3.Bölüm - Cinayetler
Lily'nin keyfi hiç de yerinde değildi. James'i bir geceliğine görmeyi dört gözle beklemişti ve gelir gelmez daha birbirlerine iki kelime edemeden Profesör Dumbledore acil bir Yoldaşlık toplantısı düzenlemişti. James daha Damien'a merhaba bile diyememişti. Huysuzluğunu belli etmemeye çalışarak kollarını göğsünde kavuşturarak oturdu. Gerçekten ama, kocasıyla birkaç dakikaydı tüm dileği, çok mu şey istiyordu?
Oda birden sessizleştiğinde düşünceleri kısa kesildi. James, Lily'nin yanına otururken usulca elini sıktı. Lily başını kaldırıp ona baktı ve isteksizce gülümsedi. Odaya baktığında biraz perişan ve hepsi yorgun bir sürü tanıdık yüz gördü. Seherbaz Kingsley Shacklebot'un yanında oturan her zaman paranoyak Deli-Göz Moody'di. Tonks, ciklet pembesi saçlarıyla her zamanki gibi göze çarpıyordu. James'in yanında Remus ve Sirius oturuyordu. Profesör McGonagall ve Snape yüzlerinde meraklı ifadelerle Profesör Dumbledore'u gözleyerek ön tarafa yakın bir yere yerleşmişlerdi. Onların yanında Lily'nin görmezlikten gelmeye çalıştığı iki boş yer vardı. Onları düşünmeye tekrar katlanabileceğini sanmıyordu. Etrafına bakındı, onun pek aşina olmadığı, çoğu Bakanlık'tan olan başka üyeler de vardı.
Dikkati, şimdi bütün üyelerin önünde duran Okul Müdürü'ne çevrildi. Albus Dumbledore ,bir çok başkaları gibi inanılmaz yorgun ve bitkin gözüküyordu. Boğazını temizledi ve zaten sessiz olan oda tamamen sessizliğe gömüldü. Çoğunun bitkin ifadesini görebiliyordu; diğerleri kendilerini daha fazla trajik habere hazırlıyormuşcasına beklerken birkaç tane de son dakika toplantısı yüzünden rahatsız olan vardı. Dumbledore, toplantının sebebini paylaşmaya karar verdi.
"Bayanlar, Baylar. Bu kadar kısa sürede toplantıya katıldığınız için çok teşekkür ederim. Birçoğunuzun planlarınızı iptal etmek ya da ertelemek zorunda kaldığını bildiğimden çok fazla zamanınızı almayacağım." Burada kızarıp gözlerini kucağına düşürmekte olan Lily'e anlamlı bir bakış attı.
"Sorun değil, Lils, kimse fark etmedi." diye dalga geçti Sirius.
Lily keskin bir bakış attıysa da bir şey demedi.
"Bu toplantının amacı birkaç aydır meydana gelen garip olayları tartışmak." diye devam etti Dumbledore. "Farkında olduğunuz gibi, geçtiğimiz birkaç aydır Ölüm Yiyenlere karşı belirli miktarda saldırı oldu. Çoğu öldürüldü, bazıları ağır yaralandı, ama kasti olarak canlı bırakıldı. Bu Ölüm Yiyenlerin çoğu başka saldırılardan kurtulmak umuduyla gönüllü olarak kendilerini Azkaban'da Ruh Emici'lere teslim ettiler. Bu bir endişe konusu olmamalı normalde ama şu durumda ne Bakanlık ne de Yoldaşlık bu saldırılar konusunda sorumluluk almadığı için, bu durum saldırganın kimliğine dair sorulara sebep oluyor."
Oda sessiz, bütün gözler Dumbledore'daydı.
"En yakın saldırı dün gece gerçekleşti. Jason Riley adındaki bir Ölüm Yiyen kendi evinde öldürüldü. Bakanlık sorumluluk kabul etmedi ve biz de Yoldaşlık'ın bu işi yapmadığını biliyoruz. Bu da bizi kimin bu Ölüm Yiyenleri takip edip öldürdüğü sorusuna götürüyor." diye endişeli bir biçimde bitirdi Dumbledore.
"Ne önemi var? Her kimse, Ölüm Yiyenleri öldürüyor. Bize yardım ediyor. Bu neden endişe verici olsun?" diye sordu boğuk sesiyle Moody.
Birkaç kişi daha Moody'e katıldıklarını belirtti hafifçe.
"Kimin ve ne sebeple bunu yaptığını bilmediğimiz için endişe verici." diye açıkladı Dumbledore.
"Belki başka gizli bir topluluk kurulmuştur. Yoldaşlık gibi, belki birileri Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen'e karşı savaşan ve Ölüm Yiyenleri hedef alan bir grup oluşturdu." diye konuştu Tonks.
