(Multimedya: Semih- Ezgi)
Sonunda başka bir ailem olduğunu öğrendim. Bir kere yatılı okuldayken okuduğum bir kitapta "her insanın sadece bir tane ortak özellikleri vardır. Herkesin ailesi vardır. Yani hiç kimse o kişiyi sevmese yine de ailesi onu severmiş" yazıyordu. Ben onu okuduğumda ben herkes olmaktan çıkmıştım. Yani ne beni seven ne koruyan ne de benim arkamda duran bir ailem vardı. Ben herkes değildim. Ben malesef herkes gibi değildim. Ama artık onlardan olma şansım vardı. Çünkü benim bir amcam vardı.Dolan gözlerimi silip hızlıca üstümü giyindim. Saçlarımı doğal haline bırakıp hızlıca çıktım evden. Telefonuma gelen mesaj sesiyle çantamdan çıkarttım. Adres yazıyordu. Bir taksi çevirip hızlıca verilen adresi tarif ettim. Kısa bir süre sonra taksicinin uyarısıyla geldiğimi anladım. Ücreti ödeyip arabadan indim. Bir cafenin önündeydik. Önce derin bir nefes aldım, gözlerimi yavaşça kapatıp açtım. Hazırdım işte. Cafenin kapısını yavaşça ittirdim. Cafede bir takım elbiseli adam, bir çift ergen sevgili, yaşlıca bir amca ve yemeğinden başka bir yere bakmadan yemek yiyen orta yaşlarda bir kadın vardı. Hepsine mal mal bakıyordum. Taa ki takım elbiseli adam bana bakarak ayağa kalkana dek. Hafif bir tebessümle yanına gittim. El tokalaştıktan sonra masanın dört bir yanında duran sandalyelerden birine oturdum.
"Eee... hadi konuşun. Kimsiniz? Amcam nerede? Veya neden daha önce söylemediniz bir amcam olduğunu?" Daha fazla konuşamadım. Nedeni soru bulamamam değildi. Nefesim bitmişti :)
Adam tebessümle baktı bana. Bende gülümsedim. Derince bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.
"Sakinleşin. Herşeyi anlatacağım. Biliyorsunuz ki ben Salih Bey'in avukatıyım. Salih Bey artık sizinle yaşamak istediği için sizi araştırmamı söyledi. Ve işte karşımdasınız. Bir aileniz olmadığı için sizinle yaşamak istiyor. Ne dersiniz? "Bu işten kurtulucaktım işte. Sonunda bitti bu eziyet. Kurtuldum. Hızlıca telefonumu çıkarttım.
Kime: ÖKÜZ!!!-İşten ayrılıyorum. Bitti yani eziyetim. Artık sana katlanmayacağım.
-Ne diyorsun sen Doğa?
-İstifa ediyorum.
-Sakın bir daha çevremde dolaşma. SAKIN !!!!
Biliyorum. Biraz sert oldu ama olsun. Yinede eziyetim bitti. Şimdi şu morukla tanışalım bakalım.
"Ben fikrimi sonra belirticem. Şimdi moru... yani amcamla tanışmak istiyorum." Dedim tek kaşımı kaldırarak. Az kalsın adama moruk diyordum. Kendimi ağırdan satıcam tabii ki. Hemen evet dersem kolay lokma olurum. O yüzden ilk tanışıcam sonra evet derim. Ama yine de evet dicem.
Avukat başıyla onaylayıp onu takip etmemi söyledi. Cafeden çıktık, siyah bir arabanın önünde durduk. Kapımı açtı ve buyrun dedi. Arabaya bindiğimde kara gözlü, kara kaşlı biri bana bakarak gülümsüyordu. Ben bu adamı sanki bir yerden tanıyor gibiydim. İyi de bu adam bizim öküzün salonunda resmi vardı. Fakat iki gün önce Doruk sinirli bir şekilde resmi yırtmıştı. Peki bu adam kimdi? Gerçektende benim amcam mıydı?
"Siz benim amcam deği..." daha sözümü bitiremeden kafama sert bişeyle vuruldu. Sonra ne mi oldu? Sadece karanlık...
→→→→→3 SAAT SONRA←←←←←
Gözlerimi açtığımda bir depodaydım. İyi de ben niye buradayım? Lan ben normal bir kızım. Ne babam mafya ne de her hangi bir tanıdığım. Hikayelerdeki gibi değilim. Normal klasik bir türk kızıyım ben. Bir iki kere bağırdım. Sandalyeye bağlanmış bir vaziyette mal mal bağırıyordum. Ama ses yoktu. Aniden arkamdan kapı sesi geldi. Kim olduğunu göremiyordum. Çünkü arkamdaydı. Ben bir insanım yani... kafam 360° dönmüyorki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİL BAŞTAN
ChickLitGüneş erkenden doğar, öğleyken tepeye gelir ve akşam batar. Bazılarının güneşi hiç batmaz bazılarının ki ise hiç doğmaz... Bazıları kendi güneşine kendisi gölge olur, bazıları ise doğmayan güneşlerine hayatıma ışık ol diye yalvarır. Peki ya güneş b...