2.BÖLÜM

29 0 0
                                    

Gözlerimi açtığımda içimden lanet okudum..uyumuştum..Saat kaç diye düşünmüştüm acaba sabah mı, yoksa gece mi belkide öğlendi.Bu mağara gibi oyuklardan oluşan evimsi yerde tek bir cam bile yoktu.

Masanın üzerinde benim için konulduğunu düşündüğüm tepside en sevdiğim çilekli cheese kek ve limonata olduğunu görünce içimden sevinç çığlıkları attım en bi sevdiğim ikili.Aklıma hiç bir kötü düşünce getirmemeye çalışıp. Cheese kekten kocaman bir parça aldım ve ağzıma attım.Biraz ağzımda beklettim ve tadına vardım üzerine de limonatadan kocaman bir yudum aldım.İçimden tesadüfün de bu kadarı dedim ama düşünecek daha önemli şeyler vardı.Keki bitirdikten sonra limonatanın geride kalan kısmını kafama diktim.

Bardağı masaya koyduğumda kapının girişine yaslanan Savaşı gördüm.''Nasıl olduğuna bakmaya geldim.'' Bir anda geçirdiğim sinir krizi geçirdiğimde beni kucağına alıp taşıması aklıma geldi, yüzümün kızardığını hissettim.O da fark etmiş olacak ki dudağına çarpık bir gülümseme yerleştirdi. Neyse bu da bir şey sürekli yüzüne takındığı ifadesiz surat harici dışında bir ifade. diye düşündüm.

''İ-iyim'' hala aklımda cevaplanmayı bekleyen sorular varken bu oda da durmamam gerektiğine karar verdim ve ''Salona gitmemin bir sakıncası var mı? yoksa burada mı kalmak zorundayım.'' dediğimde omzunu girişten çekip dik durdu.'' Eğer bir kriz daha geçirmeyecek isen'' ne espri ama ''Ben üzgünüm'' dediğimde bir kaç saniye yüzüme baktı ve kapıdan çekildi.Koridorda yürürken sırtımı izlediğini hissettim.

Salona vardığımda herkes yemek masasında yemek yiyordu ve duvardaki saate baktığımda 10'nu gösteriyordu.Burada da pencere yoktu ama yemeklere baktığımda zeytin yağlı, salata, çorba ve gençlerin önünde duran bira ve mezeleri görünce akşam olduğunu anladım.

Masada ismini bilmediğim fakat benim evimde gördüğüm yaşlı adamı gördüğümde onunda beni fark etti.''Nasılsın kriz geçirdiğini söylediler.'' bu ne samimiyet diye düşünmeden edemedim.Mutfaktan ellerinde tabakla çıkan Elveda hanım ''Daha iyi görünüyorsun'' dediğinde içimden 'daha iyi hissetmiyorum ama' diye geçirdim.

Elveda hanımın arkasından uzun boylu, sarışın ve barbei bebek gibi duran bir kız elinde bira bardaklarıyla geldi.Bana doğru kocaman gülümseyip bardakları masaya koydu, yaklaştığında 'ne oluyor' dedim ama bir kaç saniye sonra asıl gülümsediği kişinin ben değil arkamda duran Savaş olduğunu anladım.Kız ona öyle bir sarıldı ki çocuğa baka kaldım.Dudaklarına bir öpücük konduktan sonra Rus aksanıyla konuşmaya başladı.''Nasılsın bebeğim.'' dedi

Savaş huzursuz olarak '' Yemeğe başlayalım mı çok acıktım dedi'' masanın yuvarlaktı mutfağa yakın kısımda Elveda hanım, yanında ismini hala bilmediğim yaşlı adam ve sonra Semih, Derya, Hanry, Savaş, barbei, Mert ve Cesur daire oluşturuyordu benim hala ayakta olduğumu fark edince Elveda hanım ''Bize katılmak istemez misin?'' dedi. ''Ben..bir türlü anla-'' cümlemi bitirmeden Cesur ayağa kalktı ve arkama geçip beni omuzlarım tutup yanına oturttu.''Hadi ama dolu mideyle konuşulabiliyor'' dediğimde istemsiz tebessüm ettim.

''Aa bu arada bu bey benim kocam Fikret ve oradaki güzel kız da Yelena'' Hanry'i bilmiyorum ama bu kızın Rus olduğu aşikardı.'' Hiç bir tepki vermediğimde Fikret bey konuşmaya başladı.

''Baban ve annen yani genetik konsun da yaptıkları araştırmalarla tüm dünyada tanınan saygın insanlardı'' sesinde bariz bir hüzün vardı.''Onların yaptıkları çalışmalar yüzünden öldürüldüklerini biliyoruz.''

''Ne araştırması?'' Bu nasıl bir araştırma ki onları ölüme beni de belirsizliğe sürükledi.

''Bilmiyorum ama araştırıyoruz baban ölmeden önce albay bir arkadaşına mesaj bırakmış onunla görüşüceğiz.'' söylediği sözlere dikkat ettiği çok belliydi.

MÜKEMMELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin