Duvarlara ithaf ediyorum.
14 Nisan 2016
Her adımım uzun koridorun loşluğuna çarparak dalga dalga yok oluyordu. Elimi elinden kurtardığım Gri'nin arkasında onu takip ediyordum. Koridor hiç kapı barındırmıyordu uzun duvarlarında. Kaçış için aklıma tek bir fikir dahi gelmiyordu ve bu durum canımı gerçekten fazlasıyla sıkmaya başlamıştı. Her bir kaç adımda bir sinirle soluyarak can sıkıntımı gizlemeden ofluyordum. Gri elini oflamalarımın ardından t-shirt'ümün eteklerine getirerek hızlanmama neden oluyordu. Soğumaya başladığını düşündüğüm koridorun kaç kilometrelik bir yol olduğunu düşünüyordum. Bir anda kendime sinirlenerek olduğum yerde hiddetle durdum. Gri ne yaptığıma anlam veremden olduğu yerde durdu ve omzunun üzerinden baktı. Kendime neden hala kaçmak için çaba göstermediğim için kızacakken bunu dışa vurmuştum ve durumu kurtarmak için
"Bizden ne istiyorsunuz?" diye bağırdım.
Büyüyen gözlerini görünce gerçekten şaşırmıştım ama hemen yüz ifademi toparlayarak sırtımı dikleştirdim. Gözleri küçülürken kaşlarını çatmaya başlamıştı. Oysa gözlerinden hiç bir mana okunmuyordu. Benim sinirimden daha fazla bir öfkeyle elimi tuttu hızla çekti. Bir anda kolumdan çekilince boynum geri gitti ve canım yandı. Canımın da yanmasıyla iyice gerilen sinirlerime itaat ederek kendimi hızla geri çekmeye çalıştım. Çalışmaya çalıştım da sadece bununla kaldım. Onunla yarışmayacak kadar zayıftım karşısında. Bağırmak için derin bir nefes alırken elini ağzıma çarptı ve canımın biraz daha acımasına neden olurken susmamı sağladı. Boşta kalan elimi sinirle böbreklerine gömdüm. Sonunda bir şey yapabilmiş olmanın verdiği sevinç sinirlerime yumuşak bir öpücük kondurarak hafifçe gevşetti. Tuttuğu elimi ters çevirdiği anda iki büklüm olup acıyla inledim. Elimi bırakıp kendime gelmeme fırsat vermeden duvara ittirdi. Sırtım ve başımla ani temas eden duvarın acısını yayılarak yok olana dek izlediği yolda tam manasıyla hissetmeme engel oldu saçlarımı tutup çekişi. Ayak parmaklarımın ucunda durmaya çalışarak biraz daha acıya olanak vermek istemedim. Ancak her hangi bir başarı getirmemişti.
"Söylediklerim dışında hiç bir şey yapmayacaksın! Nefes alma bile desem almayacaksın!"
Öyle bağırmıştı ki ses dalgalarını kulaklarıma erişirken gördüm diyebilirim.
Dudaklarını kulağımın tam üzerinde duracak şekilde yaklaştı ve bu sırada yüz ifadesi yumuşamıştı,
"Anladın mı güzelim?"
Konuşunca kulağıma değen dudakları yüzünden huylandım. Ne yapacağımı bilemeyerek zihnimi kontrol etsem de duygu yumağına biraz daha renk eklenmişti sadece. Bende aklıma gelen ilk şeyi söyleyiverdim,
"Bana güzelim deme. "
Göz devirişini görür gibi oldum. Bende kendime göz devirmek, gülmek istesem de kendimi tutmayı başaracak kadar iradem vardı.
"Gerçekten, söylediğim şeyler arasından sadece bu kelimeye mi takıldın?"
Bir acı hissettim velakin bu fiziksel değildi, ruhaniydi. Ve bu fiziksel acıdan da kötüydü.
Gözlerimi kapattım.
"Ciddi olarak söylemediysen de sus o zaman. Kaç kişiye demişsen yer etmiş ağ-"
Keskin bir bıçak gibi dili vardı, cümlelerimde illa bir bıçak darbesi bırakacaktı.
"Kimseye karşı kullanmadım. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİ
Teen FictionYasak bir evliliğin olmaması gereken sınır tanımazı... Gri'nin doğduğu yerde başkan olan Şah'ın kaçırılan bebeği Zümra... Yokoluşçuların Varkoluşçulara başlattığı savaşın sebebi, her şeyden habersiz genç bir kız; Elis... Varlığı öğrenildiğind...