Vatani vazifesini bitirdikten sonra, anacığınınyanına, ana ocağına döndü. Hal ve vaziyeti kendisine de arz etti. Tam bir şehitkarısına yaraşır bir şekilde cevap aldı ' Sen şehir oğlusun, baban İstanbul'lu,Trabzon'lu Diyarbakır'lı demeden milletimiz ve devletimiz için şehit oldu.Sende babanın ardında bıraktığı bu mirasa, yeni memleket çocuklarına sanaöğretildiği gibi okuma yazma öğreteceksin' ve bir daha da aynı bahsi açmadı. Birhafta kaldıktan sonra memleketin en ücra köşesine tren biletini aldı. Anacığıile birlikte gara giderken içi içine sığmıyordu. Üzüldüğünü belli etmemek içinfazla konuşmuyor, konuşursa titreyen sesinin hem kendisini hem de anasınıağlatacağını biliyordu. Evladının durumunu hisseden anacığı da hiç konuşmuyor,sadece elini arada bir evladının yüzüne sürüyordu. Gar tıka basa dolu, adımatmanın mümkünatı yoktu. Anadolu'dan gelen yeni yolcular, karşılayan yakınlar,gidenler ve onları yolcu eden yolcu yakınları ile dolup taşıyordu. Tren garınagirer girmez, artık dayanacak gücü bulamadı, sol gözünden bir damla yaş düştübeyaz yuvarla yüzüne. Kendini o kadar tutuyordu ki, içindeki ateş tüm teniniyakıyordu. Tek damla yaş yüzüne çarpan kızgın yağ gibi yakıyordu. Bavulunubırakıp anacığının elini öpüp alnına götürdü. Boynuna sarılıp, çaresizliğini,umutsuzluğunu hissettirmemeye çalışıyordu. Derin bir nefes çekti içineanacığının kokusundan. Ciğerlerini şişirip patlatana değin. Bavulunu aldıyerden. Trende boş bir kompartıman aradı. İstasyon tarafında boş bir bölümbuldu. Hemen tek bavulunu üs rafa yerleştirdi. Açık olan pencereden anacığınael sallamaya başladı. Avucunun içini öpüyor, deli gibi anacığına sallıyordu.Tebessüm ederek. Gar bekçisinin hareket düdüğü bütün sesleri, solukları,kavuşmaları, sevdaları, sevgileri bastırdı. Ayrılık saatinin çanı gibi. Zamanıdurduran, kalpleri boşluklara yollayan kötü ve lanet bir ses ile. Hüzün daha dabastırmaya başladı, Suat'ın beti benzi attı. Anacığı yanında getirdiği küçükbir kaptaki suyu ehemmiyetli bir şekilde döktü. Seslenerek oğluna: Cennetegörüşürüz oğul. Bu nasıl bir veda sözcüğü dedi kendi kendine. Az önce bekçinindüdüğü ile boşlukta yuvarlanan kalbi, şimdi anacığının bu sözü ile bedeni takipetti. Kayboldu içinde. Vardan yok oldu. Olduğuna bin şahit gerek. 'Cennetegörüşürüz' sözü: savaşlara katılan erkeklere, kınalı kuzuların ardındansöylenirdi. Dünyada bir daha görüşmemek üzere manasında söylenirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öğretmen 1940
Ficción GeneralOn beş kuruş verip, almış olduğu gazeteye kısa bir göz gezdirdikten sonra kıvırıp ceketinin cebine koydu. Yavaş, yavaş Haliçten Taksime doğru yürümeye başladı Suat. Siyah kısa saçlı, yuvarlak yüz çehresine sahipti. Sınıf öğretmenliğini okuduğu ünive...