Niall's Likeable İrish Side

220 22 10
                                    

Takip eden yok ama ben yine de yazayım: geciktiği için özür dilerim.

Not*Falin Felın diye okunuyor.

"Merhaba bebeğ- ah, özür dilerim, merhaba güzel kız.Bak, biliyorum bu çok bencilce, ama daha fazla burada kalamam.İrlanda, on altı yılımı geçirdiğim yer, ikizimi kaybettiğim yer, annemle babamın boşanıp ikisinin evleri arasında mekik dokuduğum yer...seni bulduğum yer.Beni asla anlayamazdın, anlayamazsın.Ama şunu bilki..asla yalnız değilsin.Ben hep kalbindeyim.Klişe olduğunu biliyorum ama benden iyisini bekleme, biliyorsun bu konularda iyi değilim.Disleksi olmanın kötü yanları.Bu yüzden kompozisyon ödevlerimi sana yaptırırdım.Saçmaladığımı farkındayım, muhtemelen şu an elinle itip "Kapa çeneni gerzek." derdin.Haklıydın, her konuda, benden her zaman daha iyiydin, benimle konuştuğun gün mucize gibiydi.Senin gibi mükemmel bir kızın bana nasıl baktığını hep merak ettim.Asla sana layık olamadım, üzgünüm.Yaşattığım hayal kırıklığı için...bu kadar korkak olduğum için özür dilerim.Seni seviyorum..."

Gözlerimi açtığımda gördüğüm rüya ve Niall'ın anlattıkları beynimde dönmeye başladı.Lanet rüya! Niall rüya boyunca saçmalamış durmuştu, haklı olduğu tek kısım, onu itip kapa çeneni gerzek diyeceğimi tahmin ettiği kısımdı.Bir zahmet komodinin üzerindeki telefonuma ulaştım ve saate bakabildim.Saat 11:17'ydi.

"Lanet olsun, lanet olsun, lanet olsun." yatağımdan fırladım ve salona daldım. "Bridgit ,Niall?!"

Önce şaşıran yüz ifadesi birdenbire solunca korktuğumun başıma gelmiş olduğunu anladım.

"Ben...onun bir rüya olduğunu sanmıştım.LANET OLSUN! BENİ NASIL UYANDIRMAZSIN BRİDGİT!"

"Seni uyandırmamamı Niall istedi."

"Onun ne istediğin hiçbir önemi yoktu! Ardından canı yanacak kişi o olmayacaktı çünkü, her zamanki gibi ben olacaktım."

Olduğum yerde can çekişmeye başladım.Bridgit ayağı kalktı ama yanıma geldiği anda onu ittim ve evden çıktım.10 uçağıyla gidecekti, en azından bunu biliyordum ve öyleyse fazla uzaklaşmış olamazdı, yani..öyle umuyordum.Yol boyunca koştum, ona ulaşamayacağımı bilsem de durmadım.En sonunda gerçek yüzüme tokat gibi indi.Artık her şey bitmişti.Kalbimde açılan yaranın da ispatladığı gibi.En başından, dünyanın en salakça şeyini yapıp, bir erkeği hayatımın merkezine koyup ardından çektiğimi acı yüzünden Niall'ı suçlamam en kalitesiz romanlara bile konu olamayacak kadar kötüydü. Onu suçlamam sahiden aptalcaydı.Tanrı aşkına, o bir erkekti ve ben ondan doğasına karşı gelip bir kızı sahiden sahiplenmesini beklemiştim.Yaptığım ikinci en salakça şey ise;kendimi zeki sanmamdı.

"Niall..."

Gücümün yettiği ancak buydu.Ardından karanlık ve bilinmezlik.

***

-Bir Hafta Sonra

Evet, sizin de tahmin ettiğiniz ve birkaç gündür olduğum gibi o gün  tam da ergenlere yakışır şekilde 'aşk acısından' düşüp bayılmıştım.Ardından Bridgit'le eve gelmiş ve olan biten her şeyi silip atmıştım.Kendime geldiğimde aynanın karşısına geçtim ve şu son iki gün hiç yaşanmamış gibi yapacağıma kendime söz verdim.En azından -mış gibi yapabilirdim.Bu o kadar da zor değildi, yani sanırım.

Dediğim gibi, şu iki gün hiç olmamış gib davranacaktım.Geride kalan dokuz yılı görmezden gelebilmem Niall'ın geri gelme ihtimalinden daha düşüktü, zaten amacımda unutmak değildi, sadece olmamış gibi davranmaktı.Pekala, her ikisinin de zordan zor olduğunu biliyorum ama iki seçeneğim var; unutmak ya da kendimi harab etmek.Ben extra olanı, üçüncüyü seçiyorum.Sadece hayatıma devam etmek.Sonuçta o da aynı şeyi yapacak, hem de benden daha iyi bir şekilde, daha iyi koşullarda ve en önemlisi onun asla bana ihtiyacı olmayacak.Oysa ben burada, onunla geçirdiğim geçmişimde tıkılı kalıp can çekişeceğim.

***

Ve ertesi gün yine tek bir şey dışında her şey normaldi.Yani bütün gün yataktan çıkmamak, ağzına tek lokma koymamak ve sürekli düşünmek normal kategorisine giriyorsa.Bilemiyorum, yani, ne bekliyordum ki? Sonuçta o benim bütün hayatımdı ve şimdi yok.Tamam, yeter, aynı hikayeyi bir daha anlatmayacağım.Önemli olan ben değildim, O'ydu, her zaman bu böyleydi ve şimdi Önemli Olan oyunu bitirmişti.Galip bir şekilde. Evet, şimdi bir anda kendime gelip size "O galipliğin tadını çıkarırken ben neden mağlubiyetin ezikliğini üstümden atıp hayatımı yaşamıyorum?" edebiyatı yapmayacağım.Çünkü bu imkansız.Her anlamda.Evet, halime acıyan sizler gibi bende Niall'ın olabildiğinin yarısı kadar umursamaz olabilseydim diye iç geçiriyorum, ama sadece iç geçiriyorum.

Ve bu gece o geceydi.Niall'ın ikimizin de hayatını mahvedecek kadar katılmak istediği yarışmada çıkacağı gece.Kazanması için dua ediyorum, bütün dualarım kazanana kadar onunla edebiyatı benim için değil yıllardır onu kullanan sahte arkadaşları için geçerli.Neden bana bu derece sahte geldikleri hakkında hiçbir fikrim yok.Veya var, çünkü o Mullingar çapında bile olsa tanınıyor, bilirsiniz, "Hani şu Niall'ın yanındakiler mi?" kategorisine girmek için bir taraflarını yırtan arkadaşları hakkında konuşuyorum.Bu gece Niall'a kaç milyon tane "Seninle gurur duyuyoruz." mesajları atacaklarını merak ediyorum doğrusu.Ama en çok merak  ettiğim, BİZİM geleceğimiz.Hayır, yani gelip beni tekrar sahipleneceğini sanmıyorum, dedim ya, bitti, ama geçmişimiz peşimi bırakmadıkça altında eziliyorum.Ve onun yardımına ihtiyacım var.Kısaca ona.

"İçeri gelecek misin? Sıra onda."

Bunu yapacak mıydım sahiden? Gidişini bu kadar sakince kabullenip ellerimin arasından kayıp gidişini izleyecek miydim? Sanırım elimden gelenin en iyisi buydu.

Yatağımdan kalktım ve televizyonun karşısına kuruldum.Sahneye çıktığında onu hiç görmediğim kadar utangaç görünüyordu.Hiç görünmediği kadar sevimli? masum? Yanaklarındaki kırmızılıkla eminim bütün dünya onun masum biri olduğunu düşünüyordur.Aman ne masum!

Performansını sergileyip jüriye döndüğünde hayatımın, Niall'la geleceğimizin sadece Katy, Simon,Louis ve Nicole'e bağlı olması öyle saçma geldi ki.Bizimle alakaları bile olmayan dört insan şimdi benim geleceğimi, acı çekip çekmeyeceğimi belirleyecekti.Harika! Bundan daha mükemmeli olamazdı.

Niall'a her zaman bir şeyler kazandıran İrlandalı tarafının bu gece görmezden gelinmesini her şeyden çok istememe rağmen dikkatli Louis onun sevecenliği herkesin yaptığı gibi İrlandalı olmasına bağladı.Sanki İrlanda'da hapishane yokmuş, bütün insanları kanatsız melekmiş gibi.Niall'ın bir zamanlar 'sahip olduğu herşeyin' şimdi onun yarışmayı kazanamaması için dua ediyor olduğunu bilse gelecekteki hayranları muhtemelen alnıma sürtük damgasını yapıştırırdı.Bilirsiniz, fangirl'ler ve malum kişimizin neredeyse tecavüze uğrama noktasına gelen kız arkadaşları, akrabaları vs.

Ve evet, katy'de son 'EVET' i verdiğinde Niall'ın parlayan yıldızı benim güneşimi intihara sürüklemişti.Kısaca benim biten hayatıma karşılık Niall'ı mükemmel bir gelecek bekliyordu.Evet, doğru, şu çakma sarışın on altılıktan bahsediyorum.Merhaba Niall'sız hayatım ve sonsuza dek elveda Niall'la geçirdiğim her saniye.

They Don't Know About UsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin