İşte yeni bölüm umarım beğenirsiniz <33 xx
30.06.13
Sabah uyandığımda İrlanda'da olduğumun aksine kendimi gayet güzel hissediyordum.Öyle ki Demi'den Believe In Me şarkısını mırıldanmaya başlamış ortalarda geziyordum.Üzerimi değiştirip, bir iki sokak ötedeki ajansa geçtim.Bir gün sonraki sayıda benim resimlerim çıkacaktı, bu yüzden neler yapacağımıza dair konuşmalıydım.Hemen vardığım ajansa girdiğimde bir sürü "güzel kız" etrafta dolaşıyordu.Aslına bakarsanız yeni yüzler kısmında size "Vay Canına" dedirtecek güzellikte kızlar yoktu.Bende onlardan biri olabilirdim ama umrumda olan bu değildi, umrumda olan hiçbir zaman insanların bana özenmesi olmamıştı.Umrumda olan sadece Niall'dı.Onu geri kazanmalıydım.Her ne pahasına olursa olsun.
Etrafımdakileri aldırmayıp hala klip tadında yürürken danışmadaki kızın "One Direction." dediğini duydum.Yavaşça durdum ve dinlemeye başladım.Yanındaki diğer danışman kızla konuşuyordu.
"İnanabiliyor musun, onlar burda?"
"İşimi bu yüzden seviyorum.Evde imza koleksiyonum var."
Vay canına.
"Sence Rosie onlardan bir tanesini kendine ayarlar mı dersin?"
"Iyyy, insanlara şeytan gibi bakıyor, bilemiyorum...birini kendine ayarlamaktan önce yatağa atabilir ve ardından, bilirsin, 'Dün gece çok sarhoştum.' numarası çekebilir.Onu birkaç kez fotoğraf çekimlerinde birileriyle yiyişirken görmüştüm. "
"Iyy bu iğrenç!!"
Birinin Niall'ı yatağa atma fikrini komik buldum, ama imkansız değildi, Niall hep yönetilen taraf olmayı sevmişti.Sonra bunun ne kadar saçma ve moral bozucu bir düşünce olduğunu fark edip kendimi tokatlamak istedim.Ama herkesin içinde olmazdı.
"Bunu bir kenara yaz kızım."
Demek depresyon nedenim buradaydı.Öyleyse ona bir 'hoşgeldin' demeliydim, öyle değil mi? Danışmadaki kızların yanına gittim ve bir hayranmışım gibi heyecanla onların nerede olduğunu sordum.Evet, kabul, bu yapılabilecek en en basit numaraydı ama, yapmayın sonuçta onu tanıyor olmam lanet olası üç sene içerisinde Niall'ın ne derece değiştiğini bilmemi sağlayamıyordu.Ve o iki şıllığın bana iğrenerek bakmalarına olan öfkemi gizlemek zordu, ama Niall'a olan öfkemi gizlemekten daha zor değildi.
"Bak tatlım, onlar şu anda Bay Tonem ile beraberler, Bay Tonem kim biliyor musun?" Elbette biliyordum. "Derginin sahibi ! Bu demek oluyorki yanlarına asla giremezsin.Ama onlar çıkana kadar bekleyebilirsin vey-"
"Pekala teşekkür ederim."
Ben öğrenmem gerekeni öğrenmiştim, asansöre doğru ilerliyordum.
"Hey buraya gel ! Yukarı çıkman yasak!"
Kapa çeneni sürtük.
On ikinci kata vardığımda yanaklarım kızarmaya, tenim yanmaya başladı.Ve tahmin ettiğinizin aksine bunun sebebi basınç değil, Niall'ı üç yıl sonra tekrar görecek olmaktı.En ufak bir hatam beni terkettiği gün gözüktüğümden daha ezik yapardı.Ve ben artık ezik değildim.Bunu ona göstermenin tam vaktiydi.Kapıyı çaldım ve sanki onlardan haberim yokmuş gibi elimde imzaladığım evraklar ve birkaç saçma sözleşme şeyisiyle içeri girdim.
"Ah, üzgünüm, dolu olduğunuzu bilmiyordum."
Niall ve diğerleri beni daha fark etmemişlerdi çünkü seksi sekreter onları yapmaları gereken şeyler hakkında bilgilendiriyordu.Bay Tonem'a biraz daha yaklaştım ve evrakları uzattım.
"Falin McClaire."
Bingo ! Niall kafasını hızla bana çevirdiğinde en sinsi gülümsememi takındım.Ama doğrudan Bay Tonem'a bakıyordum.Kafamı çevirip Niall'ın halini görmek için can atıyordum ama yapamazdım.Onunla dokuz yıl geçirmiştim ve eğer şan, şöhret kişiliğini de değiştirmemişse, şu an muhtemelen beni kolumdan tutup odadan sürüklememek için kendini zor tuttuğuna yemin edebilirim.Oturduğu yerden huzursuzca kalkıp ellerini pantolonun cebine sokuşturduğu sırada sekreter kız onları Bay Tonem'a yönlendirdi.
"Her şey ayarlandı Bay Tonem.Yarın burada olacaklar ve Rosie'yle fotoğraf çekimleri olacak, çekimlerin ardından da röportaj.Eğer onaylarsanız her şey tamamlanmış olacak."
Oturdukları koltuktan kalkarken bile seksiyken elbette dünyanın en büyük erkek grubu olmaları normaldi.Ayrıca bu bir yetenek sayılırdı; yani sadece adını söyleyip sadece birkaç milyon kızı bayıltmak.Bu hoşlarına gidiyor olsa gerekti.
Hala bir şekilde onları ve özellikle Niall'ı görmezden gelmeye çalışıp camdan dışarıyı seyrederken Zayn'in bana baktığını fark ettim.Bir an gerçekten o gülümsemeyi karşılıksız bırakmak yerine lavların arasında kalayım daha iyi düşünüp bende ona gülümsedim.
Bay Tonem, bizim super-seksi varlıklarla olan anlaşmayı onayladıktan sonra One Direction odadan çıktı.Bir şeyler yapmalı mıyım diye iç geçirdim ama ardından iç sesime susmasını söyleyip Bay Tonem'a yöneldim.
"Pekala, bizimle çalışacağınız için mutluyuz." gülümsedi.
"Bende öyle."
"Ben dosyanızı oluşturdum, sizde onayladığınıza göre her şey tamamlanmış demektir, eğer yarın gelirseniz Bayan Ainsworth sizi yönlendirecektir."
Vay, seksi asistan demek.
"Teşekkür ederim Bay Tonem, iyi günler."
Odadan çıktığımda umutsuzca etrafıma bakındım ve, evet umutsuzca bakınmakta haklıydım çünkü ortada süper-seksi İrlanda-Britanya grubundan kırıntı dahi yoktu.Asansöre yöneldiğim sırada asansörün çaprazında kalan boşlukta birinin olduğunu fark ettim.Önce irkilsem de neyseki sert tepki vermemiştim.Niall gözlerini irice açmış bana bakıyordu.
"Falin?"
Adımı fısıldadığı anda içimde bir şeylerin koptuğunu hissettim.Tam da şu an ona sarılıp sonsuza dek öyle kalmak istiyordum.
"Adımı hatırlamana sevindim.Ya da bunu Bay Tonem'dan duymuş olma ihtimalin daha yüksek, öyle değil mi?"
"Bu yaptığın çok saçma."
"Ne bekliyordun Niall? Yaşattığın üç yıllık cehennem hayatından dolayı sana minnettar olmamı mı?"
Kendini savunacak olduğu sırada arkama baktı ve sustu.Arkamı döndüğüm sırada diğerlerinin de burada olduğunu gördüm.Gülümsedim.
Zayn tuhaf bir ses tonuyla "Siz daha önceden tanışıyor musunuz?" diye sorduğunda Niall bu durumdan rahatsız olan taraf olduğu için önce o cevaplamıştı.
"Hayır! Hayır..sadece çarpıştık."
Zayn gülümsedi."Öyleyse bu, bu güzel bayanla tanışman için yakalayabileceğin az fırsatlardan biri.Bunu değerlendirsen iyi edersin adamım."
Hah, beni tanımak için fırsat...Niall o fırsatı tam on iki yıl önce değerlendirdi.Her ne kadar bu senin isteyeceğin türden bir değerlendirme olmasa da, Bradford'un Kötü Çocuğu.
O sırada Liam ikisini çağırınca gitmek zorunda olduklarını biliyordum.Ama...sanırım Niall'ı hissettiğimden de fazla özlemiştim.Şu an elimi tutması bile dünyanın en mutlu kızı olabilmem için yeter de artardı.Halbuki sadece üç yıl önce bunlardan çok daha fazlasına sahip olabileceğimi biliyorken.İçinde bulunduğum zaten trajik durumu daha da trajikleştirmek gibi bir amacım yoktu.Sadece gerçekler ve benim yaşadığım durum tam da buydu.Ve bu durumu iyileştireceğime kendime o an söz verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
They Don't Know About Us
FanfictionAşkının peşinden koşan bir kız ve kendi hayatını daha iyi hale getirirken kızın hayatını mahvettiği için her şeyden kendini sorumlu tutan çocuk...aşkları ne kadar dayanabilir ki?