°°°1°°°

38 10 3
                                    


" Mercan, Mercan ahh, Mercan... Ahh... " diye inleyerek doğruldum yataktan. Ani bir hareket yapmış olacağım ki kalbime giren ağrıyla sağ elimi kalbimin üzerine koyup bastırdım ve ağrıyla tekrar inledim.

Loş bir ışıkla hafif aydınlanan bulunduğum odayı dikkatle inceledim. Sanırsam bir hastane odasındaydım, Tek kişilik bir yatak, bir dolap, bir sehpa vardı. Doğruldum ve ayaklarımı sarkıtarak oturur hale geldim. Ellerimi kahverengi saçlarımın arasından geçirdim ve buraya hangi ara geldiğimi düşünmeye başladım. Daha dün gece evde değil miydim halbuki. Başımı eğerek yerde duran terliklere baktım ve kendimi ittirerek terlikleri ayağıma geçirdim. Ellerimle yataktan destek alarak ayağa kalktım. Kalkmamla başımın dönmesi bir oldu. Sağ elimi tekrar kalbimin üzerine koyarak inledim. Neydi şimdi bu ağrı durup dururken. Zorlukla kalktığım yere geri dönerken sağ elim hâlâ kalbimin üzerindeydi. Yatağa güçlükle oturacağım sırada kapı açıldı ve içeri Merve girdi. Beni böyle görünce telaşlanmış olacak ki hızla yanıma geldi ve yatağa oturmama yardım etti. Korkulu gözlerle bana baktı ve ardından konuşmaya başladı.

" abla iyi misin? " oturduğum yerden baktım ve ağrılarımı hiçe sayarak konuştum.

" Merve ne işimiz var burda? " bana ' ciddi misin sen ' bakışı attıktan sonra konuşmaya başladı

" 1 aydır burdayız Abla. Gece ateşin çok yükseklince getirdik seni. "

1ay mı? Şaka mı bu? Bu kadar süredir buradayım ama benim hiç haberim olmadı öyle mi? Yoksa bu da mı rüya? Mercan gibi bu da mı rüya? Elaya çalan gözlerimi şaşkınlıkla büyüterek cevap beklercesine onun abisininkilere benzeyen simsiyah gözlerine baktım.

" nr demek 1ay Merve, Lütfen bana şaka yaptığını söyle. 1 aydır..."

Gözlerimdeki şaşkınlık yerini umuda ve korkuya bırakmıştı. 1 ay demek, şubata girmiş olmamız demekti. Şubata girmiş olmamız demek de... Hayır, Mercan...
Merveye telaşla baktım.

" hangi aydayız ?"

" Şubat... "

Aman Allah'ım bu nasıl olur?

" kaçı peki? "

"7" yani...

" Merve benim çıkmam lazım hemn"

Bana olmaz der gibi her zamankinden çok farklı bir bakış gönderdi gözleriyle.

" abla olmsz" diye bağırdı ve ayağa kalktı. Önümde durup, ellerini göğsünde birleştirerek bana doğru baktı.

" gerçekten olmaz abla, Sen... Sen çok hastasın. "

Hiçbir şey Mercan kadar önemli olamaz. Mercan... O benim hayatımdaki en güzel şey... En farklı şey... En hayat verici olan şey... Burda olmasa bile bana hayat veriyor. Ben onun yanımda, Benimle olma ihtimalini seviyorum. Onun bir zamanlar yaşadığını bilmeyi seviyorum. Ben onun kaşlarını, zeytin siyahı gözlerini, koyu kahverengi kıvırcık saçlarını, kısacası ben onun her şeyini seviyorum. Onu sevmeyi bile seviyorum. Ona ne kadar aşıksın? Diyenlere işte cevabım.; ' ben onu sevmeyi sevebilecek kadar ona aşığım. '

Mervenin söylediklerine cevap vermediğimi fark edince hemen bir cevap düşündüm ve abisininkilere benzeyen o simsiyah gözlerine bakarak konuşmaya başladım.

" Mercan için değer Merve. Biliyorsun ki abin Benim en kıymetlim. O bana anne oldu, Baba oldu, yeri geldi abilik yaptı, Bazen çok iyi dosttuk, bazense iki ayrılmaz aşık. Bazen beraber ağladık. bazense beraber güldük. Bütün ilklerini yaşadığın insan için her şeye katlanmaz mısın Merve? " Merve başını önüne eğmiş, yavaş yavaş göz yaşlarını uğurluyordu soğuk yere doğru. Sessiz göz yaşları, sessizliği bozarak yerini daha hırçın göz yaşlarına bıraktı. Artık sessizce ağlamıyor. Hıçkırıyordu. Ben ağlamamaya yeminli gibiydim. Mercanın gidişinden sonra, bir damla gözyaşı süzülmemişti yanaklarımdan, düşmemişti kara toprağın bağrına. Tek damla gözyaşı dökmemiştim. Ağlamayı bile ihanet sayıyordum. Mercandan başkası için ağlamak bile bama ihanetmiş gibi geliyordu.
Merve hıçkırıklarını zorlukla durdurup kafasını yavaşça kaldırdı, Tek elinin tersiyle gözyaşlarını geriye doğru ittirdi. Bana tekrar kararlı bir şekilde baktı gözleri. O simsiyah olan gözlerini benim ela gözlerime dikti ve bir anne edasıyla kesin konuştu.

" haklısın, haksızsın diyemem. Bir yaşanmışlık var, Onu unut diyemem. Ama kendine de abime de daha fazla eziyet etme diyebilirim abla. Abime çok değer verdiğini söylüyorsun ya, o zaman onu üzmekten vazgeç. Ve şu keçilerden almış olduğun inadına bir son ver. Tedavi olmak zorundasın anladın mı beni? Te-da-vi ol-mak zo-run-da-sın. Umarım anlamışsındır artık. "
Neyden bahsettiğini anlasam da benimle böyle konuşması sinirlerimi bozmuştu. Kim olduğunu sanıyordu gerçekten?

" hiçbir şeyi yapmak zorunda değilim. tedavi için zaten ilaç kullanıyorum. Bunu sen de çok iyi biliyorsun. Daha nasıl bir tedaviden bahsettiğini sorabilir miyim acaba? "

Dişlerini sıktığını anlayabiliyordum .
elleri de yumruk halini aldı. Yüzünden acı okunuyordu. Abisinin gidişinin ardından toparlanmakta oldukça zorlaşmıştı. Ailesi dağılmıştı çünkü, babasıyla annesi saçma bir inat yüzünden boşanmışlardı. Ortada kalan ise üç çocuk; Mercan, Merve, Begüm...
Mercan en büyükleriydi, Ona sadece ben Mercan derim bu arada. Adı Fatih, soyadları Mercan. Merve ortanca, fatihle aralarında 1 yaş var sadece. Begüm de en küçük. Merveyle Begüm arasında da 3 yaş var.
İçimden bunları tekrar hatırladıktan sonra gözlerimi çevirdim Merveye. Ağlamamak için çırpınıyor gibiydi. Çok mu ağırdı ki durumum. Aslında alışmıştım ben bu hastalıkla yaşamaya.

" ameliyat olmak gibi bir tedaviden bahsediyorum. Çünkü... Çünkü sen... Sen ölüyorsun ablaa... "

o an dünya durdu sanki. Ne demekti ölmek? Aslında bu benim işime gelirdi ama... Eğer vermiş olduğunuz bir söz varsa....






Bana Aşk'ı Hatırlat... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin