Ömür sıklıkla nefes alıp verirken Baran dikkatle kendisine bakıyordu. Genç kız Baran'ın yanından geçerek koşar adımlarla Dilay ile birlikte kantinden çıktı. Sınıfa geçtiklerinde kendisine bakan arkadaşına ne var dermişçesine baktı.
"Neler oluyor Ömür? Baran ile aranda ne var?"
"Hiçbir şey! Aramızda hiçbir şey yok."
"Emin misin? Sana karşı olan davranışları normal değil."
Ömür kaçamakça cevaplar vererek konuyu kapatmaya çalışsa da Dilay sürekli kendisini sıkıştırıyordu. Kendi bile bu soruların cevabını bilmiyorken arkadaşına ne diyebilirdi ki?
Allah'tan hoca gelmişti de daha fazla Dilay'ın sorularına maruz kalmak zorunda kalmamıştı. Ders boyunca resim çizdi. Sahiden de çok gerilmişti. Baran'ın ne demek istediğini anlayamıyordu. Onun dikkatini mi çekiyordu? İyide kendisi gibi bir kız nasıl olurda öyle bir adamın dikkatini çekebilirdi? Baran'ın kendisine bakması imkansızın ötesindeydi.
Öğle arasında her ne kadar Dilay ile beraber yemek yemeye karar vermiş olsalar da abisinin sınıfa girip kendisini almasıyla bütün planları bozulmuştu. Koridorda abisiyle beraber ilerlerken merakla "Neredeydin bugün? Annemde yoktu." diye sordu. Fırat cevap vermeyince Ömür tekrar sordu.
"Abi sana soruyorum. Neredeydiniz?"
"Ömür sus. Sana söylemek isteseydim zaten söylerdim!"
Bir daha ağzını açmadı genç kız. Nasıl olsa ne yapar ne eder annesinden öğrenirdi. Çıkışa geldiklerinde yine aynı şekilde arabalara bindiler. Ömür inatla Baran'a bakmaktan kaçınıyordu. Sanki göz göze gelseler içinde ki her şeyi ifşa edecekti.
Telefonun sesini duyunca çantasından çıkartarak baktı.Arayan Ayça'ydı. Gülümseyerek telefonu açtı.
"Ayça." mutlulukla konuşurken kendisine bakan bir çift gözden habersizdi. Baran sürekli aynadan genç kıza bakıyor, gülümsemesinde uzun bir süre takılı kalıyordu. Ömür arabada olduğu için çok uzatmadan kapattı telefonu. Yemek yedikleri mekana geldiklerinde her zaman ki yerlerine oturdular. Ömür bu yemek olayını hiç sevmemişti. Sürekli bu gurupla yemek yemek zorunda mı kalacaktı?
***
"Hadi dışarı çıkalım." diyen Dilay'ın sesiyle kendine geldi. Her ne kadar abisine görünmek istemese de sınıfta çok bunalmıştı. Hocaları bugün gelemeyeceğinden ders boştu ve sınıfta sadece ikisi kalmıştı. Teklifini kabul edip ayaklandı. Beraber dışarı çıktılar.
Bahçeye çıktıklarında basketbol oynayan gurubu gördü ve şaşkınlıkla o tarafa bakmaya başladı. Abisini hiç basketbol oynarken görmemişti. İnsancıl bir huyu olduğu için oldukça şaşkındı. Diğerlerine baktı. Gurundaki erkekler ve o vardı... Topu potaya sokup direkten asılan onu görünce gözleri kilitlendi. Ne bir başkasına bakabiliyordu nede bir adım atabiliyordu. O kadar yakışıklı ve havalı görünüyordu ki...
"Hadisene"
Dilay'ın dürtmesiyle zoraki gidip banka oturdu. Sürekli Baran'a bakıyor ve ne kadar güzel oynadığını düşünüyordu. Terlediği için üzerinde ki beyaz sporcu atleti ıslanmış ve kasları iyice meydana çıkmıştı. Islak saçları alnına düşerken boynundan ter damlaları akıyordu. Ömür gözleri dahi kırpamıyordu. İçinde git gide büyüyen ateş birazdan kendini de bu okulu da yakabilirdi.
"Basketbol oynamaya bayılıyorlar. Sanırım adam akıllı yaptıkları tek şey basketbol."
Zorda olsa Dilay'a çevirdi bakışlarını. Onunda aynı yere baktığını gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREK YANGINI
Короткий рассказ"Benden kaçma. Daha çok dikkatimi çekiyorsun." diyen bir adamdan kaçacak kadar aptal, ona aşık olacak kadar deli biriydim.