// A //

173 21 3
                                    

Selamun Aleykum Ballı Turtalarım! ^^

Bölüm 41.'den..

Masanın üzerindeki tabakları tepsinin üzerine yerleştirdim. Tek seferde taşımak geldi içimden. Çünkü azıcık tembel olmak istiyordum. Hiç bir şey düşünmeden , kafaya takmadan , rahatıma bakmak. Sürekli uyumak falan.

Sonunda masanın üzerindeki her şeyi tepsiye sığdırmış mutfağa taşıyordum ki... durdum. Şaşkındım. Ürkmüştüm birazda.. Karel mutfağın camından bana bakıyordu. Üstelik gözlerini kısmış bir şekilde. Korku filmlerini aratmayan karanlık bir sahne âdeta. .
Adımlarımı hızlandırdım ve tepsiyi tezgâhın üzerine bıraktım.

Camı tıklatıp geri çekildi. Bende pencereye yaklaştım. Küçük bir not kağıdı ve papatya bırakmıştı. Pencereyi açtım ve benim için olan şeyleri avucumun içine sıkıştırdım..
Dikkat etmem gerekirdi. Papatyam incinmemeliydi.

Yavaşça merdivenleri çıktım. Babamın dikkatini dağıtmamalıydım..

"Vera.."

"Baba."

"Kızım? "

"Babacığım ? "

"Efendim kızım? "

"Efendim ? "

"İyi misin Beliz?"

Tek kaşını kaldırıp bana baktı. Şu an içinde bulunduğum durum komikti.

"İlaçlarımı istemiştim ? "

İlaç mı? "Ne ilacı babacığım ?"

Gözlerini gazetesine indirerek söylenmeye başladı. Yaşlandıkça huysuzlaşıyor muydu babam ?

"Hasbin Allah ve niamel vekil... "

"Ayy pardon unuttum ben onu.. Hemen getiriyorum.." ilaçlarını istemişti kahvaltıdan sonra.. Ama ben unutmuştum. Ah kafam!

Avucumun içindeki kağıdı eteğimin beline sıkıştırdım.. Düşmezse iyidir...

Terliklerimi yerde süresüre mutfağa ulaştım. Ayaklarımı yerden kaldırmadan yürümemin sebebi, terlik ve ahşabın oluşturduğu, o gıcık sesi duyabilmek içindi.. Hoşuma gidiyordu işte.

Dolaptan ilaçları aldığımda göz ucuyla etrafı süzdüm; temizlik yapmam gerekebilirdi. Sonuçta önemli bir gündü. 'Ben Leyal'i ve Sema'yı yardıma çağırayım en iyisi..' Koca evi tek başıma akşama kadar temizlemem sanırım imkânsız...

"Hadi kızım! "

Bir elimde su bardağı diğer elimde ilaçlarla salona gittim.
"İşte geldim. Ve ilaçların burada"
Sehpanın üzerindeki sürahiyi aldım. İçinde bir bardağı doldurabilecek kadar su yoktu. "Hemen geliyorum babacığım"

"Ah ah"
İçimden kahkaha atarak güldüm. Tabi bunu yaparken sürahiden dolup taşan suyu farkedememiştim.

"Uff"

"İlaçlarımı senden istediğime beni pişman etmeye mi çalışıyorsun kızım? "

"Olur mu öyle şey babam ya? Sakarlığım tuttu birazcık."

"Tamam tamam. " elindeki boş bardağı uzatarak : "doldur hadi. Daha bir sürü işin gücün var senin.."

Bardağa suyu yavaşça doldurdum. Dökmemem lazımdı. "Neden öyle dedin baba?"

"Ben bir şey demedim. Sen az önce bunları sayıklıyordun mutfakta"

"Hadi ya.." iyice kafa gitti bende. İçimden düşünürken sesli mi konuşuyorum artık? Sürahiyi tezgâhın üzerine bıraktım. Babamla hiç konuşamamıştık. Bana hastanede söyledikleri.... Düşüncelerimin arasında gizlenip duran cümleleri kalbimi acıtıp acıtıp geçiyordu.

Çok yaşlı değildi ki benim babam. Henüz 51 yaşında. Ölümü düşünmesi tabii ki çok güzel ama yaşaması gerekir. En azından kızını yalnız bırakmamalı bu dünyada.. Allah'ım... Onu benden erken alma.. Babamı çok seviyorum ben. Kanatları altında olmak bana hep huzur veriyor. Öksüz kalbim yetim kalsın istemiyorum..

"Baba"
Diz çökerek yudumladığı suyu kurumuş ağzında gezdirirken bardağı avucunun içine aldı. Ayağa kalktıgında bardağa tekrar su doldurdu. Beni duymamış gibi davranıyordu.

"Baba"

"Efendim kızım"

"Neden öyle söyledin? "

ALLAH'A EMANETSINIZ! ♡

" Benim Hanem "Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin