5 Kız 5 Öküz

8. BÖLÜM

-DENİZ-
Medya:Amfi

Rektörün odasında hepimiz inci gibi dizilmiş bir vaziyette dururken orta yaşlardaki yakışıklı rektör yerinde sakin ve soğuk bir şekilde ''Geldiğiniz ilk günden olay çıkartmış olmanız, sizinle işimiz olduğu anlamına gelir, size önerim bu böyle devam etmesin başka olayınız olmamalı. Çünkü bu benim size ilk ve son uyarım.'' dedi rektör ve tabiki de bu ilk ama son olayımız değil, eğer buradakiler kendini fazla bi bok zannediyorlarsa yanılıyorlar çünkü biz burada olduğumuz sürece bunu yapanın hayatını kaydırırız.

Ben gene ve gene bunları düşünürken kıçımın kenarı konuşmaya başladı '' Ya hocam bir anda saldırdı ya anlamadım bilee yeni geldiler ama kız dövüyolar olurmu  böyle ya ayıp eğer böyle devam edicekse benden günah gider hocağağam'' dedi son derece yapmacık ve ağlamaklı bi sesle. Ne zannediyo acaba kendini .... kılıklı giymiş bide götü başı açık kıyafetler, tamam bizde şort giyeriz ama bu kot don gibi şort değil yani hem bu nasıl okul lan hiç bişey demiyolar sapıtık insanlar. Biz gene bu kızla laf dalaşına girdik ama rektör '' Yeter be! '' diye bağırana kadarda çıkamadık tabi bu sakin adam birden öyle bağırınca yerimizden zıpladık. ''Şimdi hepiniz sınıflarınıza siz MELEK YÜZLÜ ŞEYTANLAR, sizi izliyo olucam'' dedi mal rektör ama dikkatimi çeken tek sözü ''Melek Yüzlü Şeytanlar'' olmuştu, evet artık bu bizim kız tayfasının ismiydi-NE KADAR HOS BİR İSİM DEĞİLMİA-. Odadan çıktık ve kapının önünde aynı anda birbirimize baktık ve Atlas '' Selam melek yüzlü şeytan ama mümin kardeşlerim '' dedi ve hep beraber gülerek amfiye doğu ilerlemeye başladık.

Üniversite' deki ilk ders günümüz hazırlık olabiliriz amma velakin bu bizim cooluğumuzu değiştirmez bi kere diye düşünürken sınıfın kapısının önüne gelmiştik derse hoca girdiği için birbirimize baktık ve Meriç '' Hadi girelim içeri'' dedi derin bi nefes aldık ve kapıyı çalıp içeri girdik herkes sanki uzaylı görmüş gibi bize bakıyodu. Ama biz hiç birini takmadan hocaya '' Hocam rektörün yanındaydık '' dedi Su, hoca bizi gözünde güzelce süzdükten sonra '' Siz şu bu gün Tuana'yla kavga eden kızlarmısınız'' dedi hoca. Oha artık nedir bu dedikodudur arkadaş hocaya kadar gitmiş, aslında normal sonuçta adamla dersimiz var heralde neden geç kaldığımızı söylemişlerdir. '' Evet hocam biziz'' dedi Meriç asi ve seksi bi şeklide '' Tamam geçin şu yukarı şu çocukların yanına oturun '' diyince hoca işaret parmağıyla gösterdiği yere bakınca gözlerimi yuvalarından çıkmamaları için ikna etmeye çalışıyodum.

''Peki'' dedim ve oraya doğru gittik '' Tamam devam ediyoruz'' diye bağırdı hoca biz yanlarına yerleşirken yepsinin yanları boştu boş yerleri doldururken, yanmda oturan saçı sarı beyaz gibi olan ve maviş gözleri olan çocuğun yanına geçtim, onun yanında sarı bi kız ve onunda yanında bi kumral oturuyodu, sanırım saışın kızla kumral çocuk sevgiliydi. Yanımdaki çocuk '' şuraya bi sınır çizcem sakın kitapların o sınırı geçmesin'' dedi 1. sınıf çocuğu gibi bu nedir yaw, bende üniversite havalıdır diye heycanlanıyodum. '' 1. sınıfmısın sen ne sınırı, yanın niye boş şimdi anladım, çiz sınırı geçmem ama sen geçersen yakarım'' dedim fak yu seni litıl (little) daş '' Görücez küçük hanım.'' dedi sanki benden büyükte gelmiş bana artistlik yapıyo mal bebe '' Küçük hanım?'' dedim soru cümlesi gibi ''Şşşş susta dersini dinle.'' dedi, şöyle ağazının tam ortasına bi tane indircen, ama göt yemiyo işte. Arkamda Nil ve yanındaki taşta aynı bizim gibi sorun yaşıyodu, Nil'in arkasındaki Atlas bana bakarken çocuk sinsice Atlas'ı kesiyodu, Atlas'ın arkasındaki Su, tabi anne gibi olunca herkesle iyi anlaşılıyo gibi düşünerek ona baksamda o yanındakine''Ya ne çok konuştun be biraz sessiz olsan lütfen?'' demesiyle bende güldüm. Sanırım Su'yu hiç bu kadar çaresiz görmemiştim jdnwnwef (hunharca güldü) ve onun arkasındaki Meriç ise çocukla gayet iyi anlaşmış sohbet ediyolardı. Ooh kıza, bak sen daha ben kızları keserken, yandan bi el bileğimi tutup beni önüme döndürdü elin sahibine bakınca yanımdaki mal olduğunu fark ettiğimde sorgular gibi bakmaya başladım o bana gayet cool bi şekide baksa da ben niye beni döndürdüğünü anlamaya çalışıyodum. En sonunda bakışmadan vazgeçtim ve '' Niye beni önüme döndürdün?'' dememle mavi gözlerini gözüme sabitleyerek umursamaz bi biçimde '' Hoca bakıyodu gene bağırcaktı, bende o tam sana bakıcakken döndürdüm seni ama bunu kendin için algılama bu adam sana bağrırken bende ne mutlu ki yanında oturduğum için sağır olucam ikili baskıya hiç gerek yok tek baskı yeter bana'' şaşkınlıkla çocuğa bakarken önünü dönmesi beni daha da çileden çıkartmıştı bende aynı havayla önüme döndüm ve dersi dinlemeye başladım ama bu derece sıkıcı bir dersi dinleyemiyecek kadar dışarı vurmak istediğim bir enerjim vardı işte bu yüzden yanımdaki taşa '' ha ben mi sana baskı yapıyorum? hiçte bile ben gayet sessiz ve sakin bir sıra arkadaşıyımdır ayrıca daha ilk günden sen niye bana bulaşıyosun ki yani sebebi neydi ki?'' diye itiraz ederken öyle ifadesiz bi şekilde yüzüme bakıyodu ki anlatılmaz yaşanır yani öyle bok gibi bi his ben istemsizce yumruklarımı sıkarken onun '' ben on dakika önce dediğim şeyi yeni algılaman mükemmel'' diyip sessiz bir şekilde alkışlaması yumruklarımı daha sıkı bi şekilde sıkmama yetmişti. Tam ağzımı açıp bir şey söyliycekken hocanın '' ders bitti çıkabilirsiniz '' demesi elime kitapları aldığım gibi koşmama yetmişti kızların arkamdan bana seslenmesi genede beni durdurmamıştı tek gezmemek için '' bahçedeyim oraya gelin'' diye bağırdım ve adeta götümle insanları devirdim kalabalık ve ters yönde ilerlediğim koridorda herkesle aynı yöne doğru yürüyerek kızlara doğru ilerledim ve tam geldiğimde yerle iletişime geçtim iki kolum ve iki bacağım iki yana doğru açılmış bir biçimde yerde yatıyodum kızlar bu halime gülerken '' kardeş dedik kalleş çıktınız be insan bi yardım eder'' dedim ve tabikide Su elini uzatıp '' bir gün gelecek ki bu şekilde ölecen'' demesiyle hepimiz güldük eve komik değildi ama işte biz böyleydik kahkaha atarken bir yandan da bahçeye ilerliyoduk. Şimdi ki ders kafeterya tabi bizim için.