"Bu bir olasılık." diyerek başını onun yönünde hareket ettirdi Dumbledore. "Ama, bence bu durumun kaynağını bir an önce keşfetmek doğru bir hareket olur."
Lily, Dumbledore'un söylemekten çekindiği bir şey olduğunu fark etti. Dumbledore ile önce öğrenci olarak sonra da Yoldaşlık üyesi olarak ve son olarak da çalışanlarından biri olarak yaşlı büyücünün aklındaki bir şeyleri söylemek konusunda çekimser olduğunu söyleyebilecek kadar uzun süre harcamıştı.
"Dumbledore, başka bir şey var mı?" diye sordu, acaba başka haberi var mı diye merak ediyordu.
Dumbledore Lily'e baktı, aklındaki şeyleri söylemek konusunda tereddütünü yaşarken mavi gözlerini ona dikti. Derin bir iç çekip, başladı.
"Bir şüphem var, ve şu durumda sadece bir şüphe, ama Ölüm Yiyenlerin ölüm vakaları hakkındaki raporları okuduktan sonra, bu ölümlerin sorumlusunun Voldemort olduğunu düşünüyorum."
Karanlık Lord'un adının geçmesi üzerine aniden nefesler çekildi. Dumbledore zihnen iç geçirdi. Kaç kere bir isimden korkmanın düpedüz aptallık olduğunu söyleyecekti. Voldemort'un adını seslice söylersen birden ortaya çıkacağı yoktu.
"Neden öyle düşünüyorsun?" diye sordu McGonagall, elinden geldiğince istifini bozmadan.
"Daha önce de söylediğim gibi, bu yalnızca bir şüphe. Bildiğim bir gerçek varsa o da eğer Voldemort'un adamları bu şekilde hedef alınmış ve öldürülmüşse, arkasına yaslanıp bunun devam etmesine izin vermeyeceğidir. Elimizde bulunan raporlara göre Voldemort bu cinayetleri durdurmak için hiçbir şey planlamıyor. Aslına bakarsanız bu adamların ölümlerine mutlu görünüyor. Bu da beni bu adamların onu bir şekilde aldattığı ve bu yüzden de onun adamların ölümlerini ayarladığını düşünmeye itiyor." diye bitirdi Dumbledore.
"Ama neden kendi adamlarını öldürmek istesin ki? Kulağa hiç mantıklı gelmiyor." diye sordu Remus.
"Bilmiyorum. Bu yüzden de bulabildiğimiz kadar bilgi toplamanın iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum." dedi Dumbledore, dönüp Snape'e bakarak.
"Severus, senden bulabildiğin kadar bilgi toplamayı denemeni rica etmek zorundayım. Öldürülen bütün Ölüm Yiyenlerin isimlerini içeren bir listem var; ölmeden önce hangi görevin parçasıymışlar bulmaya çalış. Bak bakalım hiçbir şekilde Voldemort'u mutsuz edecek bir şey yapmışlar mı."
Dumbledore parşömeni eline alan ama bakmayan Snape'e verdi. Koyu gözleri yaşlı büyücüye dikilmişti.
"Bugünlük bu kadar. Sabrınız için teşekkür ederim." diye herkese kibar bir selamla bitirdi Dumbledore.
James herkes gibi sandalyesinden kalktı, gelen haberler karşısında başı dönüyordu.
"Ne düşünüyorsun?" diye sordu Sirius. "Başka bir gizli topluluk mu yoksa Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen yeni müritlere ihtiyacı olduğuna mı karar verdi?"
Lily kötü kötü baktı ama yorum yapmadı.
"Bilmiyorum Patiayak. Garip gözüküyor." dedi James.
"Ben Moody'nin tarafındanım. Öldürdükleri Ölüm Yiyenler oldukça kimin öldürdüğüyle ilgilenmememiz gerekiyor, minnettar olmalıyız." diye devam etti Sirius, arkadaşıyla beraber şömineye doğru yürürken. Karargâh, evi olduğu için gidecek bir yeri yoktu.
James bir şey söylemedi. İçten içe Dumbledore'a katılıyordu. Eğer Voldemort adamlarının ölümü konusunda endişeli olsaydı, bir şeyler yapıyor olurdu. Endişeli olmadığı gerçeği sadece ölüm emirlerini verenin o olduğu anlamına geliyordu.
xxx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Karanlık / The Darkness Within (1.cilt)
FanfictionYa Kılkuyruk, Voldemort'a Potter'ların saklandıkları yeri söylemeseydi, ya bunun yerine Harry'i ona götürseydi ne olurdu? Karanlık Prens Üçlemesi'nin ilk cildi, bir Karanlık Harry hikayesi. *Bu hikaye Kurinoone'a ait The Darkness Within'in Türkçe çe...