
"O bebeği yok etmeye gidiyorum Martha.O porselen şeytan bu aileye kötülükten başka bir şey getirmedi."
Grace okula gitmek için evden çıkmıştı.Bebeğini yanında götürmesine izin yoktu.
Bebek çay saati masasının üzerine oturtulmuştu.Sanki etrafını izliyormuş gibiydi.Karı kocanın konuşmalarını duyunca yılların eskittiği porselen yüzünde acı bir sırıtış belirdi.Neden kimse onunla oynamak istemiyordu?Kötü bir şey yapmıyordu ki.Sadece hunharca katledilen insanların katillerinin bulunmasına yardım ediyordu.Ah bir oyun amacına ulaşsa da ruhu bu bebekten çıksa!O zaman her şey daha iyi olurdu.Ama şimdi umudu Martha'daydı.Zamanı,yani 14 yaş,geçmişti ama o boktan kuralları kim umursardı ki?!Çıkmalıydı bu bebekten.Kollarını bacaklarını kıpırdatmalıydı artık.Attığı çığlıkları bile duyulmak istenmiyorken nasıl insanlara. "Ah şey!Bacaklarıma kramp girdi de bi zahmet hallediver."demek çok komik geliyordu Tina'ya.Ne lanetliydi ne de bir melekti.Sadece huzurlu bir çıkış yolu arayan kayıp bir ruhtu.
***********************************************************
"Haydi Martha!Sana yardım edebilirim.Seni burdan götürebilirim.Annenle olduğundan daha mutlu olursun.Zaten kasaba mahkemesine göre sana bakması iyi değil."
Martha hissizce gözlerini kaldırıp Şerif Richard'ın gözlerine sabitledi.
Şerif Richard o gözlerde yaşının çok üstünde bir olgunluk gördü.Sanki o tepede gördükleri onu ruhen 10 yıl ileriye götürmüştü.O saniyelik bakışmada pek çok insanın saatlerini harcasa da anlatamayacağı tüm duygularını ortaya sermişti Martha.
Bu küçük kız korkuyordu.Ama küçüklere has bilinçsiz bir korku değil.Başına neler gelebileceğini biliyordu.Aynı kendisi gibi.
"Martha saçma gelecek ama meleklere inanır mısın?"
"İnanırım Şerif Richard."
"Peki hiç onlardan birini gördün mü?Yani sarışın yeşil gözlü.Bazen korkutucu da görünebilirler ama aslında iyidirler.Çünkü onl..."
"Cassidy Debroah'ın hayaletinden mi bahsediyorsunuz Şerif?"diye sözünü kesti Martha.
Şerif şoka uğramıştı.Nasıl da lafı ağzından almıştı küçük kız?!Biraz kekeleyerek:
"Evet Martha.O...Seninle konuştu mu hiç?"Martha başıyla onayladı:
"Evet Şerif katili bulmalıyız."Birden Martha'nın gözleri büyüdü ve suratında bir sırıtış belirdi:
"İşte yine başlıyoruz."dedi "Şerif Cassidy burada.Konuşmak ister misin?"Şerif suratını 'Sen ne diyorsun ya?!'dercesine buruşturdu ama:
"Evet,elbette isterim ama onu nasıl çağıracağız ki?Sadece ihtiyacım olduğunda ve çok istediğimde geleceğini söylemişti."
Martha gözlerini sıkıca yummuştu.Elleri de başının arasındaydı.Kıkırdıyordu,sonra birden fısıldadı:
"Evet Cassidy,izin veriyorum.Sen konuş."Sonra gözlerini sıkıca yumdu ve başını kaldırdı.
Şerif neyle karşılaşacağını bilmiyordu ama iyi bir şey olmadığını biliyordu.Küçük kızın görüntüsünden ürkmüştü ve aniden gözlerini açtığında korkuyla derin bir nefes aldı.Deniz mavisi gözleri gitmiş yerine zümrüt yeşili gözler gelmişti.Cassidy'nin gözleri.
Şerif sinirli bir kahkaha attı:
"Tanrı aşkına!Artık yeter!Şimdi de içine ruh girmiş bir kızla mı konuşuyorum?"
Martha görünümlü Cassidy:
"Hoşuna gitmediyse normal ruh olarak da gelebilirim Şerif."Şerif:
"Zahmet olmayacaksa evet lütfen."dedi.Ruh içinden çıkınca güçsüzleşen Martha dizleri üstüne çöktü."Ayağa kalkarken kendi kendine:
"Bu iş hiç hoşuma gitmiyor."diye söylendi.
Birden yanında beliren Cassidy gülerek:
"Ne hoşuna gitmiyor Martha?"
"Ayy!Beni korkuttun,böyle aniden gelmeyi bırakmalısın."
"Bu benim doğamda var tatlım."Şerif:
"Artık şu meseleyi bir açıklığa kavuşturun!Senin katilinden konuşmamız gerekiyor Cass."Cassidy ayağa kalktı:
"Cass mı?Vay canına bu çok havalı!Artık bana Cass demenizi istiyorum.Sağol Şerif,bazen kafan çalışıyor."
"Bazen ha!?Teşekkürler Cass.Evet artık gerçeğe dönelim.Seçeneklerimiz neler?"
"Eeeeee...şey.Bebekle konuştum.Planlar değişti,katilin hemen bulunmasını istiyor bu nedenle bazı ipuçları vereceğim,çok önemli ipuçları."Martha'nın gözleri ilgiyle büyüdü:
"Çok mu önemli ipuçları?"Cass:
"Hem de çok önemli ipuçları!"
"Gerçekten çok ama çok mu önemli bu ipuçları?"
"Gerçekten çok ama çok ama çok önemliler!"
Şerif dayanamadı:
"Artık şu çok ama çok ama çok ama çok önemli ipuçlarını versen de gidip şu faili bulsak nasıl olur?!"
Cassidy 'Yaşlılar işte.' derscesine gözlerini devirdi ve anlatmaya koyuldu:
"Bulmaya çalıştığınız kişinin adı Owen."
Sonra hafifçe iç geçirdi.Şerif Cassidy'nin görüntüsünün hafifçe titrediğini ve altında yatan yarı zombi cesedi gördü belli belirsiz.
Demek ondan bahsetmek bile direncini kırıyor.Aralarında geçen her neyse güçlü olmalı,diye düşündü Richard.Sonra düşüncesini soruya dönüştürdü:
"O kim Cassidy?Yani senin neyin oluyor?"Cassidy'nin görüntüsü yine titreşti ama derin bir nefes alıp anlatmaya başladı.Aralarında geçen her şeyi.Owen'ın parlayan gözlerini,küstahça açılan dudaklarını,alaycı kahkahalarını,kaslı kollarını,heybetli bedenini...Ve keskin bıçağını...Bacağını nasıl kestiğini anlattı.
Sonra Martha'ya döndü:
"Eğer onu bulamazsak...Sen bulmak zorunda kalacaksın.14 yaşından sonra ama ben orda olmayacağım.Kurallar gereği ben zamanı geldiğinde gideceğim."
Şerif Richard:
"Eğer eninde sonunda gideceksen ve peşimizi bırakacaksan Owen'ı bulmamıza ne gerek var ki?"
"Yanılıyorsunuz.Peşinizi sadece ben bırakırım."Bebek Tina'ya baktı:
"O istediğini elde edene kadar asla durmayacak."
M.S
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUNCAK BEBEK KOLEKSİYONU
TerrorKuşaklardır taşınan bir lanet,arkalarında onlarca cesetler bırakan psikopatlar,korkmuş aileler ve porselen bir bebek.