1.BÖLÜM

17 1 0
                                    

Arkadaşlar şimdiden hepinize okuduğunuz için teşekkür ederim umarım beğenirsiniz
Sizden tek ricam votelerinizi lütfen esirgemeyin^^

******************************

Bahara az kalmıştı. Baharları severdim. İnsanın içine bir huzur salıyordu sanki. Sessizce açtığım pencereyi kapadım. Perdeyi çekip odama döndüm. Güzeldi odam. Mavinin tatlı bir tonuydu duvarlar. Mobilyalar mavi siyah renkteydi. Ferahtı. İçeriden annemin sesini duymamla gerilmem bir oldu.
-Bıktım senden. Hiçbir işe yaradığın yok anca sokaklarda sürt bıdıvıdıvıdı vs vs vs... Kendi kendime göz devirdim. Ve yanına mutfağa geçtim.
Mutlu bir hayatım yoktu genel olarak. Çok acı var. Babam mı. O bu berbatlığın başyapıtıydı. Hayatımı mahvetmişti. Beni doğar doğmaz terketmişti. Hemde anne adında bu kadına. Annem beni sevmezdi. Hiç sevmemişti. Küçük kardeşim ölmüştü ve benim yüzümden olduğunu düşünüyor olmalıydı.
3 yıl önce..

-heyy Kıvanç yavaş koş düşeceksin.
-Tamam ablaa ben yavaşım zaten..

Çimlerin üzerine gelince yalpalayıp kapaklandı. Hemen yanına koştum.
-Bak ben sana yavaş ol demiştim Kıvanç.
-Abla acıyoo.
-Tamam gel koluma gir

Sessizce apartmanın merdivenlerine doğru çıkmaya başladık. Neredeyse 3.kattaydık.
-Abla basamıyorum üstüne diye sızlanıyodu
-Tamam Kıvanç sen üstüne basmaya çalışma bak geldik nerdeyse.

Sonra bir anda Kıvanç'ın ayağı kaydı geriye doğru savruldu kolumdaki eli yok olmuştu. Merdivenlerden yuvarlanmaya başladı. Korkuyla çığlık atıp bağırmıştım. -Kıvançççççç hayırrrr!! Annem sesime kapıyı açmış ve beni ittirip aşağıya inmiş biryandan bağırıyordu Kıvanç diye.
Yerlerdeki kanı görünce kulaklarımı kapayıp çığlıklarımı yineledim.
Beni bırakma Kıvancım kardeşim canım diye fısıldamıştım sonkez.... Ve geç kalmıştım
"Efendim anne.
"

Hiçbir iş gördüğünü yok git bari ders çalış bi işe yara bıktım senden.
Ah bide bu vardı çalış çalış çalış .
"biraz hava almaya çıkıyorum ben gelince çalışıcam söz. Dedim
Söylenmelerini duymazdan geldim üzerime dar siyah pantolonumu ve bordo, kalın ve bana bol gelen ama çok sevdiğim kazagimi geçirdim. Bu kazagin bende manevi değeri vardı. Kimileriniz bir kazagi basit görse de, bu kardeşimin seçtiği ve beraber geçirdiğimiz son tatilde alınmış bir kazakti. Kapıdan dışarıya çıktığımda tokezleyip demire tutundum.

Saçlarım önümü kaplamış ve görmemi engellemişti. Bileğimdeki lastik tokayla saçımı ensemden bol bir kuyruk yapıp önünü açtım.
Ayakkabı bağcığımın çözülmesiyle tökezlemiş olduğumu anladım. Beyaz bağcıklarımı bağladıktan sonra bahçe kapısı açıp kendimi ev sınırlarının dışına attım. Özgürlük benim için yarım saati geçmeyen ama bana yaşam sağlayan bir yürüyüştü. Kulaklıklarımı takıp en sevdiğim ve rahatlatlatıcı bulduğum şarkıyı açtım. 'The dø- Dust ıt off' kulaklarımı doldururken başımı kaldırıp göğe baktım. Güneş bulutların arkasına saklanmış ve kendini gizlemişti. Bulutlar mavi yerine daha çok gri olup iç karartıyor du. Ama olsundu. Dışarıya çıkabilmek bile benim için bir ayrıcalık iken buna şükür etmeliydim. Oyle de oldu. Havanın kapalılığına bakmak yerine önüme baktım. İlerideki parkta koşuşturan çocuklar ve onların peşinde olan anneler. Gülümsedim usulca, hiç bir zaman bu kadar çocuk olamayışımın acısı vardı içimde. Uzun ve ulu ağaçların olduğu yürüyüş yolunda içime biraz olsun huzur dolmuştu. Evden uzaklaşmak benim için nefes almaktı. Evde sürekli azarlayan bir anne ve her köşesinde acı olan odalar varken mutlu olamıyordum. Adımlarımı parka doğru yönelttim. Banklardan birine oturdum sessizce. Acı veriyordu çocukları izlemek. Ama artık alışıyordum acıya. Aradan yıllar geçmişti nasıl olsa. Çocukları izledim. Kıvanç geliyordu aklıma ve dolan gözlerimi durduramıyordum. Çok acıyordu. Minik kardeşimi özlemiştim. Bana her seferinde Arya diyemediği için ayya diyordu küçükken ve büyüyüncede devam etmişti kızdığımı bildiği halde. Şimdiyse o Ayya deyişini duymak için neler vermezdimki. Ağlıyacağımı farkettiğimde banktan usulca kalktım. Parktan biraz uzakta aşağıya inince bir ormanlık alan vardı. Orda minik bir külübe vardı oraya gitmeyi severdim. Sahibi bir yıl önce oğlunun yanına eskişehire gitmişti ve en çok gelen biz olduğumuz için arkadaşlarımla bize emanet etmişti. Çok arkadaşım yoktu öyle. Sena Belinay Eslem ve Emre. Tüm dertlerimde yanımda olmuşlardı. Canım kadar seviyordum onları belkide canımdan çok. Külübeye vardığımda kapıyı açıp içeri geçtim. Uzandım çift kişilik koltuğa kenara koyduğumuz ayıcıklardan birini aldım ve sımsıkı sarıldım kendimi gözyaşlarına bıraktım. Ağladım ağladım ağladım içim çıkana kadar ağladım yaşadıklarıma yaşayamadıklarıma yaşayamayacaklarıma. Kahrolurcasına ağladım. Sonraysa ağlamanın yorgunluğuyla gözlerimi yumdum...

Gözlerimi açtım ve ovuşturmaya başladım külübede uyuya kaldığımı farkedince hızla kalktım. Hava kararmaya başlamıştı eve yetişmezsem sıkı bir azar yiyecektim. Hertürlü azar yiyecektim ama pek bir önemi yoktu.. Kulübeden çıkıp kapısını kilitledim. Bu anahtar sadece Emre, Belinay, Sena ve Eslem'de vardı. Havanın kararmış olması ürkütücü olsa da geceyi sevdiğim için yolda yürürken yıldızları incelemeye başladım. Karanlık yolda bana eşlik eden ay, yıldızlar ve patlamaya yüz tutmuş üç sokak lambasının cızırtısı vardı. Park akşamın ilerleyen saatleri olmasına rağmen ebeveyninler ve çocuklar ile doluydu. Burada herkes birbirine güvenir ve rahatça hareket edebilirdi çünkü. Çocuk sesleri kulaklarıma gelmeye başlayınca içinden tanıdık bir ses duydum. "Arya abla! Arya abla!" Yüzümü oyuncakların tarafına çevirdiğinde bana doğru kosarak gelen Tuğba'yı gördüm. Tuğba benim kardeşim kadar değer verdiğim küçük bir arkadaşım dı. Açık kollarını görünce bende yere çöküp kollarını açtım. Bana doğru kosarak ve fazla hızlı gelmesi sonucunda sarılırken yere düşmek durumda kalmıştık. İkimizde kahkahalar eşliğinde gülerken tatlı sesi doldurdu kulaklarımı. "Yoksun artık burda niye yoksun Arya abla özlüyorum seni ben." Diye devrik ama yaşına göre düzgün telaffuz ettiği kelimeler daha bir tatlıydı. "Haklısın miniğim ihmal ettim hep seni söz bidahakine diğerlerini de alıp gelicem." " Sözmü?. Diye sordu inanmazcasına."Söz. Dedim. Gülümseyerek. "Şimdi eve yetişmeliyim görüşürüz minik." Diyerek el sallayıp uzaklaştım. Yarın okul vardı bu tam bir lanetti. Okulu sevmezdim kim severdi ki. Dersler zordu en zoru 11.sınıf olmaktı sanırım. Eve vardığımda derince bir nefes aldım. Ve kapıyı tıklattım.
"Hiç gelmeseydin hanfendi.teşrif edebildiniz sonunda........... ve devamı. Susmak bilmiyordu cidden. Usulca odama çekildim üzerime pijamalarımı giyip mutfağa döndüm yemek hazırlıklarına yardım ettim.yemeği yer yemez odama geçtim. Hızlıca telefonu açıp bizimkilere mesaj attım. Bizim miniğin gönlünü almalıydık sonuçta. Okul vardı ve uyku bastırmıştı. Sessizce yatağıma girdim ve uykuya daldım...

Sabah alarmın çalması ile gözlerimi aralayıp tavana kısa bir bakış attım. Aklıma gelen 'bir bakış attın kalibimi yaktın' şarkısı ise okul günün ilk laneti olmalıydı.. Panduflarımı ayağıma geçirip koridordaki lavaboya girdim. Yüzümü, saçımı düzeltip işlerimi hallattikten sonra aşağıya yönelen merdivenlere doğru yürümeye başladım. Ahşap merdivenler eski olmanın verdiği yorgunlukla gıcırdayıp değişik sesler çıkarıyordu. Mutfağa ulaştığımadan daha küçük evimizin içine yayılan yumurta kokusunu almak mümkündü. Mutfağa girip ocağın başındaki anneme selam verdim. Surahideki bitmiş suyu pompası bozuk olan ama hala iş gormekte direnen damacana dan suyu doldurup masaya koydum. Annem omleti önüme bırakıp karşıma oturdu. Genelde yapmadığı bu davranış ya önemli bir konu hakinda konuşma sı gerektigini, ya da bir şey isteyeceğini belirtiyordu. "Arya" diyerek size giren anneme sadete gel bakışı atmak ile meşguldüm. "Biliyorsun ki gelirimiz evin ve ikimizin masraflarını karşılamak için epey az. Çalıştığım yerden maaşıma zam istedim fakat bu daha da düşmesine neden oldu. İşler epey az olduğu için batma noktasına geldi ve sanırım işsiz kalacağım gibi gorunuyor. Yani demem o ki" vee ışte geliyor. Demiştim bir şey isteyecek diye.. "Senin de okulundan sonra part time çalışıp bana yardımcı olmanı istiyorum kızım." Başımı omletten anneme çevirip kısa bir bakış attım. Her ne kadar bunu yapmaya hiç meraklı olmasam da, konunun tartışmaya açık olmadığı belliydi. "Tamam." Deyip masadan kalktım. Okul kıyafetlerimi giyip rimel sürdükten sonra çantamı da alıp evden çıktım. Sanırım bugün epey yorucu geçecekti. Okuldan sonra iş aramayı aklımın bir köşesine not ettim.

SON BAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